"doğrulayan" - Translation from Turkish to Arabic

    • تؤكد
        
    • أكّد
        
    • لتأكيد
        
    • يؤكّد
        
    Çoğu ilişkinin böyle başladığını doğrulayan başka araştırmalar da var. TED وهناك دراسات أخرى تؤكد بأنّ معظم العلاقات تبدأ بهذه الطريقة.
    CIA kaynaklarından çarpışmaların durduğunu doğrulayan bilgi elimize az önce ulaştı... Open Subtitles لقدإستلمنا توا معلومات ... منمصادرنافيالمخابراتالمركزية التي تؤكد وقف .... الأعمال العدائية
    Şanslıyız ki anında bunu doğrulayan bir muhbirimiz vardı. Ama Thornton tutuklayamadan ortadan kayboldu. Büyük ihtimalle onu aradığımızı öğrendi. Open Subtitles لحسن الحظ، كان لدينا مُخبر آنذاك أكّد ذلك، لكنّه اختفى قبل أن نتمكّن من إعتقاله.
    Sonra bir gün, Paula'dan, en büyük korkumuzu doğrulayan bir mektup aldık. Open Subtitles وذات يـوم ، وصلنا خطاب مـن (بـولا) أكّد أسوأ مخاوفنا
    Şu sıralarda söylediğim şeyi doğrulayan bir faks almanız lazım. Open Subtitles هذا صحيح، لابد وأنك ستتلقى فاكس في أي لحظة الآن لتأكيد ما أخبرك به
    Kimliğini doğrulayan bir tanık olmalı. Bu konuda yanılmamalıyız. Open Subtitles إنّنا في حاجة لتأكيد على هويّته من شاهد عيان، لا يمكن أن نكون مُخطئين في ذلك.
    Az önce, Ontario Havaalanı ana terminalinde başka bir rehinenin idam edildiğini doğrulayan bir yayın aldık. Open Subtitles .. قد استقبلنا للتو بثا ً مصورا ً يؤكّد إعدام واحداً أخر من الرهائن داخل صالة الركّاب الرئيسية بمطار أونتاريو
    Beynimizin, kimliğimizi, kişiliğimizi tekrar tekrar doğrulayan çağrışım merkezlerinde, biz yokuz. Open Subtitles نحنا لسنا موجودين في مراكز الدماغ الترابطية التي تؤكد هويتنا و التي تؤكد شخصيتنا
    Ülkeye bu sabah geldiğimi doğrulayan uçak biletleri göreceksiniz. Open Subtitles ستجد تذكرة طائرة تؤكد أني وصلت للبلاد هذا الصباح
    Yönetici Baek San bunu doğrulayan ne sözlü ne de yazılı bir girişimde bulundu. Open Subtitles مدير بايك سان لم يزوّد أي معلومات شفهية او مكتوبة تؤكد ذلك الإدعاء
    Bu makalelere bakınca PMS'in yaygın doğasını doğrulayan bir dolu araştırma olması gerektiğini düşünebilirsiniz. TED عند قراءة جميع هذه المقالات قد تعتقد بأن كثيرا من الأبحاث العلمية تؤكد صحة الانتشار الواسع لأعراض ما قبل الدورة الشهرية.
    Aslında bunun normal olduğunu doğrulayan bir araştırma var. Nörokimyasal olarak söylemek gerekirse, romantik aşk ve zihinsel hastalığı ayrıştırmak o kadar kolay değil. TED في الواقع، هناك دراسة تؤكد أن هذا الأمر طبيعي إلى حدٍ ما، لأنه، من منظور الكيمياء العصبية، الحب الرومانسي والمرض العقلي لا يتم تفريقهما بسهولة.
    Memur Newton'ın hikayesini doğrulayan... Open Subtitles لترى إن كان بإمكانك إيجاد لقطة تؤكد
    Ama her şeyi doğrulayan Hellinger yemi oldu. Open Subtitles لكن فخّ (هالينجر) أكّد كل شيء
    Evden stüdyoya gitmek için hazırlanıyormuş ama bunu doğrulayan birini bulamadık. Open Subtitles كانت في منزلها تستعد ... للذهاب إلى الاستوديو لكن لم يكن معها أحد لتأكيد ذلك
    Senin orada olduğunu doğrulayan bir görgü tanığım var. Open Subtitles . لديّ شاهد عيان يؤكّد على وجودك هناك
    Saat 16:50'de çiçekçide olduğunu, Omar Lincoln'ün yüzüne 38'liği doğrulttuğunu bu yüzden Omar'ın kuzeye, Westlake'lerin evinin aksi... istikametine kaçtığını doğrulayan... Open Subtitles أنا آخذ كلام (دان صامويلز) الذي يؤكّد أنّه في الـ 4: 50 مساءً كان في محل بيع الزهور الخاص به

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more