| Bir anda kafama dank etti. Dahi olmaya filan da gerek yok. | Open Subtitles | ثم أتتني الفكرة فجأة وصدقيني، أنا لست عبقريا |
| Bilemiyorum bir şeyler kafama dank etti sanki çantamdan bir kadın pedi aldım acı sosumu çıkardım... | Open Subtitles | وبدون لا أدري، أتتني فكرة جلبت حقيبتي وأخرجت السدادة وثم أخرجت الشطة الحارة |
| Kasabın saçmalamasını dinlerken, dank etti; olayı Vince ayarlamıştı. | Open Subtitles | وبينما كنت أسمع لذلك الجزار وأرتعش فقد صدمنى ... " فينسنت " أعد هذا الأمر |
| Kasabın saçmalamasını dinlerken, dank etti; olayı Vince ayarlamıştı. | Open Subtitles | وبينما كنت أسمع لذلك الجزار وأرتعش فقد صدمنى ... " فينسنت " أعد هذا الأمر |
| Onu sevdiğin için bunu demeyeceğin sonradan kafama dank etti. | Open Subtitles | لقد خطر لي للتو أنك لن تقول هذا لأنك تحبها |
| Vay, şimdi dank etti eğer ölümden dönme deneyimimizi engellemekte başarılı olursan, | Open Subtitles | لقد خطر لي للتو أنه لو نجحت أنت في منع تجربة الدنو من الموت |
| Ve en sonunda dank etti, kuklanın elinin olduğu yere bakın. | Open Subtitles | وفجأة خطرت ببالي انظروا أين يد الدمية |
| Bu sabah duşta Hendersonların niye misafirlerine Harry dedikleri kafama dank etti. Evet. | Open Subtitles | هذا الصباح في الحمام أتتني فكرة لماذا عائلة " هاندرسون " سموا ضيفهم " هاري"؟ |
| Sonra dank etti. | Open Subtitles | ثم أتتني هذه الفكرة |
| O zaman kafama dank etti. | Open Subtitles | وهُنا أتتني الفكرة |
| Başta tam anlayamamışım ama sonra kafama dank etti. | Open Subtitles | اتعلمين؟ لم استطع معرفة الأمر في البداية ولكن خطر لي فجأة |
| Birden kafama dank etti. Hayır, Sam tehlikeli bir yaşam istiyor. Onsuz kalmanın nasıl olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | ثم خطر لي أن سام يريد المخاطره إنه لا يعيش دونها |
| Böylelikle aklıma dank etti bunları kullandı, çünkü magnetik olan tek kurşun bunlar. | Open Subtitles | وهكذا خطر لي أنه استعمل هذا النوع لأنه الوحيد |
| Ama Cennet Tarlaları'nda kafama dank etti. | Open Subtitles | خطرت ببالي الفكرة هناك |
| Sonra kafama dank etti. | Open Subtitles | -ثم خطرت ببالي |