| dijital ilişkilerin bu genel çeşitliliği bağlamında güvenli bir şekilde ‘’yabancılığı’’ aramak bu yenilik için çok iyi bir temel olacaktır. | TED | وفي سياق هذا النطاق العريض من العلاقات الرقمية, البحث عن الغرابة بشكل آمن قد يكون وبشكل حسن أساس جديد لذلك الإبتكار |
| Tuğla ve harçtan okul binalarından dijital yurtlara geçmek zorundayız | TED | يجب ان ننتقل من المباني الدراسية الحجرية الى الداخليات الرقمية. |
| dijital dünya bize kendimizi daima meşgul, ebediyen meşgul olarak hissetmemiz için planlanmış. | TED | يتآمر العالم الرقمي ليجعلنا نشعر بأننا مشغولون إلى ما لا نهاية، مشغولون دائمًا |
| Şu an üretimde olan şey, dijital üretimdeki dijital ip adı verilen şey. | TED | حاليا، في التصنيع، ما يحدث هو، ما يسمى بالخيط الرقمي في الصناعة الرقمية. |
| Fakat Braille dijital kitaplardan yıllar önce dijitale geçti, 1980 yılların sonunda o hazırdı, neredeyse 30 yıl önce. | TED | ولكن لغة برايل أصحبت رقمية منذ سنين خلت قبل الكتب الرقمية، في بداية الثمانينات، أي قبل 30 سنة تقريبا. |
| İyi haber şu ki, bizi tasarımlarımıza bağlayacak dijital sinir sistemi üzerinde çalışıyoruz. | TED | الأخبار الجيدة هى أننا نعمل على جهاز عصبي رقمي يربطنا بالأشياء التي نصممها. |
| dijital bağlantı, yiyecekten bağışlara kadar her şey için kullanıldı. | TED | استخدمت التغطية الرقمية فى كل شيء بدءً بالطعام وصولًا للتبرعات. |
| Bütün bir dijital bilgi katmanını gerçek dünyaya koymaya başlayacağız. | TED | سنبدأ بوضع طبقة كاملة من المعلومات الرقمية على أرض الواقع. |
| Böylece bir anlamda, bu bir çeşit dijital bilgi tipiydi. | TED | إذاً إنها في أحسن تقدير نوع ما من المعلومات الرقمية. |
| Beni yanlış anlamayın, bize büyük fayda sağladıkları için dijital platformları kullanıyoruz. | TED | والآن لا تسيئوا فهمي، نحن نستخدم المنصات الرقمية لأنها تزودنا بفائدة كبيرة. |
| Firmanın konsepti ise geçmişte yapılmış olan analog süreçleri zurbağa zıplayışı ile geçecektik ve dosdoğru dijital prodüksiyonun içine dalacaktık. | TED | وكان هدف الشركة ومفهومها ان نقفز فوق الماضي قفزات كبيرة بأن نتجاوز التصوير البصري وهكذا .. الى الصناعة الرقمية مباشرة |
| Birkaç sene önce, dijital ortama geçiş yapmak isteyen bir bankayla çalışıyordum. | TED | قبل عدة سنوات، كنت أعمل في بنك، أراد الشروع في التحول الرقمي. |
| Bu örneklerin hepsindeki ortak nokta ise alıcı ve satıcıyı gerçek dünyadan alıp dijital dünyada buluşturma işlevini yerine getirmesi. | TED | ما تشترك به هذه الأمثلة هي نقل هذه الخاصية الأساسية من توافق البائعين والمشترين من العالم الحقيقي إلى العالم الرقمي. |
| Öyle mi? dijital zoomu olan kaç kamera vardır? 5.000? | Open Subtitles | كم عدد كاميرات التقريب الرقمي عشرة ألاف ، خمسة ألاف؟ |
| Zavitz'in dairesinde dijital sıkıştırma araçları vardı. Bu şeylerin içine yüklemiş olabilir. | Open Subtitles | زافيتش لديه معدات رقمية متطورة بشقتة ربما يكون حملها على أى شئ. |
