"doldurmaya" - Translation from Turkish to Arabic

    • ملء
        
    • لملء
        
    • ملأ
        
    • تملأ
        
    • لملئ
        
    • ملأت
        
    • ملئ
        
    • لملأ
        
    • أملأ
        
    • لمَلْئ
        
    • بملء
        
    • مَلْئ
        
    • ملئه
        
    Ve biz de o zamanları işlerin gerçekten çok hızlı gitmesi gereken yerde, doldurmaya çalışırız. TED وهكذا فإن علينا ملء هذه الأوقات متى يجب أن تسير الأمور بسرعة حقا.
    Bir parça kâğıt alın ve ve sütunlara ayırarak bu üç kelimeyi sütunların başına yazın, sonra üç sütunu da tüm dürüstlüğünüzle doldurmaya çalışın. TED خذ قطعة من الورق و ضع تلك الكلمات الثلاث على رأس ثلاثة أعمدة، ثم حاول ملء تلك الأعمدة بكل صدق ممكن.
    Melbourne Kriket Sahasını doldurmaya yetecek sayıda çocuk. TED هذا عدد كاف من الأطفال لملء ملعب ملبورن للكريكيت.
    Olan şey şu, siz Bacillus pasteurii'yi kum parçacıklarının üzerine döküyorsunuz, ve o, partiküller arasındaki boşlukları doldurmaya başlıyor. TED ما يحدث عند سكب البكتيريا في كومة من الرمل ستبدأ في ملأ الفراغات بين حبيبات الرمل
    Bankalar bu bonoları sürekli daha riskli mortgage'lar ile doldurmaya başladılar. Open Subtitles لذا فان البنوك بدأت تملأ هذه السندات برهنيات أكثر مخاطرة
    Kuraklık yüzünden hortumları doldurmaya yetecek kadar basınç yoktu. Open Subtitles فلم يكن هناك ضغط مياه كافٍ لملئ الخراطيم بسبب الجفاف
    Meğer hayatımdaki derin boşluğu, ne kadar yanlış değerlerle... ve ne kadar boş ideallerle doldurmaya çalışıyormuşum. Open Subtitles ولقد ملأت هذا الفراغ بالمعايير المزيفة والخبيثة ..بكم بشع من الافكار المزيفة
    Karmaşıklıkla boşluğu doldurmaya alışkın olmak yerine, içindeki figürü ortaya çıkarmak için bir çekiç ve keski alıp bir parça mermeri yontup biçmişti. TED بدلا من ملئ الفراغ برسومات أخذ مطرقة و منقاشا و نحت في قطعة من الرخام لكي يظهر الشكل المخفي داخلها.
    Babanızın turnelerde olduğu zamanlarda, onun yokluğunu doldurmaya çalıştım. Open Subtitles بينما والدكم كان يرتحل دائما ، اضطررت لملأ مكانه
    Sayaç bir nevi şablon görevi görüyor ortadaki bu karenin içini doldurmaya yarıyor. TED فان العدد يستخدم كمرجع لكي يتم ملء الوسط في داخل المربع
    Ben boşluklarımı kelimeler, bulmacalar ve Steve'le doldurmaya çalıştım. Open Subtitles حاولت ملء المساحات الفارغة لدي بالكلمات والألغاز وستيف.
    Onun boşluğunu doldurmaya çalışmıyorum... Open Subtitles أنا لا أحاول ملء الفراغ الذي تركه أو من هذا القبيل
    Ortaya atılan yeni bir teoriye göre, zamanında dünyadaki okyanusları doldurmaya yeterli olabilecek su uzayın derinlerinden, buzla kaplı kuyrukluyıldızlarla gelmiştir. Open Subtitles تقول نظرية جديدة أنه بمرور الوقت قدِم ماء بوسعه ملء محيطات العالم وذلك بفعل المذنبات الجليديّة القادمة من عمق الفضاء.
    Erkeklerle eğlenmek iyidir ama her yanı onlarla doldurmaya gerek yok. Open Subtitles يتمتع الرجال ولكن لا تتوقع منهم لملء لكم.
    Sadece bir saat içinde, bütün deney tüpünü doldurmaya yetecek kadar biriktirdim. Open Subtitles في ساعة واحدة فقط ، لقد جمعت ما يكفي لملء أنبوب الاختبار كله.
    - Iyi oldugumu ve bosluklari doldurmaya çalistigimi söyle. Open Subtitles اخبره أنني بخير و أنني أحاول ملأ الفراغات
    - Iyiymis ve de bosluklari doldurmaya çalisiyormus. Open Subtitles يقول فيها أنه بخير و أنه يحاول ملأ الفراغات
    Bizi umutla doldurmaya niyetli masallar görüyorum. Open Subtitles ولا أجد إلا حكايات تملأ الروح المحرومة من الأمل بالهدف
    Salonu doldurmaya çalışmayın, bırakın onlar koltuklar için kapışsınlar. Open Subtitles أنت لا تحاول أن تملأ السينما، فسيحدث شجار على المقاعد
    Hem, akciğerin sayısız Alveol'lerinden biri olan geniş hava odacığına yalnızca birkaç hücre yakın ol, hem de mikroskobik tankı doldurmaya yetecek havaya ulaşama! Open Subtitles بعض الخلايا القليله بعيده عن غرفة الهواء الرئيسيه واحد من عدد لا نهائى من الحويصلات فى الرئه ولا نستطيع الحصول على هواء كافى لملئ تنك صغير الحجم
    Boşluklarını doldurmaya, onu yönlendirmeye çalıştım. Open Subtitles لقد ملأت فراغاً. حاولت توجيهه للطريق الصحيح.
    Nasıl böyle bi tiksindirici bir yalanla beynimi doldurmaya çalışabilirsin? Open Subtitles كيف تجرؤين على ملئ رأسي بهذه الخزعبلات المقرفة
    Ve tabii ki biz doğaçlama bir şekilde o boşluğu fantezilerimizle doldurmaya çalışırız. Open Subtitles ونحن بالطبع نميل تلقائياً لملأ هذا الفراغ بأحلامنا وخيالاتنا عن الثراء والشخصية الإنسانية وما شابه
    Danny'nin cinayetiyle ilgili boşlukları doldurmaya çalışıyorum sadece. Ne oldu ki? Open Subtitles إنني أحاول أن أملأ الفراغات فحسب في جريمة قتل (داني)، لماذا؟
    Günümü doldurmaya çalışan bir ev kadını gibi görünemem. Open Subtitles أنا لا أَستطيعُ ظُهُور مثل بَعْض ربّةِ البيت التي مُحَاوَلَة لمَلْئ يومِها.
    İlk nehirler oluşunca genç gezegenimizdeki çukurluk alanları doldurmaya ve ilk okyanusları meydana getirmeye başladılar. Open Subtitles ،وحالما تشكلت الأنهار بدأت بملء البقع الأخفض ،على كوكبنا اليافع منشأةً أولى المحيطات
    Kaynak öldü kabul edildi ve Kurzon boşluğu doldurmaya kalkacak. Open Subtitles إنّ المصدرَ يُفتَرضُ ميت، وKurzon سَيُحاولُ مَلْئ ذلك الفراغِ.
    Onu doldurmaya çalıştım, ailemle, dinle... toplumsal hizmetlerle, ama bunların hepsi boş çıktı. Open Subtitles حاولت ملئه بالعائلة، الدين، الخدمات الإجتماعية، ولكن كل ذلك لم يفلح.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more