Biliyorum, üzücü bir şey dostum ama düzelecektir. | Open Subtitles | أعلم أنك متضايق يا صديقي و لكن الأمور ستتحسن |
Biraz zaman alacak, ama er geç düzelecektir. | Open Subtitles | سيستغرق وقتاً لكنها ستتحسن بعد ذلك |
düzelecektir, görürsün. | Open Subtitles | ستتحسن عما قريب،ستتحسن |
LaPooh'ya ne olduysa, düzelecektir. | Open Subtitles | اعلم إنه لابوه الآن لكنه سيتحسن |
Merak etme Mansi Her şey düzelecektir | Open Subtitles | لا تقلقي يا ماني كل شئ سيتحسن |
Kitaplarını rafa dizip opera plaklarını dinleyince düzelecektir. | Open Subtitles | أَنا متأكّدُ عندما يَحْصلُ على كُتُبِه على الرفِّ ولعب أوبراه، هو سَيَكُونُ لَطِيف. |
Endişelenme ahbap, işler düzelecektir. | Open Subtitles | لا تقلق، ستتحسن أمورك |
Merak etme. İşler düzelecektir. | Open Subtitles | لا تقلقي، الأمور ستتحسن |
Hadi ama Leona, eminim düzelecektir. | Open Subtitles | بحقك "(ليونا)" ,ستتحسن أحوال المطعم. |
Bebeği alırsak Glenda düzelecektir. | Open Subtitles | (بعد الولادة، ستتحسن حالة (غليندا |
Yakında düzelecektir. | Open Subtitles | ستتحسن الأمور |
Zamanla düzelecektir. | Open Subtitles | سيتحسن الأمر |
Bence işleri düzelecektir. | Open Subtitles | لكُلّ نَعْرفُ، هو سَيَكُونُ لَطِيف. |
Zamanla düzelecektir. | Open Subtitles | أعتقد هو سَيَكُونُ حَسَناً. |