Senin için zor oldugunu biliyorum ama sanïrïm dogru kararï verdin. | Open Subtitles | أعرف بان هذا صعب عليكي لكني أعتقد بانكي إتخذتي القرار الصحيح. |
Sadece bana sonuncuyu gönder. Tamamen dogru yoldayiz, söz veriyorum. | Open Subtitles | فقط أرسل لك آخر الملفات وأعدك أننا على المسار الصحيح |
Ama o konuda da pek iyi degilim. dogru degil bu. | Open Subtitles | ـ لكني لست بارعة في ذلك أيضاً ـ هذا ليس صحيحاً |
Yani kısacası, birşeyleri aşağıdan yukarıya dogru, atom atom inşa edebilme yetenegi, tüm tasarımcıları kurcalamaya ve oynamaya yönlendirdi. | TED | لذلك، ففكرة المقدرة على بناء الأشياء من الأدنى نحو لأعلى و حجر بعد حجر، قد جعل منهم مفكرين. |
Ama cocugu pazara dogru zamanda aldik dogru hisseyi sectik, onu dogru yonlendirdik, sonra bum. | Open Subtitles | و لكننا أدخلناه للسوق في الوقت المناسب و اختار السهم الصحيح و أعطيناه الإرشاد الصحيح |
Okul zamaninda da hicbir zaman soruya dogru cevap vermezdin. | Open Subtitles | حتى في المدرسة لم تجاوب على الأسئلة إجابة صحيحة أبداً |
Ama çocugu pazara dogru zamanda aldik dogru hisseyi seçtik, onu dogru yönlendirdik, sonra bum. | Open Subtitles | و اختار السهم الصحيح و أعطيناه الإرشاد الصحيح |
dogru zamana kadar, buna çarpmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد إفساد هذاه الحفلة حتى الوقت الصحيح |
Dilegim dogru adamla tanismakti. | Open Subtitles | اترى , لقد تمنيت امنية ان اقابل الرجل الصحيح |
Sanki onun sürekli beraber takildigi ve her zaman dogru konusan escinsel doktor arkadaslari gibi. | Open Subtitles | و كأن كل أصدقائها الأطباء الذين تتسكع معهم على الدوام يقولون الشيء الصحيح |
Her sey yolunda gidecek olsa ve bir basari elde etsek bile, dozaji dogru tutturursak sonuç kalici bir tedavi mi, yoksa belli asamalari bastiran bir antidot mu olacak? | Open Subtitles | لو قمنا بحقنك بالجرعة بالمقدار الصحيح ,هل سيكون ذلك العلاج النهائي؟ ام ستكون جرعة مفرطة تؤدي الى نتيجة عكسية |
Bu dogru degil, degil mi? Aslinda su taziyi gormedin. | Open Subtitles | ذلك ليس صحيحاً أنت لم ترى الكلاب البرية تلك، صحيح؟ |
Hayır, bu dogru olamaz. Bu dogru olamaz... yanlış yapmışsın. | Open Subtitles | لا, لا يمكن ان يكون هذا صحيحاً, لا يمكن ان يكون هذا صحيحاً أبداً لقد قمت به بشكل خاطىء |
"...ben de dogru mu degil mi söyleyeyim." | Open Subtitles | لم لا تخبروني ماذا ستعرفون وسأخبركم ما إذا كان صحيحاً |
AM: Evet. Muhabir: Yani ayaklarinizi yanlara dogru koymak zorundasiniz. | TED | آ.م: نعم. الصحافي: و بذالك ترغم على تحريك قدميك نحو الجانب. |
Bugün giderek vergilendirme, altyapi ve bütün bunların politikaları Hindistanı tek bir Pazar haline getirmeye dogru ilerliyor. | TED | تتزايد الآن سياسات الضرائب والبنية التحتية وكل ذلك يتجه نحو جعل الهند سوق واحدة |
Ama asagisi soguktu ve simdi de daha sicak sulari bulmasi gerekiyor, bu yüzden sig sulara dogru gidiyor. | Open Subtitles | لكن الماء بارد هناك، والآن حان الوقت لترحل نحو المياه الدافئة، فتشد الرحال نحو المياه الضحلة. |
Ya da dogru yemi seçersin ve isini garantiye alirsin. | Open Subtitles | أو أنك تختار الطعم المناسب و تضمن النتيجة |
Belki dogru zaman degil, ama söylemek istiyorum. | Open Subtitles | ربما هذا ليس الوقت المناسب لذكر هذا لكني أريد أن أصفي الجو |
Oyların dogru sayılıp sayılmadığını kontrol edebilirler. | TED | يمكنهم التأكد من أن جميع الأصوات تم عدّها بصورة صحيحة. |
Kainattaki tum varliklar, dogru ile yanlisi ayirabilirler, Mark. | Open Subtitles | كل كائن في الكون يعرف الصواب من الخطأ مارك |
dogru anda yapılan ufacık bir yatırım, ilişkilerinizin kalitesini radikal bir şekilde değiştirebilir ve hayat kalitenizi yükseltebilir. | TED | مع أصغر توظيف في الأماكن الصحيحة , يمكنك إجراء تحويل جذري في نوعية علاقاتك ونوعية حياتك. |
Çünkü o bir dogru ve bir yanlis yol olduguna inaniyor? | Open Subtitles | لأنه يعتقد أن ثمة طريقاً صائباً وطريقاً خطأ؟ |
AMA, dogru. | Open Subtitles | لكن، ثمّ، ذلك صحيحُ. |
Somon balığım onların istediği yöne dogru yüzmeyebilir.. | Open Subtitles | والامور لا تسير على ما يرام حالياً "وقد تأتى الرياح بما لا تشتهى السفن" |