"doğadaki" - Translation from Turkish to Arabic

    • الطبيعة
        
    • بالطبيعة
        
    • الطبيبه
        
    Brazil Ornithological Society bu yüzden sadece kuşlar biz çok az bilgiye sahip olduğumuzu söylüyor doğadaki türler hakkında TED جمعية البرازيل للطيور، نحن الآن نتحدث عن الطيور فقط، هنالك إدعاءات أننا نعرف القليل جداً حول الكائنات في الطبيعة.
    Bu doğadaki şekilleri tanıyabilme yeteneğini gökteki takvimi okuyabilmek için kullandık. Open Subtitles استخدمنا هذه الهبة لتمييز الأنماط في الطبيعة لنقرأ الرُزنامة في السماء.
    Sonuç olarak bu iki örnek, biyomimikrinin (doğadaki modellerini insan yararına kullanma) neler sağlayabileceği hakkında fikir veriyor. TED إن هذين المثالين يعطونا فكرة عن الامكانية التي يمكن لمحاكاة الطبيعة ان تقدمها لنا ..
    En cılız rüzgardan doğadaki en güçlü fırtınalara kadar TED ومن أصغر نسمة هواء الى أعتى قوى عواصف الطبيعة.
    doğadaki her şeyin başka bir şey ile ilişkili olduğu fikrini her zaman benimsedim. Open Subtitles أعجبتني فكرة أنّ كلّ شيء بالطبيعة.. له صِلة بشيء آخر.
    doğadaki her şeyin bir görevi, bir amacı var. Vücut kokusu hariç. Open Subtitles كل شيء في الطبيبه له سبب، له غرض، فيما عدا العرق
    Ben bir paleoantropolojistim ve benim işim insanın doğadaki yerini ve bizi neyin insan yaptığını tanımlamaktır. TED أنا عالم حفريات أنثروبولوجي، ومهمتي هي التعرف على مكان البشر في الطبيعة وإستكشاف ما يجعلنا بشراً،
    İşte biz bir farklı bir yapı tasarladık, doğadaki kemik ya da iskelet tasarımlarını taklit eden bir yapı bu. TED لذا أنشأنا بنية مشوشة جدا تحاكي تصاميم العظام، أو الهيكل العظمي، التي توجد في الطبيعة.
    Bence bu bize doğadaki yerimizi hatırlatması açısından çok alçak gönüllü ve çarpıcı bir düşünce. TED إنني أعتقد أن هذه فكرة تدعو إلى التواضع و الرزانة يجب أن تذكّرنا بمنزلتنا في الطبيعة.
    Bir yusufçuk kanat çırptığında farkına varmazsınız ama, o doğadaki en harika uçan canlıdır. TED عندما يرفرف اليعسوب مارًا قربنا، ربما قد يفوتنا أن نلاحظ، لكنه أفضل طيّار في الطبيعة.
    doğadaki diğer güçlerle karşılaştırıldığında yer çekiminin gücü ne midir? TED قوة الجاذبية مقارنة ببقية قوى الطبيعة ؟
    doğadaki en iyi arka topuk için sonu gelmez bir alıştırma. Open Subtitles حركات لا تتوقف من أفضل تمريرات الكعب في عالم الطبيعة.
    Babam bunun doğadaki en melankolik ses olduğunu söyler. Open Subtitles تاك يقول إنها أكثر الأصوات حزناً فى كل الطبيعة
    teorik olarak birçok farklı şekilde titreşerek doğadaki tüm yapıları oluştururlar. Open Subtitles الخيوط الدقيقة فى نظرية الخيط تتذبذب بطرق عديدة مختلفة مكونة كل شىء فى الطبيعة
    Belki bir gün string teorisi, doğadaki her şeyi maddenin en küçük parçacığından evrenin en uzak köşelerine kadar, Open Subtitles يوماً ما ,نظرية الخيط قد تكون قادرة على شرح كل الطبيعة,
    Ama yunusun yüzündeki gülümseme, doğadaki en aldatıcı yanılgıdır. Open Subtitles ولكن ابتسام الدلافين هو خدعة الطبيعة الأكبر
    Böylece doğadaki bu en kalabalık balık sürüsü Güney Afrika kıyılarına has bir güzellikle bir araya geliyor. Open Subtitles لو حدث ذلك فسيتمّ التهافت على السردين أحد أعظم مشاهد الطبيعة الخاصّة بشواطيء جنوب أفريقيا
    O, Dünya üzerindeki yaşam ve doğadaki yerimize ilişkin anlayışımızı dönüştürerek yaratılışın gizemlerini çözmeye yardımcı olmuştur. Open Subtitles لقد ساعدتنا في إكتشاف سرّ الخلق, مُحوّلة مفهومنا للحياة على الأرض, والمكان الذي نعيش به في الطبيعة.
    Pençe yakalama, doğadaki en muhteşem hava akrobasi gösterilerden biridir. Open Subtitles تشابك المخالب هو إحدى أكثر العروض البهلوانية إذهالاً فى عالم الطبيعة
    Bu sadakati sebebiyle doğadaki en fedakâr annelerden biri olduğuna şüphe yok. Open Subtitles هذه التضحية تضعها بالتأكيد بين أخلص أمّهات الطبيعة
    doğadaki başka hiçbir yerde bunun kadar karmaşık ve mükemmel bir hayvan yapısı yoktur. Open Subtitles لا يوجد مكان آخر بالطبيعة يشيّد فيه حيوانٌ ما هو أعقد وأتقن من هذا
    doğadaki her şeyin bir görevi, bir amacı var. Vücut kokusu hariç. Open Subtitles كل شيء في الطبيبه له سبب، له غرض، فيما عدا العرق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more