"deyip" - Translation from Turkish to Arabic

    • بقول
        
    • بالقول
        
    • تناديني
        
    • بمناداتي
        
    • نعتها
        
    • عليهم ونودعهم
        
    • الحفر في ذكرياتك
        
    Ne planından bahsediyorsun? Plan falan konuşmadık ama planımız var deyip duruyorsun. Open Subtitles نحن لم نناقش ابداً أي خطة وانت تستمر بقول انه لدينا خطه
    Seninle dalga mı geçtiler? Evet, sürekli "Bebek Ally, gardiyanı babası" deyip durdular. Open Subtitles نعم استمروا بقول آلي الطفلة وأبوها الغبي
    - Böyle deyip duruyorsun ama inanmakta çok güçlük çekiyorum. Open Subtitles أنت تستمر بقول ذلك لكن اجد انه من الصعب جدا تصديق ذلك
    Şeytanım deyip duruyorsun. Sana söylüyorum sen kötü biri değilsin. Open Subtitles تستمرين بالقول أنكِ الشيطان, دعيني أخبرك, انتِ لست الشيطان.
    Niye bana fahişe deyip konuyu kapatmıyorsun? Open Subtitles لماذا لا تناديني بالعاهرة , وتنسى الموضوع ؟
    Neden öyle deyip duruyorsun. Sen de İtalyansın. Open Subtitles لماذا تستمرين بمناداتي بذلك ؟
    Evet, umurumda olmaliymis gibi boyle deyip duruyorsunuz. Open Subtitles كما ترى، جميعكم تستمرون بقول ذلكَ لي .و كأنه يجب علي أن أهتم
    Sürekli isim veremem deyip veriyorsunuz ama. Open Subtitles تستمرين بقول انك لا تسطيعين القول ثم تقولين
    O da "Kraliçe" deyip durdu. Open Subtitles واستمر بقول ذلك مراراً كمغنيات السبعينات, كمغنيات السبعينات
    Bu nedenledir ki Castro sürekli "Yardıma ihtiyacım var" deyip duruyormuş. Open Subtitles ولذا استمر كاسترو بقول "انا بحاجة "الى بعض المساعدة
    - Niye böyle deyip duruyorsun? Open Subtitles أنت حتى لا تعرفني - لم تستمرين بقول هذا؟ -
    Lütfen hep birlikte Bay Todd Dempsey'e hoşça kal deyip gayretlerine teşekkür edelim. Open Subtitles من فضلكم إنضموا إلي بقول " إلى اللقاء " و محاولة جيدة لـ السيد تود ديمبسي
    "Evet bu iyi olur." deyip duruyorum. Open Subtitles انا فقط استمر بقول أجل ذلك يبدو رائعاً
    "Lütfen, Tanrım eve varayım." deyip duruyordum. Open Subtitles استمريت بقول "أرجوك يا الرب "دعني اصل للمنزل
    "Bence 'Affedersin ama beni kırdın' deyip sorunla doğrudan yüzleşmek en iyisi." Open Subtitles أجد أنه من الأفضل مواجهة المشكلة مباشرة بالقول ، معذرة لكنك جرحت مشاعري حقاً
    "Hastane olmaz" deyip duruyordun. "Hastane olmaz. Hastane olmaz. " Open Subtitles لا مستشفيات, استمريت بالقول لا مستشفيات
    Hep belki de söyler deyip duruyordu. Open Subtitles لقد إستمر بالقول أنهُ قد... قد يُفترضُ عليه الإعتراف.
    Habibi deyip durma. Open Subtitles لا تناديني حبيبتي ماذا تعني حبيبتي ؟
    Seni almaya geldiğimizde bana "Arlene" deyip duruyordun. Open Subtitles عندما اصطحبناك كنت تناديني ارلين
    Neden bana öyle deyip duruyorsun? Open Subtitles -ماريبال) ). {\pos(192,220)} لمَ تستمر بمناداتي هكذا؟
    O da anneme orospu deyip beni arabanın camından dışarı atmıştı. Open Subtitles لذا نعتها بالعاهرة ورماها من خارج نافذة السيارة
    Fıçıyı verir "merhaba-hoşça kalın" deyip geliriz. Bu kadar. Open Subtitles نعطيهم البرميل, نسلم عليهم ونودعهم وتنتهي الأمور
    Ya doğru olma konusunda Nuh deyip Peygamber demiyorsun ya da Helen'e acıyorsun. Open Subtitles حاول أن تصفي ذهنك من الحفر في ذكرياتك القديمة وفيما أذا كنتُ صائباً أم لا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more