| Birkaç karton yumurta, sprey boya ve bir dijital videoyla birlikte. | Open Subtitles | كذلك معه بعض صناديق البيض وعلب بخاخات الالوان وكاميرا فيديو رقمية |
| Eğer dijital kameram olsaydı bu kadar ışıklandırma ekipmanına ihtiyacım olmazdı. | Open Subtitles | لو كانت عندي كاميرا رقمية لما احتجت الى كثرة اجهزة الاضاءة |
| Fakat borç almak için çıksalar bile dijital dünyadaki analog oyuncularsınız. | Open Subtitles | لكن هذه ليست منطقتكم اصبحتم لصوص قديمي الطراز في عالم رقمي |
| bunun sebebi tarihsel kayıtların büyük bir hızla dijital ortama geçiyor olması. | TED | والسبب في ذلك هو أن السجل التاريخي يتم تحويله رقمياً بسرعة كبيرة. |
| Ona yepyeni bir dijital kamera aldım. Durmadan resim çekiyor. | Open Subtitles | اشتريت له كاميرا رقميّة جديدة والآن لا يمكنه التوقف |
| Ayrıca evin dijital emisyonlarının internet servis sağlayıcısı için nasıl göründüğünü de merak ediyorduk. | TED | لكن كنا أيضاً مهتمّين بفهم كيف تبدو انبعاثات المنزل الرقميّة لمزوّدي خدمة الإنترنت. |
| Erkeklerin beyinleri, dijital olarak şunlara göre yeniden döşeniyor: değişime, yeniliğe, heyecana ve devamlı uyarılmışlığa. | TED | أدمغة الأولاد تتم إعادة ربطها رقميا بطريقة جديدة بالكامل من أجل التغيير والتجديد والإثارة والاستثارة الدائمة. |
| Gıcır gıcır dijital kameramızı test etmek için iyi bir fırsat olabilir. | Open Subtitles | اعتقد انها فرصه لكى نختبر الكاميرا الرقميه الجديده |
| Gördüğümüz şeylerin büyük çoğunluğu dijital saçmalıklar, fakat sonra bunu fark ettim. | Open Subtitles | معظم ما رأيناه كان مجرد هراء رقمى ولكنى بعد ذلك لاحظت هذا |
| 1962'de dijital saatler yoktu. | Open Subtitles | تعمل بالرياضيات. هم ما كان عندهم ساعات إلكترونية في 962 1. |
| dijital olarak dışlanmış insanlar, rekabet edemeyecekler geleceğin iş dünyasında, iletişime geçemeyecekler, daha az bilgi sahibi olacaklar daha az etkileşim, ve daha az sorumlulukları olacak. | TED | حسنا، إن المستعبدين رقميًا لن يكون بإمكانهم المنافسة في سوق العمل في المستقبل، سيكونون أقل ارتباطًا بالعالم وأقل إطلاعًا على المعلومات وأقل إلهامًا ويكونوا أقل مسؤولية. |
| Tabii hepsi dijital olacak ki, tanıtım için vaktinde hazır olsun. | Open Subtitles | حملة كلها ديجيتال, بالطبع لكي يكون كل شيء جاهزاً لإطلاق المُنتج |
| Öğrenci Olmeyer her bir öğretmeninin dijital video ve grafik dalında uzman olduğunu belirtti. | Open Subtitles | الطالب العسكرى أولميير أقر بها كل واحد من مدربيه قال انه سيكون خبيرآ فى رسومات الفيديو الرقمى والجرافيك |
| Bu iki ay içinde, evin içinde bir saat bile dijital sessizlik olmadı, bir hafta şehir dışına çıktığımızda bile. | TED | خلال هذين الشهرين لم تكن هناك ساعة واحدة من الصمت الرقميّ في المنزل، ولا حتى عندما غبنا لأسبوع. |