Onları kullanmaya gerek yok. derisinin altında mikroçip künye buldum. | Open Subtitles | لن نضطر إلى إستعمالها وجدت رقاقة تحت جلده تحدد هويته |
" Bir adamı derisinin rengine göre, elbiseleri, mücavherleri ve zaferlerine bakarak değerlendirmeyin. | Open Subtitles | لا يمكن أن نحكم على الرجل من لون جلده أو من ملابسه أو من جواهره أو من اٍنتصاراته |
Bunun nedenini anlamak için insan derisinin yapısına bakmamız gerek. | TED | و لنستطيع فهم ما يحدث، فعلينا النظر أولا لبنية الجلد عند الإنسان |
Güneş yanıklı, orta yaşlarda ve avucunun içinde bir parça derisinin kayıp olduğu bir adam | Open Subtitles | فى خريف العمر لوحت الشمس بشرته و قد فقد كميه من الجلد الذى يغطى باطن احدى يديه |
Doğrusu, adli tıp Donnie'nin derisinin kurbanın tırnaklarının arasında bulunduğunu doğruladı. | Open Subtitles | فى الحقيقه, اليوم تم اثبات وجود نسيج من جلد دونى تحت اظافر الضحيه |
Ama o bana bir ürperti hissettiğini söyledi, derisinin hemen üstünden titreşimler bir çakıp bir sönüyordu. | TED | لكنه أخبرني أنه أحس بوخز خفيف، بشرارات كهربائية تشتعل ثم تنطفئ تحت سطح بشرته. |
derisinin ne kadar parlak olduğuna bir bakın, benim yansımamı görebiliyorsunuz. | TED | انظروا كيف يكون جلدها ساطعاً ، يمكنكم رؤسة انعكاس صورتي هناك |
Kızılderili kafa derisinin iyi para ettiği bir yer biliyorum. | Open Subtitles | أعرف مكانا يمكن البيع فيه فروة شعر هندية بثمن جيد |
Ölümcül oranda ağrı kesicinin yanı sıra derisinin içinde bilinmeyen yeşil bir taş parçası bulmuşlar. | Open Subtitles | بالإضافة للكمية القاتلة من المسكنات وجدوا أجزاء مجهولة من الحجارة الخضراء في جلده |
Tiny çok kötü yandı, kulakları ve derisinin çoğu yok oldu. | Open Subtitles | لكن تاينى أحترق بشكل سئ أذنيه تدمرت كلها ومعظم جلده |
derisinin rengi kayboldu, kan basıncı ve kan hücresi oranı düşüyor. | Open Subtitles | لقد فقد جلده لونه ضغط الدم و الخلايا الحمراء تنخفض |
Scott'ın derisinin altını görebiliyor muyuz diyorsunuz? | Open Subtitles | جلد سكوت ؟ هل تريد القول لو كان بإمكاننا النظر عبر جلده ؟ |
"Arkasına ve boynuna üst katman kaslara kadar derisinin derinliklerine nüfuz etmiş pek çok... metal parçalar". | Open Subtitles | شظايا متعددة للمعدن تخترق الجلد والأدمة عميقة كما التركيبة العضلية السطحية على مؤخرة الرقبة |
Kolunun derisinin altına koydukları tuhaf doğum kontrol şeyi. | Open Subtitles | ذا الشيء الغريب الخاص بتحديد النسل الذي يوضع تحت الجلد |
Suratını yak diyeceğim ama derisinin eridğini zannetmiyorum. | Open Subtitles | أقترح أن تحرقي وجهها ولكن لا أظن أن الجلد يذوب جلد الظباء يذوب |
Yani çalmaya karşısın ama ineklerin derisinin soyulması sorun değil. | Open Subtitles | أنت ضد السرقة ولكنّك تتسامح مع سلخ جلد الحيوانات |
Hastanın yanık derisinin kesilmesi gerekti, enfeksiyonu önlemek için. | Open Subtitles | جلد المريضَ المحترقَ يَجِبُ أَنْ يَكُونُ مَفْرُوض ضريبة لمَنْع العدوى الجرثوميةِ. |
derisinin rengini görebilmek için 3 kalıp sabun gerekti. | Open Subtitles | لقد أستخدم 3 صابونات قبل أن يظهر لون بشرته |
Böylece birkaç dakika içinde, ineğin derisinin altına, burada beslenecek bir düzine sinek larvası yerleşebilir. | Open Subtitles | لذا بغضون دقائق قد يحتشد على البقرة دستة يرقات النبر، يتغذّون تحت جلدها. |
- Kırbaçlanmak kafa derisinin yüzülmesinden iyidir. - Deri yüzme filan da olmayacak. | Open Subtitles | يضربوه افضل من سلخ فروة رأسه - ولن يسلخوا فروة رأسه ايضا - |
Bayrağını toprağa diktikten kısa bir süre sonra derisinin beyazlığını görüp onu ölüme mahkum eden öfkeli Wamapoke Kızılderilileri ile tanışmış. | Open Subtitles | زرع علمة على الارض وقابل قبيلة هندية غاضبة عندما شاهد بياض جلدة |
derisinin imitasyon olduğunu söylemene gerek yok. Ben zaten biliyorum. | Open Subtitles | ليس عليك أن تخبرنى أنه تقليد للجلد ، إننى أعرف ذلك |