Aletin ucu dokuya baskı yaptığında, mekanizma dışa doğru genişler ve duvarın tersinde elverişli bir yarık açar. | TED | إذا كان الرأس الحاد يضغط باتجاه الأنسجة الأداة تمتد للخارج والزوايا تلتصق بالحائط |
Dünyevi deneyimlerimiz, içten dışa olduğu kadar dıştan içe doğru bir akış da sergiliyor. | TED | العالم الذى نختبره يأتي بنفس المقدار ،إن لم يكن أكثر، من الداخل للخارج مثلما من الخارج للداخل. |
Ve eğer bu şeylere bakıp onlardan ders alabilirsek ve onları nasıl dışa çevireceğimizi görebilirsek o zaman elimizde gerçek anlamda evrimsel birşeyin olduğunu düşünürüm. | TED | و إذا أمكننا رؤية هذه الأمور و التعلم منها و رؤية كيفية تحويلها للخارج, حينها أعتقد بحق أنه بات لدينا شيءً ثورياً تماماً بين أيدينا. |
Tutkularını dışa vur... dolaplar yukarı, dolaplar aşağı dolaplar aşağı , dolaplar yukarı her çeşit dolap- burda heryerde dolap var. | Open Subtitles | إتركْ خارجاً عاطفتَكَ خزانات فوق، خزانات أسفل. خزانات فوق، خزانات أسفل. |
Hava, dışa itildikten sonra, ...merkezinde bir çekim alanı yaratıyor. | Open Subtitles | عندما الهواء يُدْفَعُ خارجي يُحدثُ فراغاً في المركزِ |
Böylece ışık dalgaları kullanarak atardamara içten dışa doğru bakılan bir test uyguladık: testin adı: atardamar içi ultrason. | TED | فقمنا بعمل فحص داخل الشريان التاجي بالموجات فوق الصوتية. حيث نستخدم الموجات الصوتية لرؤية الشريان من الداخل والخارج. |
Bu bir enfeksiyon gibi. İçten dışa ilerliyor. Tıpkı bir virüs gibi. | Open Subtitles | انها كالعدوى، تعمل من الداخل للخارج انها كالفيروس |
dışa dön ve içe, bana dön. | Open Subtitles | ها نحن ذا استدارة للخارج استدارة للداخل .. |
Vücutlarımız içten dışa doğru kendini yemeye başlar. | Open Subtitles | جثثها تبدأ حرفياً بأكل نفسها من الداخل للخارج |
Yıldızı dışa doğru iten basınçla onu merkeze çökertmeye çalışan kütleçekimi arasında bir denge vardır. | Open Subtitles | .. كمية الضغط التي تدفع بالنجم للخارج تماثل قوة الجاذبية التي تحاول سحب النجم للبؤرة |
Oldukça yoğun şeklini korur ve yüzeyden yukarıya yükselir. Şimdi burada bu püskürmenin dışa açılım noktasında bulunursak gama ışını patlamalarını görürüz. | Open Subtitles | فيلفظ الكثير منها للخارج مجددًا بسرعة الضوء تقريبًا |
Bizonlar boynuzlarını dışa doğrultarak yavrularının etrafında savunma hattı oluşturuyorlar. | Open Subtitles | تصنع الثيران طوقاً دفاعياً ،حول صغارها ويُوجهون قرونهم للخارج |
Bizonlar boynuzlarını dışa doğrultarak yavrularının etrafında savunma hattı oluşturuyorlar. | Open Subtitles | تصنع الثيران طوقاً دفاعياً ،حول صغارها ويُوجهون قرونهم للخارج |
Plastik dışa soğru parçalanmış katil bunu bombayı gizlemek için kullanmış olmalı. | Open Subtitles | البلاستيك على هذه تجزأ للخارج اذا القاتل استخدمها لإخفاء القنبلة |
Süper dev bir yıldızın çekirdeği o kadar çok ışık yayar ki dışa doğru olan basınç, yıldızın kütleçekimini bastırabilir. | Open Subtitles | لب النجم الفائق الضخامة يصب ضوئاً بشكل كبير حتى أن الضغط الذي يندفع خارجاً يطغي على جاذبية النجم |
Tutkularını dışa vur... | Open Subtitles | إتركْ خارجاً عاطفتَكَ |
Tutkularını dışa vur... | Open Subtitles | إتركْ خارجاً عاطفتَكَ |
Eğer suya bir taş atarsan etkisi, küçük dalgalar halinde merkezden dışa doğru yayılır. | Open Subtitles | عندما ترمي حصاة في البحر التأثيرات تتموج بشكل خارجي ابتداءً من النقطة الأساسية التأثيرات تصبح أقوى |
Göbek deliğin içe mi dışa mı dönük onu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | حتى اني لا اعرف اذا سر بطنك داخلي او خارجي |
Normalde kimseyi, insanı içten dışa ateş gibi yakarak öldüren amonyak ile tehdit etmem. | Open Subtitles | عادةً أنا لا أهدد الخاضع للتحقيق بالموت من خلال حقن الأمونيا تحرق الشخص من الداخل والخارج |
En önemli kurumlarımız, okullarımız, işyerlerimiz hep dışa dönüklere ve onların ihtiyaç duydukları bolca tetiklere göre düzenlenmiş. | TED | أن مؤسساتنا الأكثر أهمية، و مدارسنا و بيئة عملنا، صممت في الغالب للمنفتحين وحاجة المنفتحين للكثير من التحفيز. |
Ben iğne işi gibi zanaatları kullanıyorum -- arkamdakinin yaptığı gibi -- yalnızca dışa dönükleri yavaşlatmak için değil, ayrıca gergin, sessiz içe kapanıkları aktivizme çekmek için. | TED | أنا أستغل الحرف اليدوية، مثل التطريز... مثلما يفعل هذا الشاب خلفي... لا كطريقة أمهِّل بها أولئك المنفتحين السريعين فحسب، ولكن أجلب بها أيضًا الإنطوائيين الهادئين، المتوترين إلى النشاط. |
Ama, bildiğiniz gibi dünyanın pek çok yerinde yönetimler dışa açılmaya ya da yoksullara hizmet vetmeye sıcak bakmıyor ve sistemi değiştirmek isteyenlerin önünde çok engel var. | TED | لكن، كما تعلمون، في أجزاء كثيرة من العالم، الحكومات ليست مهتمة في الانفتاح أو في خدمة الفقراء، وذلك تحدي حقيقي لأولئك الذين يريدون تغيير النظام. |
dışa dönükler bunu içe dönüklerden daha fazla kullanır. | TED | الناس المنفتحون يستخدموها أكثر من الانطوائيون. |