Bu amaç her neyse, Washington'dan hiç kimse detaylarını bilmiyor. | Open Subtitles | مهما تكن تلك المهمة لا احد في واشنطن يعرف التفاصيل |
Bunun için arşivden birini ayarlayıp olayın detaylarını kontrol edeceğim. | Open Subtitles | ساجند شخص من السجلات لهذا خصوصا وساتفحص التفاصيل في القضيه |
Belki de biliyordu ve postulatı böylece yazdı ki kendisinden sonraki meraklı akıllar detaylarını çıkarsınlar. | TED | ربّما كان يعلم وكتب عن قصد المُسلَّمة المتوازية بهذه الطريقة ليدع العقول الفضولية بعده أن يستخرجوا التفاصيل |
Desmond gitti... ama Locke onun görevini almaya hazır ve istekliydi... ve ambarın muhteşem detaylarını keşfettiler. | Open Subtitles | وذهب ديزموند لكن جون كان مستعد ومتحفز لمهمته الجديدة واستكشفا الهاتش بتفاصيل أكتر |
- O hücredeki adam yıllar önce öldürülen bir kızın cinayet detaylarını biliyor. | Open Subtitles | -الرجل في هذه الغرفة يعرف تفاصيل عن جريمة قتل طفلة حصلت منذ سنوات |
Ekmeğimizi nasıl kazandığımızın basit detaylarını anlatmak sadece değerli zamanımızı harcamak olur bu yüzden bunu yapmayalım." | Open Subtitles | و سوف نضيع اللحظات الثمينة إذا أخبرنا بعضنا البعض بالتفاصيل المبتذلة عن كيفية كسب قوت يومنا فلا تدعنا نفعل ذلك |
detaylarını bilmiyorum ama dört kişi olduklarını duymuştum, üç değil. | Open Subtitles | لا أعرف كل التفاصيل, لكنني سمعت أن هناك أربعة مذنبين, و ليس ثلاثة. |
Kişiliğimin, mizacımın, alışkanlıklarımın bütün detaylarını ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | ستقوم بإعطاء كافة التفاصيل عن كل خواصّي الصغيرة |
Ama durumun bütün detaylarını öğrendiğinde, bizimki gibi o zaman bir seçim yapması gerekir. | Open Subtitles | لكن الرجل يتعلم كل التفاصيل فى موقف كموقفنا هذا حسناً, والآن لديه اختيار |
Tabi ki bütün bu samimi olma detaylarını atlarsak o hafta sonu Cabo'da ne oldu? | Open Subtitles | بدون الخوض فى التفاصيل الدقيقة بالطبع ولكن ماذا حدث فى كابو فى ذلك الاسبوع ؟ |
İki soruşturmanın da detaylarını bilen tek kişi oydu, o da Hollings hakkında bildiklerini alarak süpheleri kendi üstünden attı. | Open Subtitles | لقد كان هو الشخص الوحيد الذي يعرف التفاصيل عن كلا التحقيقين لذا أخذ ما يعرفه عن هولينغز حتى يبعد الشبهة عن نفسه |
Arayanların detaylarını daha iyi şiirler yazmak için kullanıyorum. | Open Subtitles | أستخدم التفاصيل التي احصل عليها من المتصلين لكتابة قصائد أفضل |
Ona parayı vermezsek, herkese seks hayatının en ince detaylarını bile anlatacak. | Open Subtitles | ان لم نعطه المال سيخبر الجميع هنا التفاصيل العميقةً لحياتهم الجنسيةِ. |
Hayır, olayın detaylarını öğrenmeye geldiniz. | Open Subtitles | كلا، لقد فكّرتنّ فحسب أنكنّ ربما تعرفن على التفاصيل |
Bize detaylarını anlat. Benim kanepemi kullandın sonuçta. | Open Subtitles | أنا بحاجة للمزيد من التفاصيل أعني لقد ضاعتها علي فراشي |
Sayın Başkan görünüyor ki bu dosya Amerika'nın nükleer savunmasının operasyon detaylarını içeriyor. | Open Subtitles | سيدي الرئيس هذا الملف يظهر أنه يحتوي على التفاصيل العملية لكل الدفاعات المضادة النووية الخاصة بالولايات المتحدة |
Sanırım burası şeytanice gülüp muhteşem Majestelerine zalim entrikamın detaylarını anlattığım kısım oluyor. | Open Subtitles | هل يفترض أن أضحك و أخبرك بتفاصيل مؤامره شيطاينه؟ |
Fotoğrafı ve kurtarma operasyonun detaylarını birlikte yayınlarız. | Open Subtitles | سنعرض الصورة حالما نصرح بتفاصيل عملية الإنقاذ |
Ve ben de savunmalarının detaylarını ve bölgenin yapısını sağlayabilirim. | Open Subtitles | وأستطيع منحكم تفاصيل عن دفاعهم وطبيعة المنطقة هناك |
Belki de bütün detaylarını görmek için çok dikkatli bakmalıyız. | Open Subtitles | ربما هذا الإهتمام الدقيق بالتفاصيل سيجعلها سحر خاص بهم |
Haberin olsun, kendisi oynaşma sürecinin detaylarını da bilmek istedi. | Open Subtitles | عليّ أن أخبرك أنها طلبت عن تفاصيل بخصوص مداعبتنا |
Zach'ı nasıl tedavi etmem gerektiğini, dosya detaylarını anlatmaya çalışıyor sürekli. | Open Subtitles | وتملي علي كيف اتعامل مع زاك وتريد الإطلاع على تفاصيل الجلسة |
O telgrafı size getirdikten sonra detaylarını bulmaya çalıştım. | Open Subtitles | منذ أن أحضرت تلك البرقية إليكم، لقد حفرت أعمق في تفاصيلها. |
Richard Reed'in vurulmasıyla sonlanan olayların tüm detaylarını bize söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | ميجيل؟ يمكنك أن تعطينا أي تفاصيل عن الأحداث التي وقعت التي تؤدي إلى إطلاق النار من ريد ريتشارد؟ |
John izleyenler arasındaydı, çalışmamın detaylarını ilk kez dinliyordu. | TED | كان جون يجلس بين الحضور مستمعاً للمرة الأولى إلى تفاصيل دراستي. |