develer kum fırtınalarına doğru yürüyebilirler fakat yol gösterici binicilere ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | تستطيع الجمال أن تسير في العاصفة و لكنها تحتاج الركاب لمعرفة الطريق |
develer, Dağlar, Çöldeki kuyular ve nehirler, beni Sina Çölünde dolaşarak geçirdiğim yıla götürdü. | TED | وجود الجمال والجبال والصحراء والآبار والينابيع أخذني إلى السنة التي قضيتها تجولا في صحراء سيناء. |
- develer Mekke' den daha iyi nerede dinlenebilir. - Evet. | Open Subtitles | الجمال ترتاح فى مكة على نحو أفضل من أي مكان في العالم |
Orta Avustralya'da serbestçe dolaşan sürü hâlinde yabani develer var. | Open Subtitles | هناك قطعان من الإبل الضالة تتجول بحريةفيجميعأنحاءوسطأستراليا، |
Çölde bir gemi! develer yerine, lanet bir zırhlı gemisi! | Open Subtitles | سفينة الصحراء الجمل إنه ليس سفينة حربية فعلية |
Hayır. develer varmış. | Open Subtitles | لا , هذه جِمال |
Hızır gibi yetişen develer kuru akasyalara dönüşüyor. | Open Subtitles | والجمال المتمايله قادمه للمساعده تتحول الى اشجار السنط الشوكيه الجافه |
Hepsini değiştireceğim. Sığırlar gidecek, develer gelecek. | Open Subtitles | سأقوم بتغيريها كلها، سأطرد الأبقار وأحضر الجمال وسأطرد الدجاج وأحضر النعام |
Her şeyi değiştireceğim. İnekler gitsin, develer gelsin. | Open Subtitles | سأقوم بتغيريها كلها، سأطرد الأبقار وأحضر الجمال وسأطرد الدجاج وأحضر النعام |
Chucky köyündeki develer arasında en büyük hörgücü olandı. Bu yüzden seçilmişti. | Open Subtitles | تشاكي كان لديه أكبر سمان من جميع الجمال المحليه .. |
develer biraz kokuyor ama çok akıllılar. | Open Subtitles | الجمال قد تكون كريهة الرائحة لكنهم أذكياء |
Herhangi bir su kaynağına denk geldiklerinde develer 10 dakika içerisinde 60 litre su içebilirler. | Open Subtitles | عندما يصلون منطقة الشرب الجمال يمكن أن تشرب إلى 60 لتر ماء في 10 دقائق. |
Gideceğiz. Önce develer, sonra yemek. Çok eğlenceli olacak. | Open Subtitles | نحن كذلك, الجمال, ثم الغداء, هذا سيكون ممتعا |
develer bizden intikam alıyorlar baksana. | Open Subtitles | أعلم بأنَّ هذه الجمال سوف تنتقم في القريب العاجل, |
Biz develer aşırı sıcakta yaşamak, ve uzun süre aç susuz yol alabilmek için doğduk. | Open Subtitles | نحن الجمال خُلقنا لمقاومة الحرارة ولنمشي مسافات طويلة بدون طعام أو ماء |
- Park alanına develer giremez. | Open Subtitles | إلى جانب أن الإبل غير مسموح لها بالتخييم |
Erkek develer dişileri nasıl sikiyorsa, öyle yapacaksınız, ...ve hepsini sikeceksiniz. | Open Subtitles | وجميعكم ستفعلون مثل الإبل الذكور ومايقوم به الابل الاناث وجميعكم ستعملون سنام لها. |
Ama develer telef olacağına daha da güçlenmiş. | Open Subtitles | وتم إطلاق سراح الإبل ... ولكن بدلاً من الهلاك، ازدهروا |
Çoğu canlı burada yaşayamazdı ama develer çölde hayatta kalmak için doğal donanımlara sahipler. | Open Subtitles | أكثر المخلوقات الحيّة تموت هنا. لكن الجمل خلق للبقاء في الصحراء. |
develer, neredeyse antiloplar kadar çöle adapteler. | Open Subtitles | لقد تكيف الجمل جيدا مع الصحراء , مثل الظبي |
develer yok. | Open Subtitles | لا جِمال. |
develer özel kurbanlık giysileriyle hazır hale getirildi. Herkes ihrama girmişti. | Open Subtitles | والجمال كانت قد تزينت بحلتها الخاصة بها |