| Bundan kurtulmamı sağlayacak bir neden söyle ben de, transseksüel olduğun dedikodusunu kimin yaydığını söyleyeyim. | Open Subtitles | اعطيني سبباً للخروج من هذا و سأخبرك من أطلق إشاعة أنكِ كنتِ رجلاً |
| Erkeklerden hoşlandığım dedikodusunu çıkaranın sen olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكِ أنتِ التي أطلقتي إشاعة أنني أحب الشبان |
| Eminim ki hepiniz bu toplantıyı yapma nedenimizin dedikodusunu duydunuz. | Open Subtitles | إنيّ متأكدة بأنكم سمعتم الإشاعات بشأنِ سبب إعداد هذا الإجتماع، |
| Eminim ki hepiniz bu toplantıyı yapma nedenimizin dedikodusunu duydunuz. | Open Subtitles | إنيّ متأكدة بأنكم سمعتم الإشاعات بشأنِ سبب إعداد هذا الإجتماع، |
| Ross'un elli yaşındaki kütüphaneci Bayan Altmann ile öpüştüğü dedikodusunu başlatmıştın. | Open Subtitles | أنت لم تبدأ أن الشائعات حول روس .. جعل الخروج مع السيدة ألتمان، لدينا 50 عاما، أمين مكتبة. |
| Mesele seks manyağı olduğum... dedikodusunu yayman da değil. | Open Subtitles | أنها ليست وسيلة لنشر الشائعات أنني نوعا من مهووس بالجنس |
| Moralin düzelir diye söyleyeyim geçen yaz, sürekli regl olduğun tuhaf bir hastalığa yakalandığın dedikodusunu yayan da bendim. | Open Subtitles | ,لو سيحسن هذا من مزاجكِ في الصيف الماضي,كنتُ أنا من نشر أشاعة أصابتكِ بمرض غريب |
| Cesetlerin, cadıların kan ayinleri için adakları olduğu dedikodusunu yaydım. | Open Subtitles | أرسلت إشاعة بأنّ الجثث نتجت عن استخدام الساحرات للدماء في شعائرهم |
| Sizi bir süre önce epey incittiği dedikodusunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت إشاعة لقد أذاكِ بشدة فيما قبل كلاكما |
| Şehirdeki en iyi şirketlerden ikisinin artık en büyük şirketlerden biri olduğu dedikodusunu yaymaktan bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن إشاعة خبر مفاده أن أفضل شركتي محاماة اتحدتا كأكبر شركة محاماة في المدينة |
| Bilirsin, oraya gidip bölgemi işaretlemiştim ve onun huysuz olduğu dedikodusunu yaymıştım. | Open Subtitles | تَعْرفُ، إهتممتُ بأَذْهبْ هناك وإنتشار a إشاعة تلك كَانَ عِنْدَها تُخربشُ. |
| Sen, Ope ve Juice, ırksal uyum dedikodusunu yaymaya başlayın, tamam mı? | Open Subtitles | أنت مع " أوبي " و " جوس " تنشرون إشاعة التناغم العنصري |
| - Önemli olan su ki aklinizda tutmaniz gereken sey yerin kulagi vardir. insanlar bir araya gelirler ve dedikodusunu yaparlar. | Open Subtitles | المهم الذي يجب أن تتذكروه أن هذه الأشياء تتحدث يجتمعون و يتبادلون الإشاعات |
| - onemli olan su ki aklinizda tutmaniz gereken sey yerin kulagi vardir. İnsanlar bir araya gelirler ve dedikodusunu yaparlar. | Open Subtitles | المهم الذي يجب أن تتذكروه أن هذه الأشياء تتحدث يجتمعون و يتبادلون الإشاعات |
| Ben de; Başkan'ın kumar sorunu var dedikodusunu tekrarlayıp durabilirim. | Open Subtitles | اسمعوا يمكنني أن أقف هنا لأنشر الإشاعات أن شاباً، الرئيس مدمن على القمار |
| Temmuz ayınca çekilen video görüntülerinden evde hayalet olduğu dedikodusunu duymuştum. | Open Subtitles | سمعت ببعض الإشاعات بشهر يونيو عن صور فيديو تبدو وكأنها معموله في داخل البيت |
| Daha bu sabah yerel bir zenci gazetesinden bir muhabir ofisime Buell Green'in zenci seksüalitesini araştırmak için çığır açan, şaşırtıcı ve çok gizli bir çalışmaya giriştiği dedikodusunu doğrulamak için geldi. | Open Subtitles | فقط هذا الصباح، قصد صحفي من جريدة زنجية محلية مكتبي يرغب في التحقّق من الشائعات المروعة |
| Kocanızın Valilik makamında bir stajyerle yattığı dedikodusunu duydunuz mu? | Open Subtitles | هل سمعـت تلك الشائعات التي تقول بأن زوجك يُطارح الغرام مع متدربة في مكتب الحاكم ؟ |
| Bir şeylerin ters olduğu dedikodusunu yaymaya başlama. | Open Subtitles | لا تبدأ بنشر الشائعات بأن هناك شيء ما خاطئ |
| Papa Innocent'ın 12 tane çocuğunun olduğu dedikodusunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أشاعة بإن البابا (أنسنت) لديها 12 |
| İnsanlar bir araya gelirler ve dedikodusunu yaparlar. - Güzel bir noktaya değindin. | Open Subtitles | ، هو أن الحجات اللي زي دي بتكون بين قِيلٍ وقال فـهم بيتجمعوا مع بعض و يقوموا متناقشين سوا |
| Patronu çekiştirir, onun bunun dedikodusunu yaparız. | Open Subtitles | نستطيع أن نَذُمَّ الرئيسة ...ونتحدّث بالنميمة و |