"dalıp" - Translation from Turkish to Arabic

    • تقتحم
        
    • نغوص
        
    • الغوص
        
    • إقتحام
        
    • اقتحم
        
    • شارد
        
    • يقتحم
        
    • تغوص
        
    • بالغوص
        
    • إقتحمت
        
    • يغفون
        
    • إلى السطح
        
    Hayır, asıl amaç, içeri dalıp birilerinin hayatına girip gerçekten kim olduklarını bulmak. Open Subtitles كلا، هذا هو الغرض، تقتحم وتدخل حياة شخص ما، تعرف حقيقته
    - Kıç tarafımız pruvalarını kestiğinde dalıp emrimle ateş edeceğiz. Open Subtitles حالما ينزل الجزء السفلي قليلا، ونحن نغوص أطلقوا عند أمري
    Rakiplerimden sıyrılmama yardım etti ben de karşılığında ona savaş ganimeti olarak dalıp içinde yüzebileceğiniz kadar çok altın getirdim. Open Subtitles ساعدني بالقضاء على منافسيني ومقابل ذلك, شكرتهُ بأن قدمتُ له الكثير من الذهب لدرجة أنه يستطيع الغوص به والسباحة داخله
    Direk içeri dalıp adamları yemek yiyorlar diye tutuklayamayız. Open Subtitles لا يمكننا إقتحام المكان عنوة وإعتقالهم، لأنهم يأكلون فحسب.
    Mesajını alır almaz partiye dalıp Caroline'ın aklını alacağım. Open Subtitles عندما يرسل لي سوف اقتحم الحفلة واصيبها بالجنون
    Derinlere dalıp gidiyor tanrı bilir, ne düşünüyor. Open Subtitles شارد طول الوقت يرى الرب أو شيء كهذا
    Birinin odama dalıp, gece yarısında beni kaçırmasını hoş karşılayamam. Open Subtitles انا لا احب احدا ان يقتحم المكان ويختطفني في منتصف الليل
    Üzerinden düştüğünde dalıp onu kurtardı ve bunu yapabilmek için çetin akıntılarla mücadele etti. TED وعندما كانت تسقط، كانت تغوص وتنقذها، وقد كافحت التيارات القوية لتفعل ذلك.
    Aşağıya dalıp, şafta bir göz at. Open Subtitles قم بالغوص إلى الأسفل وألق نظرة على المروحة
    Eğer içeri dalıp onunla yüzleşirsen güvenmediğini anlar. Open Subtitles .. يجب أن تثق بها أما إذا إقتحمت المكان وواجهتها ستتأكد بلير من أنك لاتثق بها
    Benim için normal olan polisin evimize dalıp 12 yaşındaki kuzenimi sürükleyerek dışarı çıkarıp bir direğe bağlamasıydı. Open Subtitles الطبيعي هو رؤية الشرطة تقتحم منزلي تسحب ابن عمي ذو الـ 12 عام وتربطه في عمود
    Bazen güçlenmek için insanların evine dalıp onlardan yardım istiyorsunuz. Open Subtitles بعض الأحيان تقتحم منازل الناس لتحصل على القوّة بطلبك المساعدة منهم
    - Kıç tarafımız pruvalarını kestiğinde dalıp emrimle ateş edeceğiz. Open Subtitles حالما ينزل الجزء السفلي قليلا، ونحن نغوص أطلقوا عند أمري
    Sonra dalıp boğazı geçene dek akıntıyla sürükleneceğiz. Open Subtitles ثم نغوص للإسفل ونترك أنفسنا لننجرف من خلاله
    Ama İncil ve kültürümü öğrenmek adına içine dalıp, onu yaşamak ve kendimi vermeye karar verdim. TED ولكني قررت أن ادرس الانجيل و تراثي عن طريق الغوص فيه ومحاولة العيش تبعاُ له و زج نفسي في طياته
    24 saat içinde hem dalıp, hem de uçamazsın. Open Subtitles لا يمكنك الغوص ثم الطيران فى غضون 24 ساعة
    Burada olağan dışı bir şeyler oluyor ama cinayet soruşturmasına dalıp şerife etrafında görevliler varken soru soramazsın. Open Subtitles هناك شيئٌ غير طبيعي يحدث هنا لكن لا يمكنك إقتحام المكان أمام مجموعة من ضباط الشرطة و تطالبين المأمورة بتفاصيل
    Johnny gibi, dün gece annenin evine dalıp biraz yiyecek aşırmaya karar vermişti. Open Subtitles هذا يذكرنى بــ(جونى) ليلة أمس فكر فى إقتحام منزل أمك لينال بعض الطعام
    Bir gün askerler hücresine dalıp en büyük kızına tecavüz etmeye kalktıklarında, kızına sarılıp onları engelliyor, başına bir silah dayadıklarında bile kızını bırakmıyor. TED وعندما اقتحم الجنود زنزانتها ليقوموا باغتصاب ابنتها الكبرى مسكت بقوة بيد ابنتها ولم تدعها تفلت منها حتى بعد أو وضعوا المسدس في رأسها
    Senin de dalıp gideceğin hiç aklıma gelmezdi. Open Subtitles عافاك الله، لم أعهدك شارد الذهن.
    Eve dalıp her şeyimizi çalmış olabilirler. Open Subtitles أي شخص بامكانه أن يقتحم المنزل ويسرق كل ما نملك
    2010'da araştırmacılar, karmaşık 3 boyutlu bir labirenti geçmeye çalışan deneklerden ikinci denemelerinden önce uykuya dalıp labirenti rüyalarında gören denekler çok daha başarılı oldular. TED في 2010، الباحثون وجدوا أن الموضوعات كانت أفضل بكثير في الحصول من خلال المتاهة ثلاثية الأبعاد المعقدة إذا كانوا يغفون ويحلمون بالمتاهه قبل محاولتهم الثانية
    Fakat dalıp yosunu almadığımız zaman yosunu onlar su yüzüne getiriyorlar ve önümüze doğru kuyruklarıyla bir çeşit dalga yaparak yosunu bize bırakıyorlar, aynı yavrularına yaptıkları gibi. Sonra biz de yosunu alıyoruz ve oyuna giriyoruz. TED ولكن عندما لا نغطس ونلتقط الأعشاب ستجلبها الدلافين إلى السطح وعلى الأرجح سيلوِّحون بها على ذيولهم أمامنا ثم سيسقطونها في الماء مثل مايفعلون مع عجولهم وعندها سنلتقطها ونلعب معهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more