| Valiyi bir dolaba saklamanı ve takımı buraya çağırmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخبّىء العمدة في الخزانة وتأتي بالفريق إلى هنا |
| Hiç bu kadar korkmamıştım. Çantayı gömme dolaba koymuştum. | Open Subtitles | لم أشعر بالخوف في كل المرات التي وضعت حقيبتي في الخزانة |
| Hatırlıyorum da bir keresinde, hokey üniforması giyen ineğin birini dolaba sıkıştırmıştık. | Open Subtitles | أتذكر مرة حشرنا هذا المجتهد المعقد في الخزانة مرتديًا زي الفتيات للعبة الهوكي |
| Annemlerin evindeki dolaba koydum ama bir şey olmaz, ışığı açık bıraktım. | Open Subtitles | إنهم في خزانة في بيت والديّ ولكنهم بخير لقد تركت الأضواء تعمل |
| dolaba git, sağ alttaki çekmeceden bir önlük al ve bir işe yara. | Open Subtitles | اذهب إلى ذلك إلى الدولاب الدرج السفلي، إجلب لنفسك مريلة وقم بشيءٍ مفيدًا |
| - Çok hoş bir oda. - dolaba bakın, kuzen Elizabeth. | Open Subtitles | ـ حقا,أنها حجرة جميلة ـ انظرى الى تلك الخزانة ياابنة العم اليزابيث |
| Onları durdurmaya çalıştım. Beni dolaba kilitlediler. Bağırdım, bağırdım kimse gelmedi. | Open Subtitles | حاولت منعهما، احتجزاني في الخزانة صرخت ولم يأت أحد |
| Genç kız bir ses duymuş, dolaba saklanmış. | Open Subtitles | سمعت الفتاة المراهقة ضجة، واختبأت في الخزانة |
| Çukuru kapatıp bunları dolaba saklayacağız... | Open Subtitles | حسناً, سنخبئ هذه في الخزانة الليلة وبعدها نخرج ونردم الحفرة |
| Sonra da dolaba kaldır. Bir daha asla bakma. | Open Subtitles | و ضعيها في الخزانة و لا تنظري اليها مرة اخري |
| Eğer başka battaniye isterseniz, dolaba bakarsınız. | Open Subtitles | إذا لزمتك بطانيات أخرى ستجدينها في الخزانة |
| Bu bir bağımlılık değil, bir seçim. Ve bu dolaba saklamanız gereken bir şey değil. | Open Subtitles | إنه ليس إدمان وإنما خيار ولا داعي لإخفائه في الخزانة |
| Böyle ayakkabilar bir dolaba kilitlenmemeli. | Open Subtitles | أحذية كهذه يجب أن تساعدني في الخروج من الخزانة |
| Ve beni onu bir dolaba tıkıp geceleyin orada tutmaya zorladılar. | Open Subtitles | و أجبروني على حشره في خزانة و إبقائه فيها طوال الليل |
| Beni dolaba saklamıştın. Ne duyarsam duyayım dışarı çıkmamamı tembihlemiştin. | Open Subtitles | لقد خبأتني في خزانة الملابس، جلعتني أعدك أنه مهما سمعت |
| Rosalì, giysileri dolaba koy, kışlık giyimleri torbaya, ayakkabıları da paravanın arkasındaki küçük dolaba koy. | Open Subtitles | روزاليا ، ضعي الملابس في خزانة الملابس ملابس الشتاء تُوضع في الحقائب والأخذية في الجزَّامة خلف الحاجز |
| Gemiye binince dolaba asabilirsin. Hey. | Open Subtitles | عندما نعود للسفينة يمكنك تعليقها علي الدولاب |
| Ben de gecenin bir yarısı süt içmek için kalktım ve dolaba gittim. | Open Subtitles | لذلك نهضت في منتصف الليل لاحصل على كوب من الحليب وذهبت إلى الثلاجة |
| Benim gibi. Bu yüzden sahte polis tuttuk. Kevin'i dolaba kilitlkedik. | Open Subtitles | لذا، إستأجرنا شرطيا مزيف ونحن ربطنا كيفين ووضعناه في الحجرة. |
| Arkadaşlarım güldü, ama kaba olmak istemedim, o yüzden onunla dolaba girdim. | Open Subtitles | اصدقائي ضحكوا لكن لم ارد ان اكون لئيمة لذا ذهبت للخزانة معه |
| Sonra; hikâyenin kalanında, katil dolaba gitti kilidi açtı, İngiliz anahtarını aldı sonra biz, salona geçen geçiti keşfettik ve motorcuyu ölü bulduk. | Open Subtitles | لنكمل القصة ، ذهب القاتل إلى دولاب الأسلحة فتحه و أخذ المفتاح ثم وجدنا الممر لغرفة الجلوس و وجدنا السائق مقتول |
| - Bir fikrim var. Şu dolaba bakalım. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا نحن يَجِبُ أَنْ كفَّ خلال تلك الحجرةِ. |
| Karşıdaki şu küçük dolaba koyabilirsin... ve sabah olunca da görevli senin için onları parlatır. | Open Subtitles | يمكن وضعه فى تلك الخزانه هناك وسيقوم الحمال بتلميعه لك فى الصباح |
| dolaba bak. Bir şeyler olmalı.. | Open Subtitles | حسناً ، إنظر بالثلاجة ، لابد أن هُناك شيئاً. |
| Eminim Daphne dolaba yiyecek bir şey bırakmıştır. | Open Subtitles | انا متاكد ان دافني تركت شيئافي الثلاجه لاسخنه |
| Sence, seninle eve gelip dolaba saklanıp herşeyi izlesem garip mi olur? | Open Subtitles | هل تعتقد بأنّ الأمر سيكون غريباً ،إن أتيت معك إلى المنزل و اختبأت في خزانتك لمشاهدة كل ما يحصل؟ |
| Bunlar bağışlanacak fakat şuradakileri dolaba geri as lütfen. | Open Subtitles | هذه الكومة ستذهب للخيرية والباقي أريدك أن تعلقيه مجدداً في خزانتي من فضلك |
| Onun ofisinde otururken, içinde birçok değişik ilaçlar bulunan dolaba o kadar yakın olmak. | Open Subtitles | الجلوس فى مكتبه قريبا جدا من خزانه العقاقير المليئه بعقاقير مثيره |
| Eve gelip karımın cesedini dolaba tıkılmış şekilde gördüğüm gün ben zaten ölmüştüm. | Open Subtitles | أنا متّ اليوم الذي دخلت فيه بيتي, لأجد جثة زوجتي محشورة بخزانة تهوية. |