Sen kimse gelmeyecek dedin, baba. Hayır, hayır demek değil mi? | Open Subtitles | انت قلت لا احد يا ابي لا تعني لا اليس كذلك؟ |
Sırf bunun hakkında konuşmak istemem, sizin tarafınızdayım demek değil. | Open Subtitles | رغبتي في الحديث عن ذلك لا تعني أنني متحالفة معك |
Ben ödülü alamamış olabilirim ama bu başkaları denemeyecek demek değil. | Open Subtitles | ربما لا أفهم تماماً، ولكن هذا لا يعنى أن هناك آخرون |
Bu hiçbir şey demek değil, aptal. Numaran ne? | Open Subtitles | لا يعنى هذا اى شئ ايها الابله ما هو رقمك ؟ |
Bizi, kuralları çiğnerken yakalayamaman yakalamak için kuralları çiğneyebilirsin demek değil. | Open Subtitles | فقط لأنك لم تقبض علينا لايعني أنه يمكنك خرق القواعد الأن |
Ben olsam bu tür almazdım ama bu, onlarda bir sorun var demek değil. | Open Subtitles | أنا لا أَشتري هذا النوعِ. لكن الذي لا يَعْني هناك أيّ شئ خاطئ مَعهم. |
Bu aslında eğer insanlara daha çok ihracat, daha çok ticaret verirsek hastalığın görülme sıklığı artar demek değil. | TED | و لكن هذا لا يعني بالضرورة أننا إذا قدمنا للناس المزيد من الصادرات و التجارة أن يزداد انتشار الوباء |
Eğer doğumgününün anlamı bir yaş daha yaşlanmaksa bunun anlamı ölüme bir yıl daha yaklaşmışız demek değil midir? | Open Subtitles | اذا كان عيد ميلادك يعني انكِ كبرتي سنة ، ألا يعني هذا انكِ تحتفلي بإقترابك من الموت بسنة ؟ |
Fakat benim için özgünlük "rahatlık" demek değil. | TED | ولكن بالنسبة لي، الأصالة لا تعني الارتياح. |
Adalet, suçlunun hapse girmesi demek değil birine bedel ödetmektir. | Open Subtitles | العدالة لا تعني الشخص السيء سيذهب للسجن أنها فقط تعني يجب على أحد ما دفع ثمن الجريمة |
Yavaş ama emin adım atmak; dur ve diğer takım sana yetişsin demek değil. | Open Subtitles | التمهل و الثبات لا تعني توقف و أترك الفرق الأخرى تلحق بنا |
Bu seninle ayrılmak istiyor demek değil ki. | Open Subtitles | هذا لا يعنى انه بالضرورة سيقطع علاقته بكى |
Ama bu yapamam demek değil. Doğru mu? | Open Subtitles | و لكنه لا يعنى اننى لا استطيع اليس كذلك ؟ |
Bu güzel bacaklarınız da yok demek değil. Sadece sohbet benimkisi Tanrım! | Open Subtitles | هذا لا يعنى إنه ليس لديك سيقان جميلة أيضاً |
Bu demek değil ki kimyasallar psikiyatrik bozukluklarda hiçbir öneme sahip değil. | TED | حسنا، هذا لايعني أن الكيميائيات الدماغية ليست مهمة في الإضطرابات العصبية |
Üç buçuk saatte dönemezsem, bu illa öldüm demek değil. | Open Subtitles | إذا لم أعد خلال ثلاث ساعات ونصف هذا لايعني أني مت |
Bu demek değil ki beni hiç kızdırmıyorlar. | Open Subtitles | الذي لا يَعْني هم لا يُجنّنونَني. |
Bu demek değil ki, zaman zaman içimden bir kucaktan diğerine atlayan biri mi olsaydım demiyorum. | Open Subtitles | هو لا يَعْني أنا لا أَتسائلُ أحياناً إذا... أنا يَجِبُ أَنْ أكُونَ فرخ راكبِ أمواج مَع سبعة أخلاءِ أغبياءِ. |
Ama bu demek değil ki psikotik zorluklardan uzak durabildim. | TED | وهذا لا يعني أنني قد انتهيت من كل الصراعات النفسية. |
Bu daha fazlasını görmek için daha çok zaman demek değil. | TED | لا يعني هذا أنك بحاجة لقضاء المزيد من الوقت لرؤية المزيد. |
Bu, imzada kullanılan boya resimde kullanılan boya kadar eski demek, değil mi? | Open Subtitles | ألا يعني هذا أن اللوحة إستعملت بتوقيع بقي هناك بقدر ما إستعملت اللوحة الصورة ؟ |
Ama Tanrı intikamı kabul ediyorsa, ve Tanrı sadece iyi olanı yapıyorsa, bu intikam iyidir demek değil mi? | Open Subtitles | لكن لو اعترفَ الرَب باستخدامه العُنف و إن كانَ الرَب لا يفعل إلا الخير هل يعني ذلك أن الانتقام خير؟ |
Ama o hayatını mahvetmek için böyle bir karar verirse bunu kabul etmek ve hayatıma devam etmek zorundayım ama bu birisiyle karşılaşacağım demek değil. | Open Subtitles | لكن لو قررت أن تدمر حياتها هكذا سأضطر للقبول بذلك والمضي قدما وهذا ليس معناه أني سوف أقابل أحدا |
Hayatımın sonuna kadar yapacağım demek değil ama hırdavat beni büyülüyor. | Open Subtitles | لا أقول إنني أريد القيام بذلك لبقية حياتي... لكن المعدات تبهرني... |