| Kendi yaşında bir flörtün yanında bulunması hoş olabilir diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون لطيفاً لو تعرفت على أمرأه في مثل عمرك |
| O iddiada bulunmadan önce ilk haftamı tamamlayayım diye düşündüm. | Open Subtitles | أس. أي .سي ظننت أنه من الأحسن العمل خارجا لأسبوع |
| Yine de, belki karınca anlamaz da taşınır diye düşündüm. | TED | ولكنني ظننت أن النملة لن تعلم ذلك وأنها ستنتقل إليها |
| Eğer ailenin tepkisini görürsen daha rahat edersin diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنك قد تستريح لو انك رأيت رد فعل العائلة |
| O eski çitin solunda kalan derenin oradakilerle başlayabiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أن نبدأ بما تبقى من ذلك السياج القديم المحاذي للجدول |
| Bana gideriz diye düşündüm, son bir içki için havandaysan. | Open Subtitles | فكرت بأن نخرج إلى منزلي في حال أردتي مشروب أخير |
| Annemler bebeği kabul etmezse belki onlar eder diye düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنه إن لم تأخذ والدتي الطفلة، ربما قد يفعلون |
| Fare dışkısı buldum, bir de kendini daha güvende hissedersin diye düşündüm. | Open Subtitles | وجـدت بعضـاً من فضلات فئـران , و اعتقدت أنك ستشعريـن أكثـر أمانـاً |
| Bağışlayın Hanımefendileri, kendim gelmem daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | أعذريني جلالتكِ لقد ظننت أنه من الأفضل أن آتي شخصياً |
| Belki gizli bir hilesi vardır diye düşündüm. Görüyorsun ya kilitli. | Open Subtitles | ظننت أنه به مفتاح سرى أنه مغلق , كما ترى |
| Kahvaltıda yediğim pirzola ile iyi gider diye düşündüm. | Open Subtitles | فى الواقع. ظننت أنه يناسب الأضلاع التى تناولتها فى الإفطار |
| Babamı kaybettiğim gün dünya bir daha aynı olmayacak diye düşündüm. | Open Subtitles | اليوم الذي فقدت فيه أبي، ظننت أن حياتي لن تكون كالسّابق. |
| Bu yığın bozulmadan önce belki bunları kullanabilecek birini tanıyorsundur diye düşündüm. | Open Subtitles | قبل أن تفسد هذه الدفعه.. ظننت أنك تعرف احدا يمكنه الإستفادة منها |
| Charlie'nin bu resimleri asmak için yardıma ihtiyacı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أن تشارلي يمكن أن يستعين ببعض المساعدة من تلك الصور |
| O zamana kadar belki geçici olarak işe başvurabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين, فكرت بأن أتقدم على شيء دائم بعض الشي |
| 1,5 santigrat derece. "İmkanı yok" diye düşündüm. | TED | اعتقدت أنه لا يمكن أن نقللها إلي 1.5 درجة مئوية. |
| Alçıya dokunmak ve duvarcılık yapmak istemediğinden yolu da tarif etmezsin diye düşündüm! | Open Subtitles | سابقاً لم ترضَ بالعمل مع الجبس أو الطابوق اعتقدت أنك لا تحب أن تدل أحداً على الطريق |
| Bilmek istersiniz diye düşündüm. Prenses Dala demin ayrıldı. | Open Subtitles | إعتقدت أنك يجب أن تعرف أن الأميره دالا خرجت. |
| Ücra bir yerde buluşursak daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت أنه من الأفضل أن نلتقي بمكان بعيداً عن الأنظار |
| Kasha'yı daha iyi anlamak için yardımcı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | أعتقدت أنه ربما يساعدنا في معرفة كاشا بشكل أفضل قليلاً |
| Bunun farkındayım, ama bu haberi almak hoşunuza gider diye düşündüm. | Open Subtitles | لمناقشة قراراتى أدرك ذلك يا سيدى . ولكننى أعتقدت أنك ستسعد بسماع الأنباء |
| - Neyse, bilmek istersin diye düşündüm. - Tamam, bu kadar yeter. | Open Subtitles | على ايه حال اعتقدت انه يجب ان تعرف حسنا هذا كل شيىء |
| Mezar taşı yoktu, o yüzden insan mezarı değildir diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أنه لم يكن قبراً بشرياً لأنه لم تكن عليه علامة |
| Eğer müziğin üzerine biraz katman eklersem, duyguları daha da güçlü yapabilirim diye düşündüm. | TED | ظننت أنني لو أضفت عدة طبقات عند بداية الموسيقى، سأتمكن من جعل الإحساس أقوى. |
| Her neyse, bunun belki bir... katkısı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | .. على كلّ حال، لقد فكّرت أن هذا قد يساعدك |