"dar bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضيقة
        
    • ضيق
        
    • الضيق
        
    Hiç bu kadar dar bir elbise giymezdik. Bu çok dar. Open Subtitles كما تعلمين,لم نرتد أبداً بذلات ضيقة كهذه رغم ذلك,هذه ضيقة حقاً.
    Şimdiki zaman sadece bir çift göze yeri olan dar bir aralık. Open Subtitles الحاضر هو مجرد فتحة ضيقة مع غرفة لزوج واحد فقط من العيون
    Ekrandaki kahramanlarımızın, geleneksel varsaydığımız dar bir güzellik algısına uyması gerekir. TED أن أبطالنا على الشاشة يجب أن يتوافقوا مع فكرة ضيقة جدًا عن الجمال التي نعتبرها تقليدية
    Plastiklerin ise birbiriyle örtüşen ve çok dar bir aralıkta değişen yoğunlukları vardır. TED ولكن أنواع البلاستيك لديها كثافة تتداخل مع بعضها البعض على نطاق ضيق جداً
    Beyin gibi dar bir alana sıkışmış organlarda penisilin gibi yüksek hacimli ilaçlarla artan basınç beyin sapına zarar verebilir. Open Subtitles لا يمكننا في مكان ضيق كالمخ تزايد الضغط على الجمجمة من عقار عالي التأثير كالبنسلين يمكن أن يفتق قشرة المخ
    Odaklandığımda kablodaki elektronların akışını, dar bir yolda araba kullanıyormuşum gibi kontrol edebiliyordum. Open Subtitles بالتركيز استطيع التحكم بتدفق الإلكترونات خلال السلك مشابه لقيادة سيارة في طريق ضيق
    Bu insanların çok dar bir ulusal güvenlik anlayışına sahip olduklarını kanıtlamak istiyorum. TED بإمكاني أن أناقش أن لديهم نوع من الفهم الضيق للأمن القومي.
    Şimdi kilo verdiğimde giyebileceğim dar bir ceketim ve kilo alınca giyebileceğim bol bir ceketim var. Open Subtitles لذا فقد أصبح عندي الآن سترة ضيقة يجب لأرتديها أن أنقص وزني وأخرى كبيرة يجب لأرتديها أن يزداد وزني
    Tek bir ben bu deneyim için saçma sapan, dar bir bakış açısıdır. Open Subtitles الكبرياء الفردي هو زاوية ضيقة بشكل سخيف للنظر إلى هذه, هذه التجربة
    Geceleri seni dar bir sokakta bir yerin kanarken, galerilere ateş ederken kafamda tasvir ediyorum. Open Subtitles في الليل اتخيل أنك تنزفين في دهاليز ضيقة
    dar bir yerde sıkışmış birkaç farenin kuyrukları dolanıyor, ayrılamıyorlar. Open Subtitles عندما يكون هناك فئران محشورة في مساحة ضيقة وتصبح ذيولهم مترابطة ولا يستطيعون التفرق
    Çünkü dar bir contadan daha çok hoşuna giden şey dar bir kıçtır. Open Subtitles لأن الشئ الوحيد الذي تحبونه أكثر من طوق محكم هي مؤخرة ضيقة
    Eğimli bir kafa, dar bir leğen kemiği kalp şekline çok benziyor. Open Subtitles . حسنا , منحدرة الجبين , ضيقة الحوض . والمدخل تقريباً على شكل قلب
    Okullar, öğrencilerin çok dar bir başarı spektrumunda neler yapabileceklerini bulmaları için teşvik ediliyorlar. TED يتم تشجيع المدارس على اكتشاف ما يمكن للأطفال القيام به في نطاق ضيق جداً من الانجازات.
    Kalenin yalnızca bir defada bir taburun geçebileceği kumluk, dar bir girişi var. Open Subtitles المحيط والمستنقع لا يتركان بينهما إلا شريط ضيق من الرمال مضيق جبلي طبيعي، سيمنعنا أن نرسل أكثر من فرقة واحدة في كل هجوم
    Canavar ve robotları bizi asırlar önce yok edebilirdi ancak topraklarımız yüksek dağlarla çevrili ve tek giriş yoluysa dar bir geçit. Open Subtitles الوحش و روبوتاته كانوا ليدمرونا منذ زمناَ بعيد لكن أرضنا تحميها أطول الجبال و المدخل الوحيد هو وادي ضيق
    Önceleri dar bir yasallık verilmişken bugünün şirketinin yaşamlarımız üstünde bu denli olağanüstü güç ve etkinlik kazanmasına izin veren nedir? Open Subtitles للشركات التجارية الحديثة. بداية بالنظر إلى ضيق الولاية القانونية الذي سمح اليوم للشركات تحقيق أهدافها
    Amerikan siyah ayısının dar bir burnu ve inanılmaz bir ezici güce sahip geniş bir çenesi vardır. Open Subtitles الدب الأمريكي الأسود لديه أنف ضيق و فك كبير مع قوة تحطيم هائلة
    Mükemmel bir iniş. Ki böylesine dar bir yere inmek kolay değil. Open Subtitles هبوط رائع والذي لا يعد سهلاً في مكان ضيق كهذا
    Oradan geçmenin tek yolu, çok dar bir koridor. Open Subtitles الطريق الوحيد له عبر ذلك المدخل الطويل الضيق
    Ben çok dar bir kot pantolon giyiyordum. Open Subtitles و كنت أرتدي زوجاً من من الجينز الضيق جداً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more