"değil de" - Translation from Turkish to Arabic

    • وليس
        
    • بدلاً من
        
    • ليس
        
    • وليست
        
    • ولست
        
    • بدلا من
        
    • بل
        
    • ليست
        
    • عوضاً
        
    • وإنما
        
    • و لست
        
    • بدلًا من
        
    • ولَيسَ
        
    • معهم فبالتالي لن يهتز
        
    • لكن اليس
        
    Hayat, varış yeri değil de yolculuktan ibaret değil mi? TED ألا تدور الحياة حول الرحلة، وليس حقاً حول الوجهة النهائية؟
    Bazen, hain yüreğimin içinden değil de dışarıdan geldiği sürece hayal edilebilecek en kötü şeylere bile katlanabileceğimi düşünüyorum. Open Subtitles من الآن فصاعدا أظن أنني أستطيع أن أهتم بكل شيء وطالما أنها تأتي من الخارج وليس من أعماق قلبي
    Bazen, hain yüreğimin içinden değil de dışarıdan geldiği sürece hayal edilebilecek en kötü şeylere bile katlanabileceğimi düşünüyorum. Open Subtitles من الآن فصاعدا أظن أنني أستطيع أن أهتم بكل شيء وطالما أنها تأتي من الخارج وليس من أعماق قلبي
    Zombi değil de bir su hayaleti gördüğünü söylemiştin değil mi? Open Subtitles بدلاً من الزومبي، أنتِ قُـلتِ أنكِ رأيتي شبح مياه أليس كذلك؟
    Bir saniye için, çocukların hapse değil de üniversiteye gittiği bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in hayatının nasıl olacağını hayal etmenizi istiyorum. TED أريدكم أن تتخيلوا لثانية ما ستكون عليه حياة تشك وتيم لو كانا يعيشان في حي يذهب فيه الأولاد إلى الكلية، ليس إلى السجن.
    Öyle filmlerde değil de, gerçekten bir cinayeti görmek nasıl bir his? Open Subtitles ما هو شعورك رؤية جريمة قتل حقيقية وليست كما في فيلم ما؟
    Ben buraya geldiğimde bana asil gibi değil de normal davranmayı öğrettin. Open Subtitles عندما جأت الى هنا علمتيني كيف امثل ان اكون طبيعية وليس ملكية
    "En güzel bacaklara evin hanımları değil de hizmetçiler sahiptir" mi? Open Subtitles و أن أفظل قوام توجد في المطبخ وليس في غرف الرسم؟
    Bunun senin hakkında değil de Lacey için olduğundan emin ol. Open Subtitles فقط تأكد ان هذا من أجل ليسي وليس من اجلك انت
    İşte bu yüzden onlar bizi değil de biz onları çiftlikte yetiştiriyoruz. Open Subtitles وهذا أحد أسباب أننا نحن من نربي النعام وليس هم من يربونا.
    Hiçbir yerde. Bu yüzden ormanda değil de şehirde yaşamayı seçtim. Open Subtitles ولا أي مكان لهذا السبب إخترت العيش بالمدينة وليس بوسط الغابة.
    Başka bir şeyi değil de o turtayı yaptığını nasıl kanıtlarız? Open Subtitles كيف يمكننا إثبات أنها كانت تطبخ تلك الفطيرة، وليس شيئاً آخر؟
    Kafaya beş değil de dört darbenin hastaneyle ölüm arasındaki fark olduğunu biliyorum. Open Subtitles اعرف ان 4 ضربات في الراس وليس خمسة هي الفارق بين المستشفى والموت
    Tehditleri sen değil de ben etkisiz hale getirdim diye bozuluyorsun. Open Subtitles لابد أنكِ غاضبة لأنني أنا من قضى على الخطر وليس أنتِ
    Sekste neden adam değil de kadın zayıf olarak adlandırılıyor? Open Subtitles وقالت لماذا هي امرأة المشار كما الجنس الأضعف وليس رجلا؟
