Atalarımızın, şimdiye kadar yapılmış en destansı yolculuktaki ayak izlerinde, benimle gelin. | Open Subtitles | كونوا معي في تقفّي أثر أسلافنا في أكثر مغامرة ملحمية تم خوضها |
Bu turta hakkında destansı bir şiir yazmak istiyorum. | Open Subtitles | أعتزم كتابة قصيدة ملحمية عن هذه الفطيرة المدهشة. |
Resmi yalanların yaldızı ve JFK'in cenazesinin destansı ihtişamı... hepimizin gözlerini bağlar ve akıllarımızı karıştırır. | Open Subtitles | بريق الكذبة الرسمية وروعة ملحمة جنازة جون كنيدي تخدع الأعين وتشل المفاجأة القدرة على التفهم |
Jane McGonigal: Bu tüm ihtimallere karşın destansı bir zaferin eşiğinde olan birinin yüzü. | TED | جاين: هذا هو وجه شخص، بخلاف جميع الاحتمالات، على وشك فوزٍ ملحمي. |
Ama bale sadece destansı masallar için değildir. | TED | لا يقتصر الباليه على القصص الخيالية الملحمية فحسب. |
Hey! aferin, bebek! az önce destansı solomun içine ettin! | Open Subtitles | حسناً فعلت أيها الجنين خربت لتوّك الغصن الملحمي الخاص بي |
Bu dudakla ilgili destansı bir şiir yazabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أكتب قصيدة ملحمية عن هذه الشفة. |
Bazı aşk hikâyeleri destansı değildir; kısa hikâyelerdir. | Open Subtitles | بعض قصص الحبّ التاريخيه ليسوا بروايات ملحمية بعضها قصصَ قصيرةَ |
Benim için endişelenme destansı hafta sonu planım var. | Open Subtitles | لاتقلقوا بخصوصي خطّطت لعطلة نهاية أسبوع ملحمية |
Mavi Kazlar bir kıtayı aşacakları o destansı yolculuğa çıkmak üzereler. | Open Subtitles | عائلة من اوز الثلوج سيبدأون قريبا رحلة ملحمية |
erişilmezliğin destansı bir rahatlaması. | Open Subtitles | إنها ملحمة تأملية في الأشياء التى لا تدرك |
Bir insan tarafından yazılan en muhteşem dramın açılış rolü. destansı bir hikaye. | Open Subtitles | من أجل تأسيس قانون أعظم ، دراما مكتوبة بواسطة رجل حكاية ملحمة |
Bu diş ve pençe tarafından verilen destansı hayat hikayesi. | Open Subtitles | وهي ملحمة قديمة من الحياة تُدار بواسطة الأسنان والمخالب. |
Bu oldukça işe yarar bir şey, çünkü dünyanın destansı bir tarihi var. | TED | هذا ملائم تمامًا، أيضًا، لأن الأرض لديها تاريخ ملحمي. |
Tarihe geçecek destansı bir kurtuluşun. Bu ipler kaşındırıyor. | Open Subtitles | خلاص ملحمي والذي يسرد هذه الحبال تشعرني بالحكة |
Ama gerçek şu ki, bugün, destansı bir gün olabilir. | Open Subtitles | لكن حقيقة الأمر أنه يمكن أن يكون يوم ملحمي |
Ve daha bir ay önce erkeklerle beraber yaptıkları destansı yolculuğu yeniden yapıyorlar. | Open Subtitles | مكررات الرحلة الملحمية التي قمن بها مع الذكور قبل شهر واحد فقط. |
Bu ördeklerin destansı yolculuğu tüm okyanusları birbirine bağlayan karmaşık ağın taze bir kanıtıdır. | Open Subtitles | أظهرت رحلة البطات الملحمية تعقيد نظام التيارات |
Tüm zamanların en destansı savaşlarından. | Open Subtitles | إنها واحدة من أكبر المعارك الملحمية في التاريخ |
Şu destansı mücadeleyi bir düşünün Edward Snowden ile NSA* arasındaki. (ABD'nin milli güvenlik teşkilatı) | TED | فقط أنظروا لهذا الكفاح الملحمي المشوق حقًا القائم حاليًا بين إدوارد سنودين ووكالة الأمن القومي. |
destansı ölçüde bu Rus yabani ortamı kendi yabanlığını keşfetmeye cesaret edecekler için pek çok sır barındırıyor. | Open Subtitles | تحتفظ هذه البرية الروسية البطولية بأسرارٍ كثيرة لأولئك الذين يجسرون على استكشاف براريها |
Harikülade olumlu bir sonuç olan destansı zaferin, başarılıncaya kadar mümkün olup olmadığı hakkında hiçbir fikriniz yoktur. | TED | الفوز الأسطوري هو محصِّلةٌ إيجابيَّةٌ بشكلٍ غير عادي لم تكن لديك أدنى فكرة أنها ممكنة إلى حين أن حققتها. |
Yaşam, benim evimde, iyi ve kötü arasında, destansı bir ruhani savaş olarak tanımlanmıştı. | TED | في بيتي، كانت الحياة عبارة عن معركة ملحميّة بين الخير والشر. |
Bunlar çeşitli ülkelerden ekiplerin ve uluslararası işbirliğinin onyıllar boyunca süren destansı çabalarının sonucu. | TED | هذه نتيجة مجهودات بطولية استغرقت عقودا من الزمن لفرق عمل جاءت من مختلف البلدان ولشراكات دولية. |
Bilirsin beni. Asla destansı bir başarısızlık planını kaçırmam. | Open Subtitles | إنّكَ تعرفني، لا أفوّت فرصة إبتكار خطّة تؤدّي إلى فشلٍ ملحميّ |
Belki de gelmiş geçmiş en destansı parti dedin. | Open Subtitles | قلتِ لعلها أكثر الحفلات ملحميه على الإطلاق |
Katılacağım kış partisindeki seks kadar destansı olamaz. - Az önce ne dedin? | Open Subtitles | لن تكون كملحمة المضاجعة التي سأحظها بها بعد الإحتفال الشتوي |
Kulağa aslında olduğundan daha destansı geliyor çünkü radyoizotop termal jeneratör kullanmak için gereken teknoloji o sırada Avrupa'da mevcut değildi yani başka çare yoktu aslında. | TED | يبدو هذا أكثر بطولة مما هو عليه في الواقع، لأن إمكانية استخدام المولدات الحرارية المشعة لم تكن متوافرة في أوروبا حينها، لذا لم يكن هناك مجال للاختيار. |