"denen bir şey" - Translation from Turkish to Arabic

    • شيء يدعى
        
    • شئ يدعى
        
    • ما يسمى
        
    • شيءٍ يدعى
        
    • شيء يُدعى
        
    • شيء اسمه
        
    Sonra bir şey beni şaşırttı, sosyal entegrasyon denen bir şey. TED ومن ثم هناك شيء فاجأني، شيء يدعى الإندماج الإجتماعي.
    Benim zamanımda romantizm denen bir şey vardı. Open Subtitles كان هثنالك شيء يدعى الرومنسية في أيامنا.
    Yıldızgeçidi Programı denen bir şey için çalışıyoruz. Yıldızgeçidi mi? Open Subtitles نعمل ضمن شئ يدعى برنامج بوابة النجم
    Terbiye denen bir şey var! Open Subtitles ! هناك شئ يدعى التربية
    Din denen bir şey yoktur ve bu yüzden iyi veya kötü olamaz. TED ليس هناك ما يسمى بالدين، لذا فإنه لا يمكن أن يكون جيدا أو سيئا.
    Foreman "ringden kesmek" denen bir şey üzerinde çalışıyordu. Open Subtitles كان 'تعمل حاليا على فورمان ما يسمى قطع الحلبة.
    Bu da beni Alzheimer'le ilgilenmeye yöneltti. Alzheimer üzerine kitaplar okuyup süregelen araştırmaları tanımaya gayret ettim. Kütüphanede bunları okurken bir gün - Tıp kütüphanesinde günün birinde, "pürin türevleri" denen bir şey hakkında bir makale okudum. TED وهذا ما قادني لمرض الزهايمر. بدأت أقرأ عن الزهايمر واطلعت على الأبحاث، في ذات الوقت عندما كنت في المكتبه أقرأ في أحد الايام، قرأت مقالاً عن شيءٍ يدعى مشتقات البيورين
    Bak Joy, küresel ısınma denen bir şey var ve bunu durdurmalıyız. Open Subtitles (اسمعي يا (جوي هناك شيء يُدعى الإحتباس الحراري ويجب علينا أن نوقفه
    Ben de saat denen bir şey var çünkü. Open Subtitles لأن لدى شيء اسمه ساعة
    Kusursuzluk denen bir şey yoktur. Open Subtitles ليس هناك من شيء يدعى الكمال التام
    İnsanlar arasında "kimya" denen bir şey var. Open Subtitles هُناك شيء يدعى الكيمياء بين الأشخاص. كيمياء...
    Misal, "açüklama" denen bir şey var. Open Subtitles على سبيل المثال، هنالك شيء يدعى "Mansplaining"
    Sizde "El Morry Roho" denen bir şey hakkında Open Subtitles هل لديك معلومات عن شيء يدعى
    O adına Hostess Snowball denen bir şey. Open Subtitles هذا شئ يدعى "كرة ثلج المضيف"
    Bu, marjinal fayda denen bir şey yüzündendir. Elmas ve su arasında seçim yaptığında, her bir fazladan şişe sudan sağlayabileceğin fayda ile her ilave elmastan sağlayabileceğin faydayı kıyaslarsın. TED هذا بسبب ما يسمى المنفعة الحدّية، وهذا يعني أنك عندما تختار بين الألماس والماء، فإنك تقارن المنفعة التي تحصل عليها بين كل عبوة مياه إضافية و كل ماسة إضافية.
    Bundan dolayı portre eşleştirici denen bir şey yarattık. TED لذلك أنشأنا ما يسمى مُطَابِق الصور.
    Karşıma, kanser kök hücreleri denen bir şey çıktı. TED عثرت على شيءٍ يدعى الخلايا الجذعيّه.
    Değil mi? Bu dünyada beyaz yalan denen bir şey var. Open Subtitles هنالك شيء يُدعى بالكذبة البيضاء
    Harika. Ray Kuantum Çoğaltıcı denen bir şey üzerinde çalışıyor. Open Subtitles بديع، (راي) يعمل على شيء اسمه التضاعف الكمي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more