Yüzyıl önce bu doğruydu ve gelecek yüzyıl için de böyle olacak. | Open Subtitles | هذا كان صحيحاً منذ 100 عام .وسيكون هكذا لـ 100 عام آخرى |
Tanı gerçeklere dayalı olarak doğruydu ama tüm hikâye bu değildi. | TED | وكان التشخيص صحيحاً في الواقع لكني لم أروي القصة كاملة. |
Görünen o ki beşinci sınıftaki içgüdülerim doğruydu. | TED | بدى لي أن غرائزي منذ الصف الخامس كانت صحيحة. |
Teori basit ve zarifti, ve toprak, hava, ateş ve su teorisinin aksine doğruydu. | TED | هذه النظرية بسيطة ومميزة، كما أنها أفضل من نظرية التراب، والهواء، و النار والماء لكونها صحيحة. |
Para alıyor olmnası mümkün. Ama söylediğim şey doğruydu... onunla hiç tanışmadım. | Open Subtitles | إن من الممكن أن يُدفع له ولكن ما أخبرتك به كان حقيقي |
İşte, asıl sorun bu? Sorun, sana söylediklerim doğruydu. Banneker'ın tüm yazıları 150 yıl önce bir yangında yandı. | Open Subtitles | رايت , هنالك المشكلة هي ما قلت لك قبل 150 كان صحيحا كا من ورق بينيكر حرقت منذ سنة |
Buraya gelmen çok uygun ve doğruydu. | Open Subtitles | مجيئك إلى هنا كان مناسباً جداً صحيحاً جداً |
Eski karım evliliğimiz sırasında ne kadar mutsuz olduğunu anlatırken söylediklerinin çoğu muhtemelen doğruydu. | Open Subtitles | عندما كانت زوجتى تتحدث عن مدى عدم سعدتها خلال زواجنا؟ معطم ما قالت كان صحيحاً |
Yanılmadım. Söylediğim her şey doğruydu. Uygundu. | Open Subtitles | لم أكن مخطئاً، كل ما قلته كان صحيحاً كان أنيقاً |
Elimizdeki bilgilere göre hesaplarım doğruydu. | Open Subtitles | بالإضافة إلى المعلومات التي بحوزتنا كانت حساباتي صحيحة |
Tamam, son kısmı uydurdum, ama gerisi doğruydu. | Open Subtitles | حسناً، اختلقت الجزء الخاص بالسيارة ولكن البقية صحيحة. |
Sabah benim için düşündüğün şeyler doğruydu. | Open Subtitles | إن غريزتك التي تتعلق بي لهذا الصباح كانت صحيحة |
Hiçbir şeyi abarttığı yok, canım. Söylemediği her bir söz doğruydu. | Open Subtitles | إنه لم يبالغ في شيء عزيزتي كل هذا حقيقي ، حتى أي كلمة لم يقلها |
Geceykende doğruydu, gün içinde de ve daha sonra da doğru olmaya devam edicek. | Open Subtitles | كانت حقيقة في الليل، وهو حقيقي بالنهار، وأكثر الآن |
O bölümü uydurduk. Ama diğerleri doğruydu! | Open Subtitles | لقد إختلقنا هذا الجزء ، لكن الباقي حقيقي |
Söyledikleri doğruydu. Savaştığımız hergün savaştı. | Open Subtitles | ما قاله كان صحيحا لقد قاتل فى كل يوم قاتلنا فيه |
O şeytan adam hakkında söylenenlerin çoğu doğruydu Patron Grissom. | Open Subtitles | بعضها كان صحيحا تحت ذلك الشرير بوس جريسوم |
Hakkında yazdıkların doğruydu. Sadece, ispat edemedin. | Open Subtitles | كنتَ محقاً بشأنه إلا أنك لا تستطيع إثبات ذلك فحسب |
ne yanlış nede doğruydu olanlar için affetmeni istiyorum | Open Subtitles | ما كان خطأ او صواب أطلب منك السماح لما حدث |
Bu, söylemediğim tek bir şey haricinde çoğunlukla doğruydu. | Open Subtitles | , كان حقيقيا ولكن كان هناك شيء واحد لم يذكر |
Bu Rachel Carson'ın zamanında da doğruydu, şimdi de doğru. | TED | كان ذلك صحيحًا في زمن راشيل كارسون، وهذا صحيح اليوم. |
Cevabı doğruydu onu bırakmayacak mıydın? | Open Subtitles | لقد أجاب اجابة صحيحه كان يجب ان تدعه يذهب |
Sorun değil Caroline. Dediğin her şey doğruydu. | Open Subtitles | لا بأس ، يا (كارولين)، كلّ ما كنتِ تقوليه صواباً. |
Kimin fikri doğruydu bilemeyiz -çünkü benimki dinlenmedi. | Open Subtitles | لا نعرف من كان رأيه صائباً أكثر لان رأيي لم يُؤُخذ به. |
Yapış şekli doğruydu demiyorum ama bir karar vermem gerekiyordu, değil mi? Ben de verdim. | Open Subtitles | إنني لا أقصدُ بكلامي بأن الطريقة التي فعلها صائبة لكن , كان عليّ بأن أتخذ قراراً أليس كذلك؟ ولقد إتخذت قراراً. |
İlk söylediğin doğruydu. Suratımdaki ifade "Hayır!"dı. | Open Subtitles | لقد كنت محقا في المرة الاولى علامة الرفض مكتوبة على وجهي |
canım, bütün başta dediklerin doğruydu. | Open Subtitles | عزيزتي ، كل ما قلتيه كان حقيقة فى البداية |
Ona ikisini öpüşürken gördüğümü anlattım, ve bu doğruydu. | Open Subtitles | لذا , أخبرته أنني رأيتهم بعيني يُقَبِلون بعضهما و قد كانت الحقيقة , كأنه حلم أصبح حقيقة |