Sen de onun gibi çok çalışıyorsun ama onun gibi değilsin. | Open Subtitles | أنتِ تعملين وتكدين مثله تماما ولكن طبعك ليس مثل طبعه |
Bak, bunu zaten denedim. Ailesi de onun gibi. | Open Subtitles | اسمع، لقد حاولت بالفعل، لكن والديه مثله تماماً. |
Bir İtalyan ile evliydim ve sen de onun gibi İngilizce konuşuyorsun. | Open Subtitles | كنت متزوجة من إيطالي وانت تتكلمين الإنجليزية مثله |
Sen de onun gibi bu bilgiye neden ve nasıl ulaştıklarını öğrenmek istemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك معرفة كيف و لماذا حصلوا على تلك المعلومة بنفس القدر مثلها. |
Bebeğim. Senin de onun gibi öleceğini düşüneceğinden korktuk. | Open Subtitles | كنا نخاف من إعتقادك بأنك قد تموتين مثلها |
Ve sonra, bunun kalıtsal olduğunu öğrendim, ve bir gün gelip de onun gibi olacağımdan öyle korkmuştum ki. | Open Subtitles | ثم إكتشفت أن هذا المرض وراثي وكنت خائفة جدا من إحتمال أن أكون مثلها يوما ما |
Yerinde olsam ben de onun gibi yapardım. | Open Subtitles | أتعرف، لو كنت مكانك، كنت سأبدأ في التفكير مثله |
Bana daima baban gibi olmamak istediğini söylersin ve buna inanıyorum ama birbirinizle ne kadar çok çatışırsanız, sen de onun gibi olursun ve daha çok insan incinir. | Open Subtitles | أنت دائما تخبرني أنك لا تريد أن تصبح كأبيك وأنا أصدق ذلك لكن كلما تتقاربوا مع بعضكم البعض تصبح مثله وناس أكثر تتأذى |
Geriye bakınca, biraz tuhaf bir durum hele de onun gibi size yakın birinin böyle yapması. | Open Subtitles | إذا نظرنا إلى الوراء ، فمن الغريب شخص ما كان يمكن ان يكون قريب مثله |
Zaten o yüzden beni kurtarmak için o gemiye geldi. Ben de onun gibi ailemi Ziyaretçilere kaptırmayayım diye. | Open Subtitles | لأجل ذلك ذهب للسفينة، لينقذني حتى لا أفقد عائلتي بسبب الزائرين مثله |
Ben de onun gibi ortalıkta olmalıyım çünkü sen ve ben her zaman iyi anlaşıyoruz." | Open Subtitles | سوف أكون موجوداً مثله لأني أنا وأنت كنا متوافقين |
Ve onu evcilleştireceğimi düşünmüstüm ama ben de onun gibi oldum. | Open Subtitles | و أعتقدت بأنني قادرة على ترويضه لكني أصبحت مثله تماما |
Belki ben de onun gibi haddimi aşmışımdır. | Open Subtitles | ربّما، يجدر بي، مثله أنا أوضع خارج الحدود |
Bir süre önce de özgürlüğüne kavuştu yani belki ben de onun gibi olurum. | Open Subtitles | وقد تحرّر منذ مدّة لذا لعلّ بوسعي أنْ أكون مثله |
Sen de onun gibi, işlenen mezalimden sorumlusun. | Open Subtitles | أنت مسئول مسئولية كاملة عن إرتكاب تلك الفظائع مثله تماماً |
Diğer çocuklardan farklı olduğumu bu yüzden de onun gibi savaşçı olmam gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرتنى أننى مختلفة عن الأطفال الأخرين أننى يجب أن أكون مُقاتلة مثلها |
Ama bu kasabada hiç iş yok. Özellikle de onun gibi bir bayan için. | Open Subtitles | لكن لا وجود لعمل بالبلدة، ليس لشابة مثلها |
Ya, bir gün ben de onun gibi olursam. | Open Subtitles | ..إذا انتهى بي الأمر مثلها يوماً ما |
Eğer o kızın hapse girmesine göz yumsaydım, tüm dünya bizim de onun gibi davranacağımızı düşünürdü, iftiraya maruz kalırdık, ben buna izin veremezdim. | Open Subtitles | لو كنت سمحت بهذه الفتاه بان تدخل السجن العالم بأكمله سيظن بأن تصرفنا سيكون مثلها وستشوه سمعتنا .. ولا يمكننى السماح بهذا |
Ona, benim de onun gibi gazla uyuşturulduğumu söylüyorum. | Open Subtitles | ثم أخبرها أنني فقدت وعيي من الغاز مثلها |
Beyefendi olmasaydı ben de onun gibi olabilirdim.. | Open Subtitles | و لو لم يكن ميستر معي ... لكنت أصبحت مثلها |