Yeşil adamlar dediniz. Aslında Reticulan'lıların Derilerinin rengi gridir. | Open Subtitles | أنت قلت الرجال الخضر الريتكيولا بشرتهم تكون رمادية |
Burada bulunma sebeplerinin işledikleri suçlar olmadığını söylüyorum, Derilerinin rengi yüzünden buradalar! | Open Subtitles | أقول بأن وجودهم هنا ليس بسبب جرائمهم، لكن بسبب لون بشرتهم. |
Dilleri, Derilerinin rengi, birbirinden ne kadar farkı olursa olsun herkesin ortak bir noktası vardı: | Open Subtitles | الجميع, بالرغم من كل اختلافاتهم لغاتهم, لون بشرتهم كان عندهم شيء واحد مشترك كانوا يشربون إلى الثمالة كل ليلة |
Daha da ateşlenirlerse Derilerinin dökülmesi artarsa bana haber ver. | Open Subtitles | و إن زادت الحمى لديهم أو تكسر جلدهم أعلمني بالأمر |
Onları, Derilerinin renginden tanımak oldukça kolaydır. | Open Subtitles | سيمكنك على الفور أن تخمنهم من لون جلدهم وكن واثقا أن كل من هم في صفك يحاربون، |
Çaba göstermeden su yüzünde durma kabiliyetlerine Derilerinin altındaki geçirgen bir kalsiyum karbonat yapısı yardımcı olur. | Open Subtitles | قدرتهم للطفو بدون جهد و يساعد على ذلك سهولة اختراق كربونات الكالسيوم الهيكل تحت جلودهم |
Derilerinin istedikleri gibi kullanabildikleri inanılmaz bir yansıtma özelliği var. | Open Subtitles | بشرتهم لديها صفات عاكسة والتي أمكنتهم من التلاعب بويل |
Derilerinin altına geçip, bedenlerine girebiliyor ve onların duygularını hissedebiliyordu. | Open Subtitles | هي تقدر فعليا ان تدخل تحت بشرتهم تدخل في اجسادهم وتشعر بعواطفهم |
Çünkü insanların sırf Derilerinin rengi nedeniyle öldürülemeyeceğini söyledim ona. | Open Subtitles | تعلمون ذلك , صحيح ؟ لأنني قلت له , قلت لا يمكنك قتل الناس بسبب لونهم أو بشرتهم. |
Derilerinin yumuşak bir yapısı var. | Open Subtitles | جوهر بشرتهم رقيق.. |
Derilerinin rengini bile değiştirebiliyorlar. | Open Subtitles | إنّهم حتّى يغيّرون لون بشرتهم |
Sadece Derilerinin renklerine bakarım. | Open Subtitles | أنا أحكم عليهم من لون بشرتهم |
Mulder, uyuşturucu kullanımının neden olduğu bir hastalık var, bu hastalar kendi Derilerinin altında böceklerin gezdiğini zannederler. | Open Subtitles | تعرف، مولدر، هناك a فوضى ذهانية... إرتبط به بعض أشكال الإفراط في المخدّرات... حيث يعاني المنتهك من أوهام تلك الحشرات إزعاج بشرتهم. |
Hayır, Derilerinin rengi yüzünden insanları bir kenara atamazsın. | Open Subtitles | لا , لا , لا ترمي الناس جانبًا بسبب لون جلدهم |
Derilerinin çoğunu yüzdü, parmaklarını kopardı, bağırsaklarını döktü, ve adamlar hala canlıyken, cinsel organlarını kesti. | Open Subtitles | قطع معظم جلدهم أقتلع أصابعهم ونزع أحشائهم |
Afrika'da küçük kuşlar fillerin etrafında dolaşıp Derilerinin üzerindeki kalıntıları yerler. | Open Subtitles | في " أفريقيا "، هنالك تلك الطيور التي تحوم حول الفيلة وتأكل القمل من على جلدهم |
Ama hepsi öldü. Derilerinin altına girdi. | Open Subtitles | لكنهم ماتوا جميعهم، فقد دخل تحت جلدهم |
Bir uç örnek, insanların vücutlarının mayt veya pirelerle dolu olduklarını, Derilerinin üstünde ve altında gezdiklerini sandıkları, aralıksız olarak kaşınmalarına neden olan delüzyonel parazitoz adında psikolojik bir durumdur. | TED | أحد الأمثلة الصاخبة على ذلك حالة نفسية تدعى "توهم الطفيليات" حيث يظن المصابون أن أجسادهم يغزوها العث والبراغيث زاحفة فوق جلدهم وتحته. دافعة إياهم للحك بشكل مستمر. |
Bu değişim son derece belirsizdir, bu yüzden, diğer insanlara baktığınızda, yanınızda oturan kişiye baktığınızda, Derilerinin veya yüzlerinin renginin değiştiğini görmezsiniz. | TED | هذا التغيير دقيق لا يصدق، وهذا هو السبب، عندما تنظر إلى الناس الآخرين، عندما تنظر إلى الشخص الذي يجلس إلى جانبك، فإنك لا تشاهد تغير ألوان جلودهم أو وجههم. |
Benim insanlara kötü dememin nedeni Derilerinin beyaz olması değil. | Open Subtitles | انا لا أقول كل البشر أشرار ببساطة ، لان جلودهم بيضاء لا ! |