"dağıtmaya" - Translation from Turkish to Arabic

    • بتوزيع
        
    • صرف
        
    • لتوزيع
        
    • الهاء
        
    • إلهاء
        
    • توزع
        
    • أصرف
        
    • إلهائي
        
    • يصرف
        
    • أن يشتت
        
    • تلهيني
        
    • تفرقتنا
        
    Herifin teki Irak pazarının ortasına kamyonu çekmiş bedava şeker dağıtmaya başlamış. Open Subtitles أحد الرجال قاد شاحنة إلى منتصف السوق العراقيه وبدأ بتوزيع الحلويات المجانية
    Ona bakmanı istemiyor. Kartları dağıtmaya devam et. Open Subtitles إنه لا يريدكِ أن تنظرين نحوه، فقط أستمري بتوزيع البطاقات.
    Evet. Partini düzenleyebilmek için dikkatini dağıtmaya çalışıyorduk. Open Subtitles نعم، نحن كنا نحاول صرف إنتباهك لكي نقيم لك حفلة مفاجئة
    Ben burada yaşamıyorum. Kızılderili kumarhanesi broşürlerini dağıtmaya geldim. Open Subtitles لا أعيش هنا، لقد جئت لتوزيع هذه المنشورات الدعائية عن الكازينو الهندي
    Sanırım dikkatini dağıtmaya çalışıyordu. Open Subtitles أعتقد كان من المفترض أن يكون نوعا من الهاء.
    Gemileri meta bombasını durduramayalım diye dikkatimizi dağıtmaya gönderdiler. Open Subtitles لأن السفن كانت إلهاء لمنعنا من إيقاف القنبلة المتطورة.
    Gazete dağıtmaya çıkar ya da sinemada bilet kontrolü yapar. Open Subtitles يمكنها أن توزع الصحف أو تجمع التذاكر في السينما
    Dikkatinizi dağıtmaya çalışıyor olsaydım, sana pizza siparişi verirdim. Open Subtitles لو أردت أن أصرف أنتباهكم لقمت بأرسال البيتزا لكِ
    Şimdi, abin kendini serbest bırakmaya çalışırken sen benim dikkatimi mi dağıtmaya çalışıyorsun? Open Subtitles هل كنت تحاول إلهائي حتّى يحاول أخوك أن يتحرر؟
    Onlar ben tek olan dalgıç kıyafetini giyerken sizin dikkatinizi dağıtmaya yarıyor. Open Subtitles ومن المفترض أن يصرف لكم بينما أنا وضعت على بدلة الغوص واحد.
    El ilanlarını dağıtmaya başla. Open Subtitles أعتقد أنه يفضل أن تبدأ بتوزيع هذه الإعلانات
    Önce sırt çantası benim önüme geçiyor, sonra paparazziler bana Dina Lohan diyorlar ve şimdi de Cyrus ailesi bir avuç acayip şapka dağıtmaya karar verdiler. Open Subtitles أولاً يصفوني بحقيبة الظهر, ثم المصورون ينادوني,دينا لوهان بأستمرار والأن عائلة سايروس سيقومون بتوزيع قبعات غريبه
    İki avukatım, binlerce başvurum ve 30 milyon doları dağıtmaya başlamak için iki günüm var. Open Subtitles لدي محاميتان و لدي 1000 طلب و لدي يومان لأبدأ بتوزيع 30 مليون دولار
    Sex ile dikkatimi dağıtmaya çalışıyorsun, bu durumda... Open Subtitles إنك تحاولين صرف إنتباهي بالجنس ... وفي تلك الحالة
    O Paula Abdul kılıklı* da dikkatimi dağıtmaya mı çalışıyordu. Open Subtitles وتلك من تريد أن تكون (بولا عابدول) تحاول صرف انتباهي
    Artık bu tür başmakale yayımcılığı yalnızca dikkatleri demokratik hak hareketlerinden dağıtmaya hizmet ediyor. Open Subtitles الآن, يقومون بإصدار هذه المنشورات... من أجل صرف الإنتباه عن النشاط الحقوقي الديمُقراطي.
    Uzun bir görüşmeden sonra, Julio arabayı 5 günlüğüne aldı ...solcuların Chiapas'a erzak dağıtmaya gidecekleri 3 haftalık sürede arabayı verme karşılığında. Open Subtitles بعد مفاوضات طويلة، خوليو أخذ السيارة لخمس أيام مقابل ثلاث أسابيع أثناء إمكانية أن تقوم القبعة بالذهاب إلى ولاية تشيابس لتوزيع النصوص
    O da babasının evine dönüp gazete dağıtmaya başladı. Open Subtitles وبعدها طرد من الجامعة و رجع الى منزل والده لتوزيع الجرائد
    Ama gizlice yapmalıyız dikkat dağıtmaya ihtiyacımız var. Open Subtitles لكن يجب ان نجلبها بالدس لذلك سنحتاج الهاء
    Mankenden kurtulmaya çalışıyordum, çünkü dikkat dağıtmaya başlamıştı. Open Subtitles كنت أحاول التخلص من المانيكان . لأنه أصبح إلهاء .
    Urgo, ben bunu düşünmeye başladığımdan beri dikkatimi dağıtmaya çalışıyor, o nedenle muhtemelen doğru yoldayım. Open Subtitles (أورجو) يريد أن يشتت أنتباهى منذ بدأت التفكير فى الأمر لذا من المحتمل أن أكون على الطريق الصحيح..
    Dedim de aklıma geldi vatandaşlık sınavıma hazırlanmama yardım etmeye söz vermiştin beyzbolla dikkatimi dağıtmaya değil. Open Subtitles يذكرني انت وعدتني انك سوف تساعديني في اختبار المواطنة الخاص بي ليس ان تلهيني مع البايسبول
    Tanrı aşkına, annem, senin ailemizi dağıtmaya çalışan şu kaltağa arka çıktığını bir görebilseydi! Open Subtitles رباه , اذا امي كانت تراك الآن! تقف في صف تلك العاهرة التي تحاول تفرقتنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more