Zaman doluyor Abby. Onun ne yaptığını bilmem gerek. | Open Subtitles | الوقت ينفذ يا آبى أحتاج لأعرف ما الذى يفعلة |
- Bizim alıcılarımızdan kaçmaya devam ediyor, fakat zamanı doluyor. | Open Subtitles | هل تعلم أين هو ؟ يستكمل هروبه من مجساتنا لكن وقته ينفذ |
Çalışmalarınızı takip ediyorum.Dersinize girmeye çalıştım ama sınıf çok çabuk doluyor. | Open Subtitles | أعرف أعمالك تعبت وأنا أحاول أن ألتحق بإحدى صفوفك ، ولكنها تمتلئ بسرعة جداً |
Kasaba doluyor ve hâlâ parmağını bile oynatmadın. | Open Subtitles | البلدة ممتلئة على آخرها ولم تقم بأى خطوة. |
Süre doluyor, dalkavuk. Şu büyüyü geri çevir artık. | Open Subtitles | الوقت يمضي أيها المتحذلق، اعكس التعويذة اللعينة فحسب. |
Gardiyan, yardım edin. Zamanım doluyor. | Open Subtitles | حارس، مساعدتي، وقتي ينفد. |
Tetiği her çektiklerinde ruhları doluyor. | Open Subtitles | ذلك يملأ أرواحهم بكلّ مرة يسحبون بها الزناد. |
Senin köprübaşındaki kahramanlıklarını düşündükçe kalbim gururla doluyor. | Open Subtitles | انا افكر في شجاعتك علي ذلك الجسر الساحلي وقلبي يمتلئ حتي الانفجار |
Bu şey her neyse, her ne istiyorsa, zamanı doluyor. | Open Subtitles | ومهما كان مايريده فإن الوقت بدأ ينفذ |
Zamanımız doluyor. | Open Subtitles | أشعر و كأن الوقت بدأ ينفذ منّا |
Acele et, zaman doluyor. | Open Subtitles | تحرك بسرعة لأن الوقت ينفذ بسرعة على معلومة " بوث " |
- Zamanımız doluyor. Hâkime gitmemiz lazım. | Open Subtitles | -الوقت ينفذ منا، لابد أن نذهب إلى القاضية |
Efendim, güvenlik bölgesi doluyor. İçme suyumuz tükeniyor. | Open Subtitles | المناطق الامنه تمتلئ وتكاد المياه العذبة تنفذ |
Bunu yapıyorum böylece tüm çukur küvet gibi şurupla doluyor istediğin gibi içine daldırabiliyorsun. | Open Subtitles | هذا ما افعله. بهذه الطريقة,الحفرة كلها تمتلئ و تستطعين الغوص فيها. |
Hazine doluyor ama bir orduyu donatacak kadar değil. | Open Subtitles | الخزينة ممتلئة لكن ليس لدرجة تجهيز جيشاً |
Bunlar satın alınabilir. Kasa doluyor. | Open Subtitles | يمكن أن يتم شرائهما خزائننا ممتلئة مجددًا |
Süre doluyor, dalkavuk. Şu büyüyü geri çevir artık. | Open Subtitles | الوقت يمضي أيها المتحذلق، اعكس التعويذة اللعينة فحسب. |
Zaman doluyor aşağılık herif. | Open Subtitles | الوقت يمضي, أيها السافل |
Zamanımız doluyor. | Open Subtitles | لقد بدأ ينفد وقتنا |
Kalbim patlamaya hazır bir balon gibi doluyor. | Open Subtitles | يملأ قلبي مثل منطاد أوشك على أن ينفجر. |
Her akşam böyle doluyor mu burası? | Open Subtitles | هل يمتلئ المحل هكذا فى كل مساء؟ |
doluyor. | Open Subtitles | جاري الشحن |
Çölde kuraklığın zirvesi yaşanırken Okavango'daki su kanalları nihayet ağzına kadar doluyor. | Open Subtitles | بينما تواجه الصحراء ذروة الجفاف فإن شبكة القنوات "المتفرّعة في "أوكافانجو تمتليء أخيراً |
Tıraş makinesinin sesiyle kendimi başka her şeye kapatıyorum ve kafama düşünceler doluyor. | Open Subtitles | يمكنني اخراس كل شي لكن الأفكار تملأ رأسي |
Telefon edememesinin nedeni, nefes alamamasının nedeni ciğerlerinin serratia ile doluyor olmasının nedeni. | Open Subtitles | لأنه لم يمكنه إجراء مكالمات لأنه لم يمكنه التنفس لأن رئتاه ممتلئتان بالسيراشيا |
- Sayın Başkan, vaktiniz doluyor. Hayır, seninki doluyor. | Open Subtitles | الوقت ينفُذ منك - .. لا , لست - |