Kafes kapanıyor, şimdi Joseph daha tehlikeli bir şey yapmak zorunda. | Open Subtitles | الشبكة مُغلَقة, وعلى جوزيف الآن أن يقوم بشيءٍ أكثر خطورة ً، |
Ama kesinlikle bazılarımız için dünyayı daha tehlikeli bir hale getiriyorlar. | TED | ولكنها بالتأكيد تجعل العالم مكاناً أكثر خطورة بالنسبة للبعض منا. |
Yine de konak değiştirmesi yayılma aşamasına geldiğinde virüs çok daha tehlikeli bir hal alır. | TED | إلا أنه، بمجرد أن تصل قفزة بين العوائل إلى مرحلة الانتقال، يصبح الفيروس أكثر خطورة بكثير. |
Ve bu sır onu daha cüretkâr ve daha tehlikeli bir hale dönüştürdü. | Open Subtitles | و هذا السر يدفعه لأفعال أكثر جرأة و أكثر خطورة |
Bence elini ondan daha tehlikeli bir şey yakmış. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك شيئا كثيرا أكثر خطورة من الذي أحرق يدك. |
daha tehlikeli bir yer seçemezdi. | Open Subtitles | هي لم يكن مُمكننا أن تختار بُقعة أكثر خطورة |
Ama alaca karanlıkta plato çok daha tehlikeli bir yer haline gelir. | Open Subtitles | لكن عند الغسق ، يصبح السهل مكان أكثر خطورة. |
Ve bir kadından daha tehlikeli bir oyunbaz ne olabilir ki? | Open Subtitles | وما قد يكون أكثر خطورة و ممتع من الأمرآة ؟ |
Yani beyin sarsıntısı şeytan tırnağından daha tehlikeli bir şey değil. | Open Subtitles | وبالتالي فالإرتجاج العقلي ليس أكثر خطورة من سَأَف الأظافر |
Dünyayı daha tehlikeli bir yer yapan felaket bir dış politika. | Open Subtitles | السياسة الخارجية الكارثية تجعل العالم أكثر خطورة |
Bu hırsızlar çok önemli bir tehdit oluşturmuyorlar ama daha tehlikeli bir şeylerle karşılaşmamız sadece an meselesi. | Open Subtitles | , هؤلاء اللصوص لا يشكلون تهديدا كبيرا , لكنها مسألة وقت قبل أن نواجه شيئا أكثر خطورة |
Tek yaptığın dünyayı daha tehlikeli bir yer yapmak. | Open Subtitles | ولكن كل ما تفعله هو تحويله لمكان أكثر خطورة |
Birazcık daha tehlikeli bir şey. | Open Subtitles | . لا أعلم . ربما شيء ما أكثر خطورة |
Eğer bu virüs durdurulmazsa, bunun arkasındaki kişi trafik lambasından daha tehlikeli bir şeye neden olabilir. | Open Subtitles | إن لم يتوقف الفيروس مهما كان من سببه فقديتكمنمن الوصول... لشيء أكثر خطورة من الإشارات المرورية |
Lupus için düşündüğümüzden daha tehlikeli bir tedavisi var. | Open Subtitles | أكثر خطورة من الذي نفرضه لأجل الذئبة |
Beni durdurmak için. Bu da durumu ikimiz için de daha tehlikeli bir hale soktu. | Open Subtitles | وقام هذا بجعل الأمر أكثر خطورة علينا |
Ondan daha tehlikeli bir rakip düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكن أن أتخيّل خصماً أكثر خطورة |
daha tehlikeli bir rakip düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكن أن أتخيّل خصماً أكثر خطورة |
Beni hazırda bekletirdin çünkü hep daha tehlikeli bir adam vardı. | Open Subtitles | لقد أبقيتيني دوماً بإنتظارك في الظلام... لأنه كان هنالك دوماً رجال أكثر خطورة في الصورة... |
Ümitsiz bir adamdan daha tehlikeli bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أكثر خطورة من رجل يائس. |