"dağıtmak" - Translation from Turkish to Arabic

    • توزيع
        
    • صرف
        
    • لصرف
        
    • تحطيم
        
    • إلهاء
        
    • لتوزيع
        
    • الهاء
        
    • توصيل
        
    • تسليم
        
    • تشتيت
        
    • أشتت
        
    • الإلهاء
        
    • يصرف
        
    • ننشر
        
    • بتوزيع
        
    Zira bugünkü tek yaklaşım, varlığı tekrar dağıtmak, insanları vergiye tabi tutmak ve bunu yaymak. TED لأن المقاربة الوحيدة اليوم هي إعادة توزيع الثروة، فرض الضرائب على الناس ونشرها على نحو أوسع.
    Yüz milyon sterlini dağıtmak ne kadar uzun sürüyor bilemezsiniz. Open Subtitles من المدهش أن أعرف كم يحتاج صرف المائة مليون من الوقت
    Eşcinsel vatandaşlar gerçek siyasi gündemi dağıtmak için günah keçisi yapıldı. TED هؤلاء المواطنين هم كبش الفداء لصرف النظر عن المشاكل السياسية الحقيقية.
    Çılgın ve terbiyesiz sevişmemizle bu odayı dağıtmak ne olacak? Open Subtitles ماذا بشأن تحطيم الغرفة بمُمارسة جنس مجنونة و قذرة ؟
    Mako, Bolin ve ben dikkat dağıtmak ve savunmanın bir kısmını dağıtmak için uçağı kullanabiliriz. Open Subtitles ماكو , بولين , وأنا يمكننا أستخدام الطائرة لصنع إلهاء وتشتيت بعض الدفاعات
    Anlıyorsunuz, gazı dağıtmak için havalandırma sistemimizi kullanmamız gerekecek ve bu aslında bunun için tasarlanmış değil. Open Subtitles سيتعين علينا ان إستخدام نظام التهوية لتوزيع الغاز وأنت تعرف , إنه ليس مصمم حقاً لهذا النوع من الأشياء
    Bundan sonra sizin göreviniz insanlar gerçek sorunlarını unutsun diye onların dikkatini dağıtmak. Open Subtitles من الان و صاعد وظيفتكُما ان تكونا الهاء لينسي الناس ما هي المشاكل الحقيقيه
    Sadece göreve odaklanmam gerekiyor. Ve görevde paketleri dağıtmak. Open Subtitles أنا فقط أريد أن أركز على المهمات التي بين أيدينا والمهمات هي توصيل الطلبات.
    Güvenlik balkabaklarını mahalle çocuklarına dağıtmak halk ilişkilerinin köşe taşıdır. Open Subtitles تسليم هذه اليقطينات الآمنة لأطفال الحي هو حجر الأساس لبناء علاقة مع المجتمع
    Babam onu da çoktan düşündü, sadece dikkat dağıtmak gerektiğini söyledi. Open Subtitles أبي قد فكر بالأمر و قال أننا سنحتاج إلى تشتيت
    Bu, düşman sorununu çözüme kavuşturana kadar, detaylarla dikkatinizi dağıtmak istemedim, efendim. Open Subtitles لم أكن اريد أن أشتت انتباهك بالتفاصيل كانت من الممكن أن تنتظر حتى ننتهي من هذا الموقف الحالي، سيدي
    Dikkat dağıtmak için yapılacak atışlar sekiz kırk beşte başlayacak. Open Subtitles خطف الإلهاء ستحدث بعد 5 دقائق في الــ 8: 35
    Dışkıyı yeniden dağıtmak için bir gecemi harcadım. TED و قضيت ليلة واحدة فقط في إعادة توزيع البراز.
    Yani bana sadece tek bir güzergah ayarlamayacaktı, iki tane güzergahım olacaktı ve sonra benden gazetelerin yarısını dağıtmak için birini tutmamı istedi. TED لم اعمل على خط توزيع واحد .. بل اثنين ومن ثم طلب مني ان اوظف طفلا لكي يوصل نصف الصحف التي لدي
    Yoğun rekabet yaşanan bir alana girilince bedava örnek dağıtmak yararlı galiba. Open Subtitles عندما يدخل المرء إلى قطاع يتضمن مناقشة شديدة يجد أنه من الضروري توزيع عينات مجانية
    Dikkatini dağıtmak zorundaydık. Tetikçiye içelim... Hiçbir zaman bir şey öğrenemedi. Open Subtitles كان لا بد من صرف إنتباهك نخب الرجل البارد, لن يتعلم أي شيء أبداً
    Dikkat dağıtmak için kullanıyorum. Open Subtitles انا استعمل هذه الحركة لصرف انتباه الاخرين
    Havuzların orada takılmak, laboratuvarı dağıtmak, aktivitelerden kaçmak, yurtlarda iyi şeyler yapmamak. Open Subtitles التبول في برك السباحه، تحطيم المختبرات وتجنب الانشطه القيام بالاعمال السيئه في السكن الجامعي
    Dikkat dağıtmak için oldukça fazla sıkıntı değil mi bu sence de? Open Subtitles يا له عناء كبير لصنع إلهاء كهذا، ألا تعتقد ذلك؟
    Sana göre biraz garip olabilir Gray, ...ama bunları adil bir şekilde dağıtmak için bir plan yapmaya çalışıyoruz. Open Subtitles حسنا , اشدو كما يحلو لك , جراي نحن نحاول ان نضع خطة لتوزيع هذه الاشياء بالانصاف
    Şimdi tek ihtiyacımız dikkatini dağıtmak ve böylece içkisine koyabilelim. Open Subtitles الان كل ما نريده هو الهاء حتى نسمم مشروبها
    Bu yaz gazeteleri dağıtmak yerine onları yazma fırsatım olacaktı. Open Subtitles بدلا من توصيل الجرائد هذا الصيف سوف اكون في طريقي لأكتب لهم
    Güvenlik balkabaklarını mahalle çocuklarına dağıtmak halk ilişkilerinin köşe taşıdır. Open Subtitles تسليم هذه اليقطينات الآمنة لأطفال الحي هو حجر الأساس لبناء علاقة مع المجتمع
    Suriyeliler kasanın dikkat dağıtmak için açıldığını biliyor. Open Subtitles السوريون يعلمون أنه تم فتح الخزنة من أجل تشتيت الإنتباه
    O dengesiz bir adam, sana söylemeliydim ama hayatında yeterince baskı vardı ve dikkatini dağıtmak istemedim. Open Subtitles إنه معتوه، وكان عليَ أن أخبرك لكنكَ كنتَ تحت ضغوطاتٍ كثيره ولم أرد أن أشتت إنتباهك
    Bence tüm bunlar dikkat dağıtmak içindi. Open Subtitles أظن أن هذا كله كان نوع من الإلهاء
    Herneyse... Bunun, çocukların dikkatini dağıtmak için iyi olabileceğini düşündüm. Open Subtitles بأي حال، حسبت بأن ذلك قد يصرف إنتباه الأطفال
    Amacımız, onlara mümkün olan en yüksek hayatta kalma şansını verebileceğimiz yerlere insanları dağıtmak. Open Subtitles هدفنا أن ننشر الناس بقدر المُستطاع لمنحهم أفضل قابلية للبقاء
    Kylie, biraz daha rozet dağıtmak için yardım edebilir misin? Open Subtitles كايلي، يمكنك أن تساعديني بتوزيع أزرار أكثر، رجاء؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more