Bugün bir çocuğun Playstation'u 1996'dan kalan askeri üstün bilgisayardan daha güçlüdür. | TED | بلاي ستيشن لطفل اليوم أقوى من حاسب عسكري عظيم من عام 1996. |
Bazı anlarda, iyi yerleştirilmiş bir piyon, kraldan daha güçlüdür. | Open Subtitles | هناك أوقات عندما يكون البيدق بوضع جيّد أقوى من الملك. |
Domuzları tutmak zordur ve büyük olanları, insanlardan daha güçlüdür. | Open Subtitles | السيطرة على الحيوانات أكثر صعوبة والكبيرة منها أقوى من الإنسان |
Konoha'nın Sarı Şimşek'i mi yoksa Beyaz Diş'i mi daha güçlüdür? | Open Subtitles | ،أتساءل من هو أقوى وميض كونوها الأصفر أم ناب كونوها الأبيض؟ |
Jo, bana söyle, bir kardeş olarak, hangi ilişki evlilikten daha güçlüdür ... | Open Subtitles | جو اخبريني الحقيقه كاختك وهي علاقه اقوى من الزواج |
Karşı madde cihazları nükleer bombalardan kat kat daha güçlüdür. | Open Subtitles | أيّها القائد، الأجهزة المضادّة للمادة هي الآن أكثر قوة من القنابل النووية. |
Ama işler zorlaştıkça sorunlarla başa çıkma yeteneğin gülümseyip her şey yolundaymış gibi davranmaktan 100 kat daha güçlüdür. | Open Subtitles | لكن قدرتك على تخطي الأمر عندما يزداد صعوبةً، هي أقوى بكثير من الابتسام والتظاهر بأن الأمور على ما يُرام. |
Bir örümceğin de büyük sırları vardır, çünkü örümceğin ağının ipliğini göreceli olarak karşılaştırdığımızda çelikten daha güçlüdür, ancak tamamıyla elastiktir. | TED | للعنكبوت أيضًا أسرار عظيمة، حيث أن خيط حرير العنكبوت أقوى من الفولاذ ولكنه مرنٌ تمامًا. |
Bu girişim basit bir fikre dayanıyor: Paylaştığımız şeyler, bizi ayıran şeylerden çok daha güçlüdür. | TED | ترتكز هذه المبادرة حول فكرة بسيطة: بأن النقاط المشتركة هي أقوى من النقاط التي تُفرقنا. |
Öyleyse yapılması gereken, zihinde, kendi kendinize söylemek. Doğa ve elementler benden daha güçlüdür. | TED | إذن ما يجب فعله بالذهن، هو أن نقول الطبيعة أقوى، العنصر أقوى مني، |
Cep telefonunuzdaki bilgisayar bugün milyon kat daha ucuz, milyon kat daha küçük bin kat daha güçlüdür. | TED | الحاسب في جوالك اليوم أرخص بمليون مرة أصغر بمليون مرة أقوى بألف مرة |
Ve o aile, bir grup deli suratlı kuş beyinli enayiden daha güçlüdür. | Open Subtitles | وهذه العائلة هذا الحب، أقوى من أي مجنون خاسر جامع للأغبياء |
Gerçekte, elektromanyetik güç yerçekiminden milyarlarca kez daha güçlüdür. | Open Subtitles | فى الحقيقة القوة الكهرومغناطيسية أقوى بلايين بلايين المرات من الجاذبية |
Elektromanyetik kuvvet ondan bin milyar, milyar, milyar, milyar kez daha güçlüdür. | Open Subtitles | القوة الكهرومغناطيسية حوالى ألف بليون بليون بليون بليون مرة أقوى. |
Sonsuz enerjiye sahiptirler, ama aslında arkalarındaki anneleri iki kat daha güçlüdür. | Open Subtitles | يمتلك الطاقةِ اللانهائيةِ لكن في الحقيقة الأمّ أقوى مرّتين |
Bir savaşçı kendi yanında olan bir başka savaşçıyla daha güçlüdür. | Open Subtitles | المحارب أقوى دائماً طالما هناك من بجانبه |
Aynı çaptaki bir çelik telden daha güçlüdür üstelik, çeliğin tersine, ipek esnektir. | Open Subtitles | إنه أقوى من خيط فولاذي بنفس القطر وعلى خلاف الفولاذ، فإنه مطّاطي. |
Kripton'un enerji kaynakları Dünya'daki her şeyden çok daha güçlüdür. | Open Subtitles | ومصدر الطاقه كريبتون وهي أقوى شي على الأرض |
Hatıralar sandığından daha güçlüdür, ...Amy Pond'da sıradan bir kız değil. | Open Subtitles | الذكريات أقوى مما تعتقد كما أن "آيمي بوند" ليست بفتاة عادية |
Savunmasız, süreksiz ama senin bildiğinden daha güçlüdür. | Open Subtitles | إنها ضعيفة ومؤقتة.. ولكنها أقوى مما تتخيل |
Seni koruyacağım, Leela. Aşkım, devasa patlamalardan bile daha güçlüdür. | Open Subtitles | سأحميكِ ليلا فحبي اقوى من اقوى انواع الانفجارات |
Evet, yanlış hatırlamıyorsam dörtlü, üçlüden %25 daha güçlüdür. | Open Subtitles | نعم، إذا أسعفتني الذاكرة الرباعية هو 25٪ أكثر قوة |
Tam tersi, bu ülkede azınlıklar daha güçlüdür. | Open Subtitles | بلادنا بالحقيقه قوة اكثر |