"daha sık" - Translation from Turkish to Arabic

    • بشكل أكثر
        
    • مرات أكثر
        
    • كثير من الأحيان
        
    • في أغلب الأحيان أكثر
        
    • تكثر من
        
    • بشكل أكبر
        
    • بشكل متكرر
        
    • أكثر من المعتاد
        
    • من حين لآخر
        
    • نزيد من كثافة
        
    • إلى هنا أكثر
        
    • أكثر شيوعاً
        
    • اكثر من مرة
        
    • بين فترة
        
    • تكثري من
        
    Hem bu muayeneler seni daha sık görebileceğim anlamına geliyor. Open Subtitles بالإضافة إلى أن كل هذه الفحوص تعني أنني سأتمكن من رؤيتك بشكل أكثر.
    Sana bunları daha sık sormam lazım. Open Subtitles عليّ أن أسألكِ بشأن تلك الأمور بشكل أكثر.
    Örnegin bazı insanların böcekler tarafından diğerlerinden daha sık ısırıldığını farketmiş miydiniz ? TED على سبيل المثال، هل لاحظت سابقا كيف أن بعض الناس يتم قرصهم من البعوض مرات أكثر بكثير من الاخرين ؟
    daha sık olarak ise aslında ne yapmanız gerektiğini gösterir. TED في كثير من الأحيان يظهر لك بالضبط ما يجب عليك فعله.
    Afedersiniz, efendim. Majesteleri daha sık yıkanırsa, bu kadar sert ovmak zorunda kalmam. Open Subtitles أنا لا يجب أن أَفرك صعب إذا فخامتك تستحم في أغلب الأحيان أكثر
    daha sık çalman lazım. - Başka parçan var mı? Open Subtitles عليك العزف بشكل أكثر انتظاماً، ألديك مزيد من المقطوعات؟
    Bunu duydum ve daha sık bardak altlığı kullanmaya çalışacağım. Open Subtitles سمعتك. وسأحاول استخدام القاعدة بشكل أكثر.
    Dinleyin bence buraya daha sık gelmeniz gerek. Open Subtitles ..اسمعوا أعتقد بأن عليكم أن تتواجدوا هنا بشكل أكثر
    Bana öyle geliyor ki, bütün zamanını ölmüş avukatlarla konuşarak geçirmeseydin Victor ziyaretine daha sık gelebilirdi. Open Subtitles وعندي إحساس أن فيكتور قد يزورك مرات أكثر إذا لم تضيعي الوقت في التحدث مع مجموعة من المحامين الموتى
    Her neyse, yogaya daha sık gelmelisin. Open Subtitles على كل حال يجب أن تأتي الى اليوجا مرات أكثر
    Maybelle Minimum Güvenlikli Hapishanesi Seni daha sık arayabilirim yani sonuçta yine hapiste sayılırım ama şimdi daha iyi bir yerdeyim. Open Subtitles ويمكنني الاتصال بك مرات أكثر أعني أنه لايزال سجنًا ولكن... الوضع أفضل هنا...
    Şey belki daha iyi değil ama... ..kesinlikle daha sık. Open Subtitles و في باريس، يمارس الناس الحب حسناً، لا يبدو أنّه جيداً لكن في كثير من الأحيان.
    daha sık dışarı çıkmalısın. Open Subtitles يجب عليك الحصول على المزيد من المعلومات في كثير من الأحيان.
    Umarım oraya kitler ve anahtarı atarlar! Benimle daha sık konuşmalıydın! Open Subtitles يجب عليك ان تتحدث معي في أغلب الأحيان أكثر مما تعمل
    - Neden daha sık telefon etmiyorsun? - Denerim, ama işte... Open Subtitles لماذا لا تكثر من الاتصال بى تليفونياً سأحاول ..
    Düşünüyordum da belki buraya daha sık gelmeye başlarım. Open Subtitles أتعلم لقد كنت أفكر ربما سأبدأ بالقدوم إلى هنا بشكل أكبر
    Bu araştırmayı takiben, insan ve primatlar üzerinde yapılan diğer çalışmalar da bulaşıcı esnemenin yabancılara oranla arkadaşlar arasında daha sık ortaya çıktığını gösterdi. TED بعد هذا البحث، بدأت دراسات أخرى على البشر والقرود وقد أظهرت أيضا أن التثاؤب المعدي يحدث بشكل متكرر أكثر بين الأصدقاء من الغرباء.
    Evet, bunca soru yüzünden buraya çok daha sık geldiğinizi fark etmedim değil. Open Subtitles نعم، نعم لقد لاحظت بأنك تأتي إلى إدراتنا أكثر من المعتاد حتى تجيب على أسئلتهم الكثيرة
    Hep birlikte gidelim, ağaçların arasında bir kulübe yapalım ve bir daha birbirimizle konuşmayalım demek istemiyorum, ancak söylemeye çalıştığım daha sık fişimizi çekip kendi düşüncelerimizle başbaşa kalmalıyız. TED أنا لا أقول أننا يجب أن نترك كل شيء ونبني بيوتا في الغابات وألا نتحدث لبعضنا البعض مجددا. ولكن أنا أقول أنه يجب من حين لآخر أن ننعزل قليلا ونقطع الصلة وأن نجول داخل رؤوسنا بتردد أكثر بقليل.
    daha sık ateşlememiz doğru mu? Open Subtitles هل توافقى أن نزيد من كثافة إطلاق الدانات؟
    Genelde haftasonları ama eskiden daha sık gelirlerdi, ama bu deli kostümleri giydikleri için, onlara sadece Cadılar Bayramı'nda böyle giyinip gelmelerini söyledim hepsi bu. Open Subtitles هؤلاء الفتية؟ غالباً في عطل نهاية الاسبوع و لكنهم اعتادوا القدوم إلى هنا أكثر من ذلك و هم يرتدون هذه الأزياء الغريبة
    Diz incinmeleri kadar sık olmayabilir ama bilek incinmelerinden daha sık. Open Subtitles ليست شائعة مثل إصابات الركبة، لكنها أكثر شيوعاً من إصابات المعصم.
    Ve, öğle yemeğini de daha sık yemen gerek. Open Subtitles ويجب ان تأكل الغداء اكثر من مرة كل اسبوعين
    Sadece, buraya daha sık gelmeliyiz. Open Subtitles نحن نحتاج للشرطي لكي يأتي بين فترة وفترة
    daha sık etek giymelisin. Open Subtitles اتعلمين , يجب أن تكثري من لبس التنورة حقاً يجب عليكِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more