Doğru. Büyük maçını kaçırmasın diye doğrulama yapmadan dalağını almalıyız. | Open Subtitles | ينبغي علينا إزالة طحاله بدون تأكيد حتّى لاتفوته المباراة الكبرى |
Az önce sorgu yargıcının ofisinden tüm kurbanların kuduzdan öldüğüne dair doğrulama geldi. | Open Subtitles | لقد تلقينا تأكيد من مكتب الطبيب الشرعى ان كل الضحايا ماتوا بداء الكلب |
doğrulama ya da raporları ofisime getir. | Open Subtitles | الآن، أحضر لى تأكيد أو تقارير . إلى مكتبى |
Abby'nin bilgisayarına girebilmemin tek nedeni başka birinin doğrulama şifrelerini benden önce açmış olmasıydı. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي مكنني من دخول حاسوبها في المقام الأول هو لأن شخص أخر خرق أنظمه التأكيد قبلي |
- Ne? Şu an itibariyle, tam olarak doğrulama gelmedi, ama şüpheli... | Open Subtitles | الآن نحن لا نستطيع التأكيد من يكون المشتبه به, ولكن |
Daha yeni bir süredir şüphelendiğimiz bir konuda doğrulama geldi. | Open Subtitles | لقد أستلمنا تواً تأكيداً لشىء شككنا فيه لفترة |
US Wildlife bir doğrulama olmadan kimseyi göndermiyor. | Open Subtitles | وكالة الحياة البرية لن ترسل أي شخص بدون تأكيد. |
Buna benzer sonuçları göz ardı etmeyeceksin. Yöntemi tekrarlayacaksın ve bir doğrulama elde edeceksin. | Open Subtitles | يجب الا تتجاهل تلك النتائج يجب ان تكرر التجربة حتى تحصل على تأكيد |
Bütün araçlar için doğrulama istiyorum. | Open Subtitles | أريد تأكيد بسلامة العدد فى كل الحافلات الأخرى |
Ama çalışmaların gerçekten bittiğine dair hiçbir doğrulama yoktu. | Open Subtitles | لكن لم يكن هناك أي تأكيد بأن الدراسات قد تم إكمالها تماماً |
doğrulama şansım olmadı ama sesi ona benziyor. | Open Subtitles | ليس لديّ تأكيد أكيد لكنّ الصوت يبدو مثلها |
Bence sözlü doğrulama da oldukça önemli. | Open Subtitles | حسناً , اعتقد ان تأكيد شفوي منك سيكون ايضاً قيم |
Resmi bir doğrulama olmasa da kaynaklarımız günün önceki saatlerinde sarayda silah seslerinin duyulduğunu ve birkaç silahlı kişinin saraya girdiğini söylüyor. | Open Subtitles | لم يكن هناك أي تأكيد رسيمي، لكنمصادرأخبرتناصباحاليوم، بأن إطلاق النار كان داخل القصر |
Yakın kaynaklardan bir doğrulama olduğunu bizlere gösteriyor | Open Subtitles | بما في ذلك ما يبدو انه تأكيد على ما سيحدث |
doğrulama önyargısı olan ben değilmişim gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا يبدو وكأني كنت في واحد مع تأكيد التحيز. |
Bir dahaki sefere doğrulama kodunu unutma. | Open Subtitles | وفي المرة القادمة تذكري رقم التأكيد اللعين |
- Cenaze evi biyomekanik organı yok ediyor sonra da bize yok edildiğine dair doğrulama yolluyorlar. | Open Subtitles | دار الجنازات تدمر كل الأعضاء الصناعية ثم ترسل إلينا التأكيد |
Gemimizle iletişim kuramıyorduk ve doğrulama şansımız yoktu. | Open Subtitles | كنا خارج الاتصال مع سفينتنا وغير قادرين على التأكيد |
Güney Amerika'dan doğrulama bekleniyor. Japonya'yı izlemeye devam edin. | Open Subtitles | "بانتظار التأكيد من جنوب أفريقيا ونواصل تتبع اليابان" |
Savunma Bakanlığı uydusundan yerde bir parlama olduğuna dair doğrulama aldım. | Open Subtitles | لقد تلقيت تأكيداً بوجود أضواء على الأرض من القمر الصناعي التابع لوزارة الدفاع |
- Neden? Manuel kontrol, biyometrik doğrulama gerektiriyor. | Open Subtitles | لأن التجاوز اليدوي يستخدم توثيق حيوي إنه يحتاج لتوقيع حراري |
Kocanız, doğrulama için kan tahlini sonuçlarını alana kadar beklemek zorunda. | Open Subtitles | على زوجكِ أن ينتظر حقاً حتى تعود نتائج تحليل الدم للتأكيد |