"dolduruyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • ملأ
        
    • يملئ
        
    • يملؤون
        
    • ملئ
        
    • تملأ
        
    • تحشو
        
    • تَمْلأُ
        
    • يملأني
        
    • يَمْلأُ
        
    • إنه يملأ
        
    • بالأوكتان
        
    Formunu dolduruyor, ve planının şartlara uyduğuna emin oluyor sonra da sabaha kadar dua ediyor. Open Subtitles ملأ إستمارات الطلبات وحرص على توافق المخططات مع المواصفات ثم دعى ربّه كثيرا
    Ama yığınla okunacak şey var ve Giles da kalan boş zamanı eğitimle dolduruyor. Open Subtitles ولكن قرءاتي تتصاعد وجايلز يملئ كل وقت فراغي بالتدريبات 47 00: 05: 33,134
    Sperm bankasına bağışta bulunanlar formları dürüştçe mi dolduruyor sence? Open Subtitles أتعتقد أنّ جميع الذين يملؤون الإستبيانات في بنك التبرّع بالحيوانات المنويّة صادقين؟
    Yeteri kadar zaman ve uyarım verilince boşlukları kendi dolduruyor. Open Subtitles منحه فقط بعض الوقت كافٍ للتحفيز و ملئ الثغرات من تِلقاء نفسه
    Ama yavru Kovu güçleniyor ve Zira onun kalbini nefretle dolduruyor. Open Subtitles لكن هذا الشبل، كوفو , ينمو أقوى، وزيرا تملأ قلبه بالحقد
    Idella yumurtaları iyi dolduruyor! Open Subtitles بالتأكيد تعرف أيديلا كيف تحشو البيض جيداً
    İç organlarını sıvı hale getirmek için avını sindirici asitle dolduruyor, böylece içinden içebiliyor. Open Subtitles تَمْلأُ فريستَهابالحامضِ الهضميِ
    Kendimi o kadar açık ve savunmasız hissediyorum ki içimi resmen nefret ve şiddetle dolduruyor. Open Subtitles أشعر بالفراغ والضُّعف.. ولهذا ذلك يملأني بالغضب والكراهية..
    İmparatorlarımızın mahareti sonucunda aynı su gelip buradaki havuzu da dolduruyor. Open Subtitles بالترتيبِ الماهرِ مِنْ أباطرتِنا يَمْلأُ نفس الماءِ هذه البركه
    Yokluğun hayatımı tamamen dolduruyor ve onu yok ediyor. Open Subtitles ملأ غيابكِ حياتي كلها، ودمّرها.
    Tıpkı Tomás Saraceno gibi, Chiharu da bu odaları yoğun ağlarla, sıkı elastik ip ağlarıyla, siyah yün ve ipliklerle dolduruyor ve bazen de, burada gördüğünüz gibi, kurgularına nesneleri ve hatta insanları da dâhil ediyor. TED وتشيهارو، مثل توماس ساراسينو، الذي ملأ هذه الغرف بهذه الشبكة الكثيفة، هذه الشبكة الكثيفة من الحبال المرنة والصوف الأسود والخيط، في بعض الأحيان بما في ذلك الأجسام، كما ترون هنا، في بعض الأحيان بما في ذلك الأجسام، كما ترون هنا،
    Artık Ruslar'ın kazanacağını biliyoruz ve bu içimizi korkuyla dolduruyor. Open Subtitles نحن نعلم بأن روسيا ستنتصر" "وهذا ما يملئ قلوبنا خوفاً
    Vitesi boşa atsınlar Babacık cebini dolduruyor. Open Subtitles إنني أضع الأمور في . محلها وحسب ، أيها المتحاذق الأب ، يحتاج لأن يملئ جيبه
    İnsanlar o kimsesiz zamanlarını dedikoduyla dolduruyor işte. Open Subtitles الناس يملؤون ساعات وحدتهم بالثرثرة
    Harken, bir kaza raporu formu dolduruyor. Open Subtitles -يقوم (هاركِن) بجعلهم يملؤون تقريراً عن وقوع حادث
    Hepsi ağır kayıplar verirken o ortaya çıkıp boşluğu dolduruyor. Open Subtitles بمجر أن رفعت الأحمال الثقيلة إنقض و ملئ الفراغ
    ...nefes alamayacak kadar içimi dolduruyor. Open Subtitles وأنا ملئ به و لا أستطيع التنفس.
    Bizler kalbimizde adaletsizliğin ve öfkenin köpürdüğünü hissederken, Roma, sokaklarımızı askerlerle dolduruyor. Open Subtitles عندما نشعر بالظلم والغضب متماوج في قلوبنا، روما تملأ شوارعنا مع الجنود.
    Anneannen küçük köpeklerin içini dolduruyor. Arayan var mı? Open Subtitles الجدة تحشو كلاباً صغيرة سيئة هل هناك أي مكالمات؟
    Bu haftalık Roz'un yerini dolduruyor. Open Subtitles هي تَمْلأُ لروز هذا الإسبوعِ.
    Seni takdir eder ve saygı duyarım, ve seni ahlak duruşmasına sürüklemek içimi hüzünle dolduruyor. Open Subtitles أنا معجب فيك و أحترمك وسحبك إلى هذه المحامكة الأخلاقية يملأني بالحزن
    Onun çevresinde olmak güzel. İçimdeki boşluk hissini dolduruyor. Open Subtitles يَمْلأُ مكان فارغَ أنا أَشْعرُ هنا.
    Hayır, efendim. Başvuru formunu dolduruyor. Open Subtitles ـ لا يا سيدي ـ إنه يملأ استمارة عمل
    - Aynen öyle. Yüksek oktanlı çılgın kan beni dolduruyor. Open Subtitles صحيح، دمٌ مجنون مشبع بالأوكتان يملأ عروقي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more