Odadaki herkes, nasıl olduysa başkasının evet dediğine karar verdi. | TED | كل من كانوا بالغرفة قرروا أن أحدًا غيري قال نعم. |
Menajerinin dediğine göre yönetmen arayıp çocuğun role uygun olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | وفقاً لما قاله وكيله قال المخرج أن لديه الشكل المناسب للدور |
Veterinerdeki çalışanların dediğine göre saat 9:15'te bir takside görülmüş. | Open Subtitles | قال موظفي الفندق أنها ظهرت في التاكسي في الساعة 9: |
Yüce Rabbin dediğine göre... günde yedi kez... günah işlenmesine izin verilmiştir. | Open Subtitles | الشخص يسمح له أن يذنب سبع مرات في اليوم كما يقول الله |
Filip'in dediğine göre eğer birşey olursa başımız belaya girermiş. | Open Subtitles | فيليب يقول أننا سنتورط في مشاكل إذا حدث شيء ما. |
dediğine göre başarılı kadınları bir araya getiren tek şey, ortak sahip oldukları tek şey, iyi akıl hocalarına sahip olmak. | TED | حيث قالت إن الشيء الوحيد الذي جمع النساء الناجحات معاً، الشيء الوحيد المشترك بينهن، هو حقيقة أنه كان لهن مرشدون جيدون. |
Adamın dediğine göre Mikkelsen, yöntemlerinin katliamlara sebep olacağını biliyor olmalıymış. | Open Subtitles | قال ان ميكلسن كان على دراية ان عمله سيؤدي الى مذبحة |
Rahibin dediğine göre 10 bin dolara bize yardım edebilirmişsin. | Open Subtitles | لقد قال الكاهن بأنك تستطيع مساعدتنا نظير عشرة آلاف دولار |
Şöfürünüzün dediğine göre o araçta olan tek kişi sizmişsiniz. | Open Subtitles | سائقكم قال لنا أنك أنت الوحيد الذي كان في السيارة |
Bay Bratcher'in dediğine göre, Rainey'in ifadesiyle asla dalga geçmemiş. | Open Subtitles | قال السيد براتشر أنه لم يسخر أبدًا من إفادة ريني |
Memur Im'in dediğine göre Jang Tae San çoktan bu kasabadan ayrılmış. | Open Subtitles | كما قال المحقق آيم ، جانج تاي سان ترك هذهِ البلده بالفعل |
Çünkü internet sitesinin dediğine göre ucuz mallarla şeytan çağırırsanız, onu aşağılarmışsınız. | Open Subtitles | لأن موقعهم على الإنترنت قال أن الشياطين تشعر بالإهانة من الاشياء الرخيصة. |
Doktorların dediğine göre plastik bir balonda yaşamalıymış. Düşünebiliyor musunuz? | Open Subtitles | أغرب شيء، يقول الأطباء أن عليه العيش داخل فقاعة بلاستيكية |
Şey, Playdude'un dediğine göre bu müzik sayesinde bir hostes bize verecekmiş. | Open Subtitles | كاتب عمود النصائح بالمجلة يقول إن هذه الموسيقى ستجعلك تقضي وقتاً ممتعاً |
Burada dediğine göre bu şeylerin bir sürü yan etkisi var. | Open Subtitles | يقول هنا هناك العديد من ردود الأفعال المعادية من تلك الأشياء. |
dediğine göre, bunu sadece ciddi şekilde huzursuz olan insanlar yaparmış. | Open Subtitles | قالت إنّه لا أحد غير المصاب باضطراب عقليّ شديد يفعل هذا |
Evet ama kardeşinin dediğine göre Anne, ...madde kullanmadığı zamanlar iyi bir anneymiş. | Open Subtitles | نعم، ولكن ااختها قالت إن آان كان أمًّ جيده عندما تكون لا تستخدمها |
Annemin dediğine göre, babamın gidişinden sonra terapinin çok faydası dokunmuş ona. | Open Subtitles | قالت لي أمي أن العلاج قد نفعها جداً بعد هجر والدي لنا |
Hastanedekilerin dediğine göre, yoğun bir basınç mı ne uyguluyormuş. | Open Subtitles | في المستشفى قالوا أنّ الصعقة ستكون عبارة عن ضغط كبير |
Resepsiyonistin dediğine göre dün buradan bir adam aramış ve hizmetçi gönderilmemesini istemiş. | Open Subtitles | وقال المحاسب في المكتب بأن رحلاَ ما اتصل بالأمس يطلب عدم تقديم الخادمات |
Kaptanın dediğine göre denize pek elverişli de değilmiş. | Open Subtitles | وطبقا لكلام الربان ليست صالحه للابحار حاليا |
Annemin dediğine göre son zamana kadar yanındaymışsınız. | Open Subtitles | انت كنت معه حتى النهاية هذا ما قالته امي |
Sağlık görevlisinin dediğine göre, göbeğinde bir delik yarası varmış. | Open Subtitles | الآن، القاضي قالَ بأنّه كَانَ عِنْدَهُ يَثْقبُ جرحاً في بطنِه. |
Jack ve Rebecca'nın dediğine göre o şey kendisini buharlaştırmış. | Open Subtitles | حسب أقوال (جاك) و (ربيكا) فإن هذا الشيء تبخر بنفسه |
Barışı korumayı beceremeyen barışkoruyucusunun dediğine de bakın. | Open Subtitles | قالها حامي السلام الذي فشل في نشر السلام |
Uçuş görevlisinin dediğine göre adam o zaman delirip düğmeye basmaya başlamış. | Open Subtitles | طبقاً لأقوال مضيفة الطيران ذلك الوقت الذي فقد فيه الرجل صوابه |
Evet dediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ إعتِقاد بأنّها قالتْ نعم. |
dediğine göre, buralarda aborijin bir çocuk varmış. | Open Subtitles | وأخبرني بأن هناك طفل مختلط من السكان الأصليون في مكانٍ ما هنا |
Onun dediğine göre ailenizin yaptığı en eğlenceli şeymiş. | Open Subtitles | حسنٌ، لقد أخبرني أنّها كانت أفضل شئ حظيت به العائلة |