Hepimz önemli bir davanın yükünü omuzlarımızda hissediyoruz Bayan Morton, ancak yasa açık. | Open Subtitles | جميعنا نشعر بثقل وزن هذه القضية يا سيدة مورتون و لكن القانون واضح |
Babam yargıca bunları anlatmış; bunlar davanın parçaları. Nasıl tehditler. | Open Subtitles | والدي أخبر القاضي عن ذلك كان ذلك جزءً من القضية |
davanın özel durumu göz önüne alınarak mahkeme bir uygulama değişikliğine gidecek. | Open Subtitles | نظرًا إلى الظروف الخاصة المحيطة بهذه القضية فإن المحكمة ستتخذ إجراءات خاصة |
Sayın yargıç, böyle bir davanın önceliği söz konusu değildir. | Open Subtitles | سيدي القاضي، قضية مثل هذه لا حاجة بها إلى مرافعات |
Eğer böyle delice konuşursan seni bu davanın yanına bile yanaştırmam. Deli mi? | Open Subtitles | لن أسمح لكَ بالإقتراب من هذه القضيّة إن بدأتَ بتفوه كلام جنوني كهذا |
davanın özel durumu göz önüne alınarak mahkeme bir uygulama değişikliğine gidecek. | Open Subtitles | نظرًا إلى الظروف الخاصة المحيطة بهذه القضية فإن المحكمة ستتخذ إجراءات خاصة |
Fakat bu davanın masum bir insan ile ilgili olduğunu unutmayalım. | Open Subtitles | ولكن دعونا لا نغفل أن هذه القضية متمحورة عن رجل بريء |
Komiserim, bu davanın sizin için ne demek olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | ايها الملازم انا ادرك مدي أهمية تلك القضية بالنسبة لك |
Kanunla, bizler sadece davanın gerçekleri hakkındaki soruları cevaplamaya yetkiliyiz. | Open Subtitles | لكن القانون يسمح لنا بالإجابة على اسئلة متعلقة بوقائع القضية |
Son zamanlarda kanları boşaltılarak öldürülen kurbanlar da hemşire olduğu için bu davanın onun için özel bir anlamı olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | و لأن أخر ضحايا عمليات الإستنزاف كن من الممرضات فنحن نظن ان هذه القضية تحمل نوعا من الأهمية الخاصة بالنسبة له |
Bu davanın bazı açılarında ona birinin destek olması gerekecek. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تضغطي عليه في جوانب عدة من القضية |
Bildiğiniz Üzere, davanın reddi için ilk talebimizde devlet sırrı ayrıcalığını öne sürmüştük. | Open Subtitles | كما تعلم، لقد رفضنا الكشف عن المعلومات السرية الدولية خلال طلبنا لطرح القضية. |
Bu davanın koparacağı gürültü de ibretlik bir ceza verilmesi için baskı oluşturur. | Open Subtitles | ومع كل الهرج والمرج فهذه القضية ستُسبب الكثير من الضغط مما سيُصعب الأمور |
Buna binaen, iddiaları dinledim ve davanın olgularını gözden geçirdim. | Open Subtitles | لذلك، لقد سمعت الحجج وأعدت النظر في حقائق هذه القضية |
Bu işe polisi karıştırırsak, federal bir davanın içinde oluruz. | Open Subtitles | واذا ورطنا الشرطه في هذا , هذا يعني قضية فدراليه |
Ve davanın sonucunda polis kuvvetinden başka davayı çözüme kavuşturduğunu söyleyecek kişiler olacaktır. | Open Subtitles | وفي نهاية قضية ما هناك دائماً أطراف أخرى من خارج سلك الشرطة يدّعون أنهم قاموا بحلّها |
Temyiz önergesi sunarız. davanın tamamen dayanaksız olduğunu öne süreriz. | Open Subtitles | سنقدّم طلباً بالنقض بحجّة أن القضيّة برمتّها لا أساس لها |
Tüm dava boyunca oturdu üzerinde davanın tek kanıdını taşıyarak. | Open Subtitles | حضر كامل أطوار المحاكمة ومعه قطعة الدليل الوحيدة على وركه |
Bu davanın,görünüşte karmaşık ve zor ... olduğunu inkar edemem. | Open Subtitles | آه ، هو سيكون سخيف للإنكار هذه الحالة الغامضة والمعقدة |
Bu yüzden bu davanın kapanması babamın en büyük arzusu. | Open Subtitles | لهذا ابي يرغب بجديه في ان يتم غلق هذا القضيه |
davanın hatalı olduğunu düşünüyor ve yeni bir duruşma istiyor. | Open Subtitles | تثبت انها اى شىء باستثناء التفرد و يطلب اسقاط الدعوى |
Ama davanın seyrini gördükten sonra tanık çağırmamaya karar verdim. | Open Subtitles | ولكن, بعد سماع المحكمة للقضية فقد قررنا الا نستدعى اى شهود |
Bu departmanın, her birlikte çalıştığınız davanın ardından mahkeme salonlarında savunma avukatlarına malzeme olması riskine giremeyiz. | Open Subtitles | إلى مهزلة قضائيّة في كلّ مرّة تعملان فيها معاً في قضيّة ما إلامَ ترمي؟ |
Jüri üyeleri unutmasınlar ki davanın detaylarını duruşma salonu dışında tartışmak yasaktır. | Open Subtitles | أريد تذكير أعضاء المحلفين أن يمنع عليكم مناقشة تفاصيل لقضية خارج قاعة المحكمة |
Bir gün insanlarının senin kendinden feda ettiklerin sayesinde yarar göreceğini bilmeli ve davanın haklı olduğu düşüncesinden güç almalısın. | Open Subtitles | اذاً لابد أن تتحلى بالشجاعة كونك تعرف أن قضيتك عادلة و يوماً ما سيستفيد شعبك من التضحيات التي قمت بها |
Ama basın suçlamasında... bulunursan bu davanın yönünü değiştirebilir. | Open Subtitles | ولكن إن وجّهت الاتهامات قد يضرّ نشر القصة بالقضية. |
Polis davanın 100 milyon dolar değerinde ilaç ve kara para aklama işiyle uğraşan | Open Subtitles | الشرطة تَعتقدُ بأنّ القضية مُتَعَلّقة بقضية تعمل عليها |
Her iki davanın da yazılı çıktıları tablet bilgisayara yüklenmiş halleri uçakta var. | Open Subtitles | هناك نسخ ورقية و الكترونية عن ملفات كلتا القضيتين على الطائرة |
Açıkçası ben davanın benimle hiçbir ilgisi olmadığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لذا من الواضح أنى اعتقدت أن قضيتهم ليس لى بها أى دخل |