| Eee, Obi-Wan adında birini tanımıyorum, ama Ben kum denizinin ötesinde yaşar. | Open Subtitles | حسنا, انا لا اعرف اى احد اسمه اوبى وان لكن بن يعيش فى ما بعد بحر الكثيب انه نوع غريب من الناس |
| Ege denizinin tam ortasında Navarone adası bulunur. | Open Subtitles | فى العمق من قلب بحر إيجه تقع جزيرة نافارون |
| Bu hormon denizinin içinde bir yerlerde benim evlendiğim tatlı ve olağanüstü kız var. | Open Subtitles | في مكان ما من بحر الهرمونات هذا هنالك هذه الإمرأة الجميلة التي تزوجتها |
| Rüzgarla aşınmış kaya parçaları, bir kum denizinin ortasında kalmış. | Open Subtitles | الآن ، كتل من الصخر الثقيل المتآكل قد تم إلقائها في بحر من الرمال. |
| Karayip denizinin bilinen en derin noktası. | Open Subtitles | هو النقطةُ الأعمقُ المعروفةُ في البحرِ الكاريبيِ. |
| Hayır. Ve ben de muhtemelen Daire denizinin bu yakasındaki en kötü büyücüyüm. | Open Subtitles | لا، وأنا على الأرجح أسوأ ساحر في هذا الجانب من بحر الدائرة |
| Yaşam, bir düğüm noktası olarak, aşırı büyük bilgi denizinin içinde doğmuştur. | Open Subtitles | الحياة هي، مثل نقطة عقديّة وُلدت في بحر غامرٍ من المعلومات. |
| İlk gaz denizinin bazı bölümleri diğerlerinden çok daha inceydi. | Open Subtitles | أجزاء من بحر الغاز الاولي كانت . أقل كثافة بقليل من الأخرى |
| Yer çekiminin hakim olduğu gaz denizinin daha yoğun alanları birbirine bağlandı. | Open Subtitles | المناطق الأكثر كثافة من بحر الغاز حيث لعبت الجاذبية دورها . تجمعت معاً |
| Japon denizinin bu yakasında en iyi gitarı o çalardı. | Open Subtitles | اجل ، افضلُ لاعبٍ للغيتار في هذه الجهة من بحر اليابان |
| Yiğitlik denizinin timsahları olan Yeniçeriler, kalenin o yüksek burçlarına çıktılar. | Open Subtitles | تماسيح بحر الشجاعة، الإنكشاريون تسلقوا أسوار القلعة العالية |
| JAponya denizinin yakınlarında kuzey kore hattında. | Open Subtitles | في طريقها إلى بحر اليابان لتبقى على الخط مع كوريا الشمالية |
| Benimle hiç birşey yapmak istemeyen... eşcinseller denizinin ortasında yaşıyor gibiyim. | Open Subtitles | الأمر فقط، أني أعيش في بحر من الرجال الشواذ الجميلين الذين لا يريدون أي شيئ فيّ |
| Bu uzun, soğuk ve buzlu dönemlerden birinde kış denizinin buzları Kuzey Kutbu'ndan ta Los Angeles'a kadar genişlediğinde dev ayılar İrlanda'nın buz çöllerinde dolandılar. | Open Subtitles | و في أحد هذه الفترات الجليدية الطويلة الباردة حين امتدَ بحر الجليد الشتوي من القطب الشمالي على طول الطريق جنوبا إلى ماتُسمى الأن لوس أنجلس |
| Önceden gördüğün Papuo Yeni Gine gibi yada buraya, Uzak bir adaya Doğu Sibirya denizinin uzaklarına. | Open Subtitles | في بابوا غينيا الجديدة التى راها من قبل أو هنا في جزيرة شمال شرق بحر سيبيريا |
| Burada mahkumlarım var. Turuncu tulumlar denizinin içinde boğuluyorum. | Open Subtitles | لدي حفلة سجناء هنا انا أغرق في بحر الملابس البرتقالية. |
| Kütüphane, engin bir cehalet denizinin ortasındaki bir adaya benzer. | Open Subtitles | المكتبة أشبه بجزيرة في بحر واسع من الجهل. |
| Bu projede benim takdir ettiğim ve hayran olduğum, insanların gerçek ihtiyaçlarına dayanması gerçeğinden başka, bir ilgisizlik denizinin karşısında, cesaretin harika bir örnek olmasıdır. | TED | و الذي يعجبني و اقدره في هذا المشروع، بعيداً عن الحقيقة، بما فيه الحقيقة المبنية على إحتياج الإنسان، أنها مثال عظيم للشجاعة في مواجهة بحر من اللاعلاقية. |
| Bunlar, arka plandaki gökadalardan gelen ışığı büken ve bu optik yanılsamalara veya ilüzyona sebep olan şu karanlık madde denizinin içine gömülmüş gökadalar. | TED | إنها المجرات التي تسبح في بحر من المادة المظلمة التي تسبب انحناء الضوء والذي بدوره يسبب الخدعة البصرية ، أو سرابا ، فعليا ، للمجرات التي في الخلف. |
| Buz gibi irlande denizinin gelgitinde sallanan bir gemi. | Open Subtitles | سفينة أبحرت على التيّار المتدنّي عبر البحرِ الجليدي الإيرلندي |