Kimse boynuna dokunmamış. Ayrıca eğer dokunsalardı, şimdiye çoktan düzelmiş olurdu. | Open Subtitles | لم يلمس أحد عنقها و إن كان حدث كان لينتهي الأمر |
Bıçağı çene kemiği üzerinde yakalamışsın böylece yaşamsal herhangi bir şeye dokunmamış. | Open Subtitles | مسكتبذلكالنصلعلى عظم الفكّ، فلم يلمس أي شيء أساسي. |
Henüz iç çamaşırlarımı görmemiş olsan ve bedenime dokunmamış olsan. | Open Subtitles | لم تراني في اثوابي الداخلية ولم تلمس اي جزء مني |
Bu da demek oluyor ki sürücü, ne frene ne de direksiyona hiç dokunmamış. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ السائقة لمْ تضغط الفرامل، ولمْ تلمس عجلة القيادة. |
Ona dokunmamış,bizi aramış, biz gelene kadar da burada kalmış. | Open Subtitles | لم يلمسها اتصل في الحال لا زال بجوارها حتي وصلنا |
Saçının bir teline bile dokunmamış olmayı dileyecekler. | Open Subtitles | سيتمنون لو أنهم لم يلمسوا شعرةً منها |
Temiz bebekler, sanki dünyada hiçbir şey onlara dokunmamış gibi kokuyor. | Open Subtitles | هل لا حظتم كم هى رائعة رائحة الأولاد, إن لم يلمس جسدهم أحد ؟ |
Yani o mermilere hiç dokunmamış. | Open Subtitles | مختصر القول أنه لم يلمس ذلك الخرطوش |
Şu an banka hesabındayım. Ve son havaleden beri hiçbir şeye dokunmamış ama... | Open Subtitles | -ولم يلمس أي شيء من بعد أخر إيداع له، ولكن .. |
Düğmelerdeki tozdan anlaşılacağı üzere bu ocağa bir süredir kimse dokunmamış. | Open Subtitles | بناءً على التراب - الموجود - على تلك الأقراص، فلم يلمس أحد الموقد منذ فترةٍ. |
Pudingine dokunmamış bile. | Open Subtitles | إنه حتى لم يلمس الجيلي. |
Ondan sonra hiçbir şeye dokunmamış. | Open Subtitles | و بعد ذلك لم يلمس أي شيء |
Tabağına hiç dokunmamış gibi yap. | Open Subtitles | اجعل الامر يبدو كأنما لم تلمس صحنك ابدا |
Bal Kabağına dokunmamış bile. | Open Subtitles | هى حتى لم تلمس قرعتها |
Yemeğine dokunmamış bile. | Open Subtitles | لم تلمس شطيرة البرغر بالطماطم |
Söyleyebileceğim tek şey, kadın çorbasına ve salatasına dokunmamış. | Open Subtitles | بقدر ما أعرف لم تلمس السلطة |
Epey bir süredir orada kimse dokunmamış, ve evin kötü geçmişi var. | Open Subtitles | لقد ظلت فترة طويلة دون أن يلمسها شخص والمنزل لديه تاريخ |
Baksana burayı kimse yememiş. dokunmamış bile. | Open Subtitles | لم يأكل منها أحد لم يلمسها أحد |
-Ve onun saçına ve eline dokunmamış olmayı dileyecekler. | Open Subtitles | سيتمنون لو أنهم لم يلمسوا شعرةً منها |
Saçının bir teline bile dokunmamış olmayı dileyecekler. | Open Subtitles | سيتمنون لو أنهم لم يلمسوا شعرةً منها |
Tanrının gücü daha ona dokunmamış. | Open Subtitles | لم يُصعق بقوة الإله بعد |
Eve geç geldiği için karısına silah almış, ama kadın asla dokunmamış. | Open Subtitles | اشتراه لها لأنه يتأخر ليلاً ولكنه قال إنها لم تلمسه قط. |