| Peki, çok uzaklarda dolaşma, ...çünkü 3 saat sonra ayrılacağız. | Open Subtitles | حسنا، لا تتجول بعيدا لأننا سنتحرك في ثلاث ساعات بالضبط |
| Asla karanlıkta etrafta dolaşma, neler çıkacağını hiç bilemezsin! | Open Subtitles | -لايجب ان تتجول بلا صوت فانت لاتعرف ماذا سترى |
| Jimmy, sana serseri gibi dolaşma demiştim. | Open Subtitles | جيمي، لقد أخبرتك بألا تتجول |
| Jimmy! Gel buraya! Etrafta serseri mayın gibi dolaşma. | Open Subtitles | لا يجب أن تتجول |
| Öyle yaparak, bugün bize sıradan gelen hareket etme ve çok az emekle dünyayı dolaşma özgürlüğünü koruyacağız. | TED | لأنه بعمل ذلك سوف نحافظ على ما حصلنا عليه و أصبح من المسلمات وهو حرية التنقل والتنقل بسلاسة حول العالم |
| Çünkü siz de benim yaptığım gibi, sıfır emisyon ve bugün özümsediğimiz, ülkeyi ve dünyayı dolaşma özgürlüğü içeren geleceği gözünüzün önüne getirirseniz, yarını koruyabilmemiz için, bugün sıkı çalışmaya değer. | TED | لانه اذا كنت تتصور,مثلي تمام, مستقبل بدون انبعاثات وحرية في التنقل حول الدولة وحول العالم كما نفعل اليوم فان ذلك يستحق العمل الشاق لحفظ ذلك للغد |
| Çok fazla dolaşma, kaybolabilirsin. | Open Subtitles | لا تتجول كثيراً قد تضيع |
| Kendi başına dolaşma sakın, tamam mı? | Open Subtitles | لا تتجول بعيداً، مفهوم؟ |
| (Gülüşmeler) Fakat bu küçük hikaye aslında; görünüşte, çevreye ve etrafınızdaki insanlara kayıtsız kalarak, görme yetiniz olmadan şehirde dolaşma fikrinin getirdiği korkular ve yanlış anlamalar hakkında. | TED | (صوت ضحك) لكن تلك القصة هي في الحقيقة عن الخوف من سوء الفهم الذي يأتي مع فكرة التنقل في المدينة بدون بصر غافلٌ بشكل ظاهري عن البيئة والناس المحيطين بك . |