    Farz edelim ki erkek kızın değil de kız erkeğin peşini bırakmıyor. Open Subtitles بدلاً من أن يلاحق الرجل الفتاة لنفترض أنها كانت هى من تلاحقه
    Evrim kuramı, bize doruktaki cesareti sunar: Algılamanın, gerçeği görmekle ilgili değil de, çocuk sahibi olmakla olduğunu anlama cesareti. TED وستقدم لنا نظرية التطور التحدي الأكبر و هو التمييز بأن الإدراك ليس حول رؤية الحقيقة ولكن حول حصولنا على الأولاد
    Duygusal zeka, karakter gelişimi, sabır, tahammül ve duyarlılık gibi erdemler, bu cihazları, ne kadar gelişkin olursa olsunlar, lanet değil de nimet yapan şeylerdir. TED من اين تحصل الذكاء العاطفي وتطور الشخصيات فضائل الصبر، والرحمة، كما تعلمون، الأشياء التي تتأكد أن هذه الأجهزة، ومع ذلك المتقدمة، تصبح نعمة وليست نقمة؟
    Bir katil değil de polis olsaydım onu mu seçerdin, beni mi? Open Subtitles لو كنت شرطية ولست قاتلة اتختاريه ام تختارينى
    Niye bizi olması gerektiği gibi bodruma değil de parka getirdi anlayamadım. Open Subtitles أَتسائلُ لِماذا جَلبَنا إلى المتنزة بدلا من البدروم كما يفترض ان نكون؟
    Artık insanların yaşamları hakkında değil de yaşamın kendisi hakkında yazacağım. Open Subtitles بعد الآن، ليس الكتابة عن حياة الناس، بل عن الحياة نفسها
    Çöplük değil de, sıradan o zaman. Pek ilham verici bir yer değil. Open Subtitles حسنا, ليست سلة مهملات ولكن بصراحة ليست موحية ثبت هذة الاشياء بشكل صحيح
    Babamın başka türlü değil de kahramanca öldüğünü bilmek içimi rahatlattı. Open Subtitles حسناً، أنا مسرور بمعرفة تضحيته البطولية، عوضاً عن الطريقة الأخرى
    Yani fiziksel ve sanal olan arasında bir bağ kurmaya çalışıyoruz, ama ekrana bakarak değil de, basit bir postere bakarak. TED لذلك فإننا نعمل على خلق علاقة بين الجانب الجسمي والجانب الرقمي, ولكن لا تشبه شاشة مصغرة, وإنما تبدو مجرد ملصقة عادية.
    Savurgan değil de, tasarrufçu biri olmam iyi bir şey. Open Subtitles من الجيد أنني منقذ يا دكتور، و لست مستهلكاً فقط، أليس كذلك؟
    Peki, o zaman arabamı park yoluna değil de ön tarafa bırakırım. Open Subtitles لا تفعلي ذلك. إذًا، سأوقف سيّارتي أمام ممر المنزل بدلًا من داخله.
    Sadece, öldüğün için değil de istemediğin için cevap yazmadığını umabiliyorum. Open Subtitles أنا يُمْكِنُ فقط أَنْ أَتمنّى بأنّه بإختيارِكَ ولَيسَ بالمناسبة مِنْ فنائِكَ.
    Ben etrafındaki bu titreşimleri sezmeyi öğrenip her şeyi değil de sadece seçtiğin şeyi çınlatabileceğine inanıyorum. Open Subtitles أظن أنه يمكنكِ الشعور بهذه الذبذبات حولك و تتذبذبي معهم فبالتالي لن يهتز كل شيئ فقط ما تختارينه
    Fakat bu Noel, kendini beğenmiş bir genç değil de, ne pahasına olursa olsun tekrar başarılı olmaya çalışan eski bir eroin bağımlısının bir numara olması harika olmaz mıydı? Open Subtitles لكن اليس رائعا ان الاغنية السائدة في عيد الميلاد اغنية لطيفة للمراهقين لمدمن مخدرات يريد العودة للغناء باي ثمن؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more