"diye duymuştum" - Translation from Turkish to Arabic

    • سمعت أنه
        
    • سمعت أن
        
    • سمعت أنها
        
    • سمعت انه
        
    • لقد سمعت بأنه
        
    Bende bölge papazı onaylamadığı için inşa edemediler diye duymuştum. Open Subtitles سمعت أنه إحتاج لموافقة الأبرشية، لذلك لم يستطع بنائها
    İnsanları önerilere çok açık hale getiriyor diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت أنه يجعل الناس عرضة للغاية إلى الاقتراح.
    Belki, evet. Bu sene o kadar da güzel olmayacak diye duymuştum. Open Subtitles لا أعلم، ربما سآتي سمعت أن النساء لن يكنَّ كثيرات هذه السنة
    Onlarla bir geçmişi var diye duymuştum. Open Subtitles سمعت أن له ماضي مع زعماءهم من أصحاب القرار
    Şehir merkezindeki bir hukuk firması diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت أنها مؤسسة قانونية بوسط البلدة
    - O bir cani değil ve ondan hoşlanmıyorum. - Tutuklandı diye duymuştum. Open Subtitles وانا لست معجبة به- لقد سمعت انه اعتقل من قبل-
    Sınıftan arkadaşı Risa Koizumi'yle çok yakınlar diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت بأنه هو و زميلته في الصف .ريسا كويزومي متقاربين جداً
    Birtakım insanlarla görüşmek istersek burası tam yeri diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت أنه إذا كنت تريد أن تقابل بعض الناس فهذا هو المكان المناسب للمجىء
    Hep iyi diye duymuştum. Open Subtitles لطالما سمعت أنه طيران الأوقات الممتعة
    Tıp fakültesini seni pahalı bir özel hastaneye yatırabilmek için bıraktı diye duymuştum. Open Subtitles ...لقد سمعت أنه ترك كلية الطب حتى يتمكن من نقلك إلى مستشفى خاص وباهظ
    Çok iyi bir yermiş diye duymuştum. Open Subtitles الجانب الغربي من المدينة , سمعت أنه مكان جيد .
    Ben de yeni sevgilisine tırmanırken sakatlanmış diye duymuştum. Open Subtitles سمعت أنه سقط على ظهره و هو يتسلق حبيبته
    Birisi Ordu maaşlarını soymuş diye duymuştum canlı tanık da kalmamış. Open Subtitles لقد سمعت أن أحداً ما قد سرق رواتب الجيش. ولا توجد أى شهود على قيد الحياة.
    Britanyalı kızlar çirkin diye duymuştum, ama bu hatun taş gibi. Open Subtitles لقد سمعت أن الفتيات البريطانيات يشبهون الكلاب ولكنها جميلة
    O senin olayın diye duymuştum ben. Open Subtitles سمعت أن هذا هو ما يروق لك هذه الأيام, أليس كذلك؟
    Ben Thunderbird diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت أنها من طراز ثندر بيرد.
    Araba kazasında ölen bir kadın diye duymuştum. Open Subtitles سمعت أنها سيدة قتلت في حادث سيارة
    - Seattle' da yağmur yağıyor diye duymuştum. Open Subtitles سمعت أنها تمطر دائما فى سياتل
    Bu gece kar yağacakmış diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت انه سوف يسقط الثلج لاحقا
    Shun hapisten çıktı diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت انه بيج شون خرج من السجن...
    Üç köpekbalığı diye duymuştum. Open Subtitles سمعت انه تعارك مع ثلاثه
    Çok pahalı ve yüksek derecede bilgili bir makine diye duymuştum. Open Subtitles لقد سمعت بأنه جهاز مختص غال جدا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more