"değiştirecek bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • قد يغير
        
    • سوف يغير
        
    • شأنها تغيير
        
    • يغيرُ
        
    • من شأنه أن يغير
        
    • ساعد بتغيير
        
    Uzun, çok uzun zamandır. Bunu değiştirecek bir şey yapamayacağımız kadar uzun. Open Subtitles لمدة طويلة , لوقت طويل , طويلة جداً لفعل أي شيئ قد يغير ذلك الآن
    Aylarca ortadan kayboluyor ve birden her şeyi değiştirecek bir cihazla ortaya çıkıyor. Open Subtitles مجموعة أتحدات أختفي لعدة أشهر في وقت واحد ثم الملوثات العضوية الثابتة مع أداة قد يغير كل شيء.
    "Seninle hayatını değiştirecek bir kitap hakkında bir mesaj paylaşmak istiyorum. Open Subtitles ـ"أود أن أشاركك رسالة عن كتاب والذي سوف يغير حياتك
    Bu savaştaki kaderlerimizi değiştirecek bir silâh. Open Subtitles سلاح سوف يغير حظنا في الحرب
    Doğa felsefesinin rotasını ebediyen değiştirecek bir adım atacağız. Open Subtitles نحن على وشك إتخاذ خطوة من شأنها تغيير مسار الفلسفة الطبيعية إلى الأبد
    Elimde dinlemeyi haklı çıkaracak ve herkesin fikrini değiştirecek bir bilgi var. Open Subtitles اسمعي، لدي معلومات بررت التنصت... ...من شأنها تغيير راي الكل...
    Merak ediyorum, eğer hükmü değiştirecek bir şey söylemeyecekseniz benimle buluşmayı neden kabul ettiniz? Open Subtitles على سبيل الإستفادة، لماذا سمحتي لي بالمجئ اليوم إذا لم يكن هنالك شئ بإمكانكِ قولهُ يغيرُ الحكم؟
    Ayrıca söyleyince tüm olanları değiştirecek bir söz için bir delik aradım. Open Subtitles وأبحث عن المكان الذي أستطع قول شيء من شأنه أن يغير كل هذا
    1932 yılının o sabahı Bay Lindbergh'ün evine ulaştığımızda Büro'nun geleceğini değiştirecek bir soruşturmaya başladık. Open Subtitles حين وصلنا إلى منزل السيّد (ليندبرغ) ذلك الصباح بعام 1932... أجرينا تحقيقاً والذي ساعد بتغيير مصير دائرتنا للأبد.
    Ya onlara fikirlerini değiştirecek bir şey sunarsak. Open Subtitles إلا إذ كان لدينا شيء كي نقدمه لهم قد يغير تفكيرهم عنا
    Sonunda tarihin akışını değiştirecek bir buluşun eşiğindeyim ve bir avuç korkak politikacı beni bundan alıkoymaya çalışıyor. Open Subtitles أنا وأخيراً على الحافة لأكتشاف شيء قد يغير مجرى التاريخ وحفنةٌ من السياسيين الجبناء
    Fikrimi değiştirecek bir şey göremiyorum. Open Subtitles لم أرَ شيئا قد يغير من اعتقادي هذا
    Bu savaştaki kaderlerimizi değiştirecek bir silâh. Open Subtitles سلاح سوف يغير حظنا في الحرب
    Hayatını değiştirecek bir sebep. Open Subtitles سوف يغير حياتك
    Hayatını değiştirecek bir sebep. Open Subtitles سوف يغير حياتك
    Babamı, her şeyi değiştirecek bir şeyler oluyor. Open Subtitles هناك خطبٌ ما مع والدي قد يغيرُ كل شيئ
    - Chicago'daki bir otele yakında her şeyi değiştirecek bir toplantıya çağırdı. Open Subtitles إلى فُندقٍ في شيكاغو من أجل لقاء من شأنه أن يغير كل شيء
    - Chicago'daki bir otele yakında her şeyi değiştirecek bir toplantıya çağırdı. Open Subtitles إلى فُندقٍ في شيكاغو من أجل لقاء من شأنه أن يغير كل شيء
    1932'de o sabah Bay Lindbergh'in evine vardığımızda Büro'yu sonsuza dek değiştirecek bir soruşturma başlattık. Open Subtitles حين وصلنا إلى منزل السيّد (ليندبرغ) ذلك الصباح بعام 1932... أجرينا تحقيقاً والذي ساعد بتغيير مصير دائرتنا للأبد.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more