"denver'daki" - Translation from Turkish to Arabic

    • في دينفر
        
    • في دنفر
        
    Denver'daki FBI saha birimi Meade, Colorado'da yerel bir sanatçının yaptığını tespit etmiş. Open Subtitles وحدة الإف بي آي الميدانية في دينفر تتبعته إلى فنان محلي في ميد, كولورادو الذي أكد أن والدي هو المشتري
    Denver'daki bir pastaneyi işletmem için ilginç bir iş teklifi geldi. Open Subtitles لذا لديّ عرض عمل مغري لفتح مخبز في دينفر
    Denver'daki işi de yine aynı sebepten kabul etmedin! Open Subtitles وأنه نفس السبب الذي جعلك ترفض العمل في دينفر
    Ve kanuna göre maden anlaşmazlıklarına sadece Denver'daki federal hakim bakıyor. Open Subtitles و القانون يقول كل نزاعات الحقوق المعدنية سوف تقام في دنفر من قبل القاضي الفيديرالي
    Denver'daki zengin bir duldan zorla para almış. -Hiç boş durmamış. Open Subtitles انتزاع اموال من ارملة غنية في دنفر
    Haşişi Denver'daki otomatik satış makinesinden alabilirim. Open Subtitles أتمكن من شراء الماريجوانا في آلة البيع في دنفر!
    Görünüşe göre Marks Denver'daki ailesini aramış. Open Subtitles يبدو أن ماركس اتصل بعائلته في دينفر
    Dar görüşlü, takıntılı bir adam kaç çeyrek dolara mal olursa olsun Denver'daki kızına ulaşmaya kararlıydı. Open Subtitles بواسطة رجل في الثمانينات يحاول (الوصول لابنته في (دينفر مهما كلفه ذلك من أرباع دولار
    Eğer kanımda bir alkol damlası bile olursa sinyal Denver'daki bilekliğin merkezine gider, ve ben hapise girerim. Open Subtitles إن خرجت قطرة كحول مع عرقي، تخرج إشارة إلى "مقر أساور الكواحل" في (دينفر)، وأدخل السجن
    Bloom'un Denver'daki eski amiri ile konuştum ve ona nasıl yardım edeceğimize dair bir fikrim var. Open Subtitles {\pos(192,220)}(تحدثت إلى رئيس كتيبة (بلوم السابق في (دينفر) {\pos(192,220)}وطرأت لي فكرة لطريقةٍ نساعده بها على الخروج
    Ama Harold'ın telefona yaklaşmasıyla, bir kocamışın Denver'daki kızına kaç jeton tutarsa tutsun ulaşmakta ısrarlı olduğunu anlaması bir oldu. Open Subtitles لكن بينما كان يقترب من الهاتف وجده مشغولاً بواسطة رجل في الثمانينات يحاول (الوصول لابنته في (دينفر مهما كلفه ذلك من أرباع دولار
    Onunla Denver'daki sahte hayatınla ilgili konuşacaksın. Open Subtitles ستحدثه عن حياتك الزيفه في(دينفر)؟
    Ayrıca bana şu Denver'daki dostundan bahsetmiyor muydun? Saçkıranı olan pot tarlası olan? Open Subtitles يظل خياراً أفضل من السجن "أولم تخبرني عن صديقك في "دنفر
    Denver'daki yeni yarı profesyonel takım için seçmelerim var. Open Subtitles لقد حصلت على تجربة اداء... مع فريق نصف محترف في دنفر.
    Denver'daki bir çiftten, oğullarını geri almak için 5 milyonluk fidye istenmiş. Open Subtitles زوجان في دنفر تلقى فقط طلب فدية 5 ملايين $ للحصول على ابنهما الظهر.
    Merritt Hawkins'in çalışmasına göre Denver'daki aile hekimlerinin sadece yüzde 20'si bu hastaların herhangi birine bakmayı kabul ediyor. TED دراسة قام بها ميريت هاوكينز وجدت أن 20% فقط من أطباء الأسرة في دنفر يقبلون بمعالجة المستفيدين من برنامج (ميديكيد).
    Denver'daki işinden sonra yükseklerden korktuğunu söyleme sakın ! Open Subtitles لا تقل لي أن هذه الوظيفة في دنفر) جعلتك تخشى المرتفعات)
    Denver'daki kaykay turnuvasına kadar fark etmemiştim bile. Open Subtitles بالكاد لاحظتُ ذلك حتّى دورة ركوب الألواح تلك في (دنفر)

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more