Birçok şeye bakış açımı değiştiren bir şey söyledi bana. | Open Subtitles | لقد علمتني أشياءً يمكن أن تغير من منظوري في الكثير من الأشياء |
Yirmi yıl önce atomik izafi mesafeyi değiştiren bir formül yarattım. | Open Subtitles | قبل 20 عاماً أنني صنعت صيغة التي غيرت المسافة النسبة للذرة. |
Yöntemini değiştiren bir tek Albert olmayabilir. | Open Subtitles | "لن يكون (ألبرت) أوّل مَن يعدّل طرقه" |
Ama 22 yıl önce, hayatımı sonsuza dek değiştiren bir davayla karşılaştım. | Open Subtitles | ثم قبل 22 سنه مضت استلمت قضية غيرت مجرى حياتي إلى الأبد |
Fakat oyun şekil değiştiren bir şey. | TED | ان اللعب وسيلة تغيير |
İlişkine bakışını değiştiren bir şey bu. | Open Subtitles | لم يحدث شيء. ما حدث غيّر من طريقة نظرتي لشكل العلاقة |
Sohbetlerimizin bir tanesinde, hayatımı tamamen değiştiren bir etkileşime tanıklık ettim. | TED | وخلال إحدى مناقشاتنا، شاهدت شيئاً غيّر حياتي للأبد. |
Bu yılkı TED Konferansı'nın ruhunda bizce bu güçlü, dünyayı değiştiren bir buluş. | TED | وفقاً لروح هذا العام لمؤتمر تيد، نعتقد أنه فعّال، إختراع سيغيّر العالم. |
Bayan Frost, sizin fizyolojinizi değiştiren bir maddeye maruz kaldığınızı düşünüyorum. | Open Subtitles | آنسه (فروست) لقت تعرضتي لماده اعتقد أنها تغير من وظائف أعضائكِ. |
Spencer, bu yaşam değiştiren bir tecrübeydi. | Open Subtitles | سبينسر)، كانت هذه تجربةً) تغير من الحياة |
Ve daha sonra bunu derinden değiştiren bir bakış açısını keşfettim. | TED | و عندها توصلت إلى طريقة أخرى للنظر إلى الأشياء و التي غيرت ذلك المفهوم من أساسه. |
...ve dünyayı değiştiren bir ülkeyi, Amerika Birleşik Devletlerini yarattılar. | Open Subtitles | وصنعوا دوله الولايات المتحده الامريكيه التي غيرت وجه العالم |
Edie Teyzeye yardım etmek için yaptıkların? çıtt. Benim hayatımı değiştiren bir ton şey var... güreş amigoluğu, Justin Bieber'ın Noel Albümü, | Open Subtitles | - لاابالي - (او المرة التي ساعدت فيها عمتك (ايدي - ملل - حسنا لدي اطنان الامور التي غيرت حياتي المصارعة ,الالبوم الغنائي لعيد الميلاد لجستين بيبر مواعدة مات |
Yöntemini değiştiren bir tek Albert olmayabilir. | Open Subtitles | "لن يكون (ألبرت) أوّل مَن يعدّل طرقه" |
Arkadaşım Josef ise farklı bir anlayışa sahip ...ahlak ve vicdan sahibi olduğunu biliyorum ve bunu anlıyorum... 22 yıl önce tüm hayatımı değiştiren bir dava aldım | Open Subtitles | صديقي يعقوب لديه طريقة مختلفة أَعْرفُ بأنّك عِنْدَكَ الأخلاقُ وتورع، وذلك رفيعُ... قبل 22 سنه مضت أخذت قضية غيرت مجرى حياتي |
(Gülüşler) Fakat oyun şekil değiştiren bir şey, ve birçok forma girebilir, bunlardan bazıları daha sessizdir, daha haya gücüne dayalı, daha meraklı, belki merağın yeniden keşfedildiği bir yer. | TED | (ضحك) ان اللعب وسيلة تغيير .. يمكنها ان تأخذ عدة صور بعضها ..قد يكون هادىء بعضها خيالي .. فضولي والكثير منها ينقلنا الى عالم العجائب |
Hayatımı değiştiren bir şey... | Open Subtitles | حدث غيّر من حياتي، أنا... |
Ama sonra daha önemli bir şey bulduk. Her şeyi değiştiren bir şey. | Open Subtitles | لكنّنا وجدنا شيئاً أكبر أهمّيّةً شيئاً غيّر كلّ شيء |
Dürüst olmak gerekirse her şeyine dikkat etmediğimi biliyorum ama hayat değiştiren bir şeydi. | Open Subtitles | لا أخدعك، ولكن حقًا هذا سيغيّر حياتك. |