"düz bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • مسطح
        
    • خط مستقيم
        
    • طريقاً
        
    • ثم واحد
        
    • مسطحة
        
    • مستقيم من
        
    • المستقيم
        
    • بخط مستقيم
        
    Bir zamanlar geniş bir volkandı, şimdiyse kuru, düz bir toprak parçası. Open Subtitles عندما انفجر بركان كبير كثيراً، كل ما تبقى هو ، مسطح الخردة الجافة من الأرض
    Tamam, bak. Uzayı düz bir kağıt gibi düşünürüz. Open Subtitles حسنا انظر لقد اعتدنا ان ننظر للفضاء على انه مسطح
    Aşk asla düz bir çizgide seyretmez Sayın Mühendis Bey. Open Subtitles بين قلبين هناك خط مستقيم ولكنه ..ليس الأقصر أيها المهندس
    İntikam asla düz bir çizgi değildir. Open Subtitles الانتقام ليس دوماً طريقاً واضحاً
    Bir elmaslı, bir herhangi büyük bir taşlı ve bir de altın düz bir yüzük. Open Subtitles واحد به ماسة وواحد به حجر كبير من نوع ما ثم واحد من الذهب النقى
    Öncelikle, pürüzsüz düz bir yere ihtiyacım var. Mesela bunun gibi. Open Subtitles أولاً , أحتاج أرضية مسطحة لطيفه . كهذه على سبيل المثال
    Düşünün ki hayatınız, doğumdan ölüme kadar düz bir çizgi. Open Subtitles تخيلوا حياتكم كخط مستقيم من الولادة للموت
    Eğri bir yüzey üzerinde düz bir çizgi derken neyi kastediyoruz? TED ماذا نعني بالحديث عن الخط المستقيم على سطح منحني؟
    Tamam, arabanızdan çıkıp düz bir çizginin üzerinde yürümenizi rica ediyorum. Open Subtitles حسنا , أريدك أن تخرج من السيارة وتمشي بخط مستقيم رجاءا
    Eğer vakum sahiden de boş olsaydı bu doruk olmayacaktı, sadece düz bir çizgi alacaktık. Open Subtitles لو كان الفراغ فارغا حقا، هذه الذروة لن تكن موجودة، سنحصل فقط على خط مسطح.
    İlk kâşiflerin Atlantik okyanusunun batı kıyısına geçtiği ilk dönemde çoğu insan Dünya'nın düz bir yer olduğunu sanıyordu. Open Subtitles عندما خرج المكتشفون الأوائل غربًا عبر الأطلنطي، أغلب الناس ظنوا أن العالم مسطح.
    Garip bir kavram ama düz bir dünyada yaşayan insanlarda görebilirsiniz. Open Subtitles إنه مفهوم غريب جداً لكن يمكنك رؤيته مع الناس الذين يعيشون في عالم مسطح
    Önünde yapraklar olan, bisiklet sürebileceği düz bir sokakta bir eve çıkmamız lazım. Open Subtitles نحتاج منزلًا أمامه أوراق شجر على طريق مسطح حيث يستطيع ركوب الدراجة.
    Eğer EKG düz bir çizgi gösterirse bunları birbirine sürtüp göğüsün üzerine yerleştirirsiniz ve... kalp tekrar çalışmaya başlar. Open Subtitles لو أضهر ال إي كي جي خط مستقيم افركهم وضعهم على الصدر و القلب يجب أن ينبض من جديد
    İki nokta arasındaki en yakın mesafe düz bir çizgiden ibarettir. Open Subtitles المسافة الأقصر بين نقطتيّن هي خط مستقيم أنا أشكل ذلك الخط
    Ama eğer düz bir çizgide koşabilseydin, daha iyisini de yapabilirdin. Open Subtitles ولكن كنت قد فعلت أفضل إذا قمت بتشغيل في خط مستقيم.
    İntikam asla düz bir çizgi değildir. Open Subtitles الانتقام ليس دوماً طريقاً واضحاً
    Size bunun sebebini göstermek için düz bir yola ve gürültülü bir arabaya ihtiyacım var. Open Subtitles , ولأبين لك لماذا أحتاج طريقاً ممتداً
    Bir elmaslı, bir herhangi büyük bir taşlı ve bir de altın düz bir yüzük. Open Subtitles واحد به ماسة وواحد به حجر كبير من نوع ما ثم واحد من الذهب النقى
    Eğer sadece, iki boyutta yaşasaydık Evren, bizlere düz bir kâğıt gibi gelecekti. Open Subtitles إذا كنا نعيش في بُعدين اثنين فقط سيكون كوننا عبارة عن ورقة مسطحة
    Bu bir mücadeleydi. Mesela hiç düz bir tahtan yokken nasıl bir tavan yaparsın? TED إنه تحدي: كيف يمكن أن تصنع سقفا إذا كنت لا تملك أي ألواح مسطحة للعمل بها؟
    Ondan film kameraları için düz bir çizgi boyunca dans edilmesi istemişti. Open Subtitles هو طلب أن يكون الرقص في خط مستقيم من أجل آلات التصوير السينمائية
    Kürenin yüzeyi üzerindeki düz bir çizgi, yüzeyde çizebileceğiniz en büyük dairedir. TED وعلى السطح الكروي، الخط المستقيم هو أكبر دائرة ممكن أن ترسمها.
    O da sadece düz bir çizgide uçurmaktan ibaretti. Yani asla karmaşık bir şeyi kullanamayacak savaş manevrası, silah kontrolü gibi. Open Subtitles لقد كانت تطير بخط مستقيم و لم تسحب لأي شيء معقد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more