Zira bugünkü tek yaklaşım, varlığı tekrar dağıtmak, insanları vergiye tabi tutmak ve bunu yaymak. | TED | لأن المقاربة الوحيدة اليوم هي إعادة توزيع الثروة، فرض الضرائب على الناس ونشرها على نحو أوسع. |
Yüz milyon sterlini dağıtmak ne kadar uzun sürüyor bilemezsiniz. | Open Subtitles | من المدهش أن أعرف كم يحتاج صرف المائة مليون من الوقت |
Eşcinsel vatandaşlar gerçek siyasi gündemi dağıtmak için günah keçisi yapıldı. | TED | هؤلاء المواطنين هم كبش الفداء لصرف النظر عن المشاكل السياسية الحقيقية. |
Çılgın ve terbiyesiz sevişmemizle bu odayı dağıtmak ne olacak? | Open Subtitles | ماذا بشأن تحطيم الغرفة بمُمارسة جنس مجنونة و قذرة ؟ |
Mako, Bolin ve ben dikkat dağıtmak ve savunmanın bir kısmını dağıtmak için uçağı kullanabiliriz. | Open Subtitles | ماكو , بولين , وأنا يمكننا أستخدام الطائرة لصنع إلهاء وتشتيت بعض الدفاعات |
Anlıyorsunuz, gazı dağıtmak için havalandırma sistemimizi kullanmamız gerekecek ve bu aslında bunun için tasarlanmış değil. | Open Subtitles | سيتعين علينا ان إستخدام نظام التهوية لتوزيع الغاز وأنت تعرف , إنه ليس مصمم حقاً لهذا النوع من الأشياء |
Bundan sonra sizin göreviniz insanlar gerçek sorunlarını unutsun diye onların dikkatini dağıtmak. | Open Subtitles | من الان و صاعد وظيفتكُما ان تكونا الهاء لينسي الناس ما هي المشاكل الحقيقيه |
Sadece göreve odaklanmam gerekiyor. Ve görevde paketleri dağıtmak. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أركز على المهمات التي بين أيدينا والمهمات هي توصيل الطلبات. |
Güvenlik balkabaklarını mahalle çocuklarına dağıtmak halk ilişkilerinin köşe taşıdır. | Open Subtitles | تسليم هذه اليقطينات الآمنة لأطفال الحي هو حجر الأساس لبناء علاقة مع المجتمع |
Babam onu da çoktan düşündü, sadece dikkat dağıtmak gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | أبي قد فكر بالأمر و قال أننا سنحتاج إلى تشتيت |
Bu, düşman sorununu çözüme kavuşturana kadar, detaylarla dikkatinizi dağıtmak istemedim, efendim. | Open Subtitles | لم أكن اريد أن أشتت انتباهك بالتفاصيل كانت من الممكن أن تنتظر حتى ننتهي من هذا الموقف الحالي، سيدي |
Dikkat dağıtmak için yapılacak atışlar sekiz kırk beşte başlayacak. | Open Subtitles | خطف الإلهاء ستحدث بعد 5 دقائق في الــ 8: 35 |
Dışkıyı yeniden dağıtmak için bir gecemi harcadım. | TED | و قضيت ليلة واحدة فقط في إعادة توزيع البراز. |
Yani bana sadece tek bir güzergah ayarlamayacaktı, iki tane güzergahım olacaktı ve sonra benden gazetelerin yarısını dağıtmak için birini tutmamı istedi. | TED | لم اعمل على خط توزيع واحد .. بل اثنين ومن ثم طلب مني ان اوظف طفلا لكي يوصل نصف الصحف التي لدي |
Yoğun rekabet yaşanan bir alana girilince bedava örnek dağıtmak yararlı galiba. | Open Subtitles | عندما يدخل المرء إلى قطاع يتضمن مناقشة شديدة يجد أنه من الضروري توزيع عينات مجانية |
Dikkatini dağıtmak zorundaydık. Tetikçiye içelim... Hiçbir zaman bir şey öğrenemedi. | Open Subtitles | كان لا بد من صرف إنتباهك نخب الرجل البارد, لن يتعلم أي شيء أبداً |
Dikkat dağıtmak için kullanıyorum. | Open Subtitles | انا استعمل هذه الحركة لصرف انتباه الاخرين |
Havuzların orada takılmak, laboratuvarı dağıtmak, aktivitelerden kaçmak, yurtlarda iyi şeyler yapmamak. | Open Subtitles | التبول في برك السباحه، تحطيم المختبرات وتجنب الانشطه القيام بالاعمال السيئه في السكن الجامعي |
Dikkat dağıtmak için oldukça fazla sıkıntı değil mi bu sence de? | Open Subtitles | يا له عناء كبير لصنع إلهاء كهذا، ألا تعتقد ذلك؟ |
Sana göre biraz garip olabilir Gray, ...ama bunları adil bir şekilde dağıtmak için bir plan yapmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | حسنا , اشدو كما يحلو لك , جراي نحن نحاول ان نضع خطة لتوزيع هذه الاشياء بالانصاف |
Şimdi tek ihtiyacımız dikkatini dağıtmak ve böylece içkisine koyabilelim. | Open Subtitles | الان كل ما نريده هو الهاء حتى نسمم مشروبها |
Bu yaz gazeteleri dağıtmak yerine onları yazma fırsatım olacaktı. | Open Subtitles | بدلا من توصيل الجرائد هذا الصيف سوف اكون في طريقي لأكتب لهم |
Güvenlik balkabaklarını mahalle çocuklarına dağıtmak halk ilişkilerinin köşe taşıdır. | Open Subtitles | تسليم هذه اليقطينات الآمنة لأطفال الحي هو حجر الأساس لبناء علاقة مع المجتمع |
Suriyeliler kasanın dikkat dağıtmak için açıldığını biliyor. | Open Subtitles | السوريون يعلمون أنه تم فتح الخزنة من أجل تشتيت الإنتباه |
O dengesiz bir adam, sana söylemeliydim ama hayatında yeterince baskı vardı ve dikkatini dağıtmak istemedim. | Open Subtitles | إنه معتوه، وكان عليَ أن أخبرك لكنكَ كنتَ تحت ضغوطاتٍ كثيره ولم أرد أن أشتت إنتباهك |
Bence tüm bunlar dikkat dağıtmak içindi. | Open Subtitles | أظن أن هذا كله كان نوع من الإلهاء |
Herneyse... Bunun, çocukların dikkatini dağıtmak için iyi olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | بأي حال، حسبت بأن ذلك قد يصرف إنتباه الأطفال |
Amacımız, onlara mümkün olan en yüksek hayatta kalma şansını verebileceğimiz yerlere insanları dağıtmak. | Open Subtitles | هدفنا أن ننشر الناس بقدر المُستطاع لمنحهم أفضل قابلية للبقاء |
Kylie, biraz daha rozet dağıtmak için yardım edebilir misin? | Open Subtitles | كايلي، يمكنك أن تساعديني بتوزيع أزرار أكثر، رجاء؟ |