"dostane" - Translation from Turkish to Arabic

    • ودية
        
    • ودي
        
    • الودية
        
    • ودودة
        
    • ودّية
        
    • الودود
        
    • ودودا
        
    • ودودين
        
    • ودياً
        
    • وديّة
        
    • الودودة
        
    • الودّي
        
    • ودّي
        
    • قائم على علاقة
        
    Yerinizde olsaydım, ona dostane yaklaşır ama mesafemi de korurdum. Open Subtitles أرجوا أن تكوني ودية ولكن لوكنت مكانك لأخذت حذري منه.
    Umarım naquadria için dostane bir pazarlıkla sonuçlanacak ileriki diplomatik görüşmelerin temelini atarız. Open Subtitles على أمل أن نضع الأساس لمفاوضات دبلماسية الذي سيؤدي في النهاية لتجارة ودية للنكوادريا
    Topu yukarı doğru itekleyen dostane bir kare var ve bir de topu aşağı iten kötü üçgen. TED وكان هناك مساعدة، مجسم لمربع ودي يدفعُ الكرة إلى أعلى التلة، وثم يدفعُ مجسم المثلث اللئيم الكرة إلى أسفل.
    Farklılıklarımızı dostane yollarla gidermeye çalışırken, kendi savunmamız için önlemler alabiliriz. Open Subtitles لذا بينما نحن نريد تعديل خلافاتنا من خلال الوسائل الودية يمكننا إتخاذ الأجراءات لدفاعنا
    Sıradan, sakin hayatlar yaşıyor, bakımlı çimlerinizden geçerken... yüzünüze dostane gülümsüyorduk. Open Subtitles نعيش حيوات عادية هادئة. ونحن نمر بحدائقكم المنمقة. ونتبسم إبتسامات ودودة.
    General Mansfield bu sinyalin dostane olmayabileceğinden endişe duyuyor. Open Subtitles الجنرال مانسفيلد قلق بشأن تلك الإشارة قد لا تكون ودّية
    Bu alan aslında bir evrim biyoloğu için çok da dostane TED إنه حقاً ليس بالمجال الودود لعلماء الأحياء التطوريين.
    İçimden bir ses dünkü kadar dostane olmayacaklarını söylüyor. Open Subtitles هناك شىء فى خاطرى يقول لى بأننى لن أكون ودودا معهم كما كانوا معنا أمس
    Barışçıl ve dostane olmamız gerektiğini anlaman lazım. Open Subtitles كما ترى ، نحن نريد أن نكون مسالمين ودودين
    Tamamen dostane bir sekilde ayrilmistik, her sey yolundaydi. Open Subtitles لقد كان انفصالنا ودياً وكل شي رائع
    dostane bir çözüm bulup-- Open Subtitles أننا ما أردنا لهذا أن يحدث وأنه يمكننا إيجاد طريقة وديّة..
    Selam ben Steve-O, "dostane Komşu Pisuar"ınız. Open Subtitles مرحبا , انا ستيف بين سين , وأنا ودية مبولة الحي.
    Bu sefer soru soran kişi sadece ben olacağım. dostane bir anne-oğul sohbeti. Open Subtitles هذه المرة سأكون أنا من يسأل، دردشة ودية بين الأم وابنها.
    Havadan kendilerine ait sekiz ila on fotoğraf atmışlar, dostane jest olarak nitelendirebileceğimiz bir çabayla, ama bu yağmur ormanı halkının hayatlarında asla iki boyutlu bir şey görmediğini düşünmemişler. TED فقد أسقطوا من الجو صور لامعة لأنفسهم ثمانية بوصات في عشرة بوصات فيما يمكن أن نقول عليه خطوة ودية ناسين أن هؤلاء الناس من الغابات المطيرة لم يروا أي شيئ ثنائي الأبعاد في حياتهم
    Sir John çok nazik ve yardımsever ayrıca çok sıcak ve dostane bir dille yazmış. Open Subtitles السيد جون مضياف و مهذب ويكتب بأسلوب لطيف و ودي
    General Mansfield bu sinyalin gönderdiği şeyin dostane olmayabileceğinden endişe duyuyor. Open Subtitles مانسفيلد قلق أن أيا من يرسل هذه الإشارة قد لا يكون ودي
    İkiniz de, eğer isterseniz, minik dostane yarışmamıza katılabilirsiniz. Open Subtitles اذا تريد ان تدخل الى مسابقتنا الودية الصغيرة
    Bilmeniz gerekir ki dostane ilişkilerden hoşlanmam. Open Subtitles الآن، يجب عليكِ أن تعرفي أنا لا أقدر العلاقات الودية
    dostane bir maç olacağıyla ilgili bir şey söylediğini hatırlıyorum John. Open Subtitles اذكر انك تقول شيء شيء عن لعبة ودودة , ياجون
    Tabii ki tüm aslanlar dostane değildir. Open Subtitles و بالطبع, ليست كل الأسود ودودة, فمن المحتمل بأي لحظة,
    Tüm endişemizin Leo için en iyisi olduğunu biliyorum bu yüzden, bu konuyu dostane bir biçimde konuşacağımızı umuyorum. Open Subtitles أعلم أننا جميعا نريد ما هو أفضل لـ (ليو) لذلك آمل أن نحل هذا بطريقة ودّية
    Efendim, daha dostane bir tavır sergilemelisiniz. Open Subtitles سيدي انت يجب ان تجرب مشروع السلوك الودود
    Şaşırtıcı bir şekilde, benimle çok dostane bir üslupla görüştü... zira Kaliforniya'daki beyler hiç de nazik değillerdi... oysa hepimiz beraber bir iş yapıyoruz. Open Subtitles ‫الذي وجدته ودودا جدا، وهو أمر مفاجئ ‫لأنني لم أجد الرجال في "كاليفورنيا" لطفاء جدا ‫نظرا إلى أننا في مجال الأعمال معا
    -Vas mı? Ruslara da, dostane birilerine de benzemiyorlar. Open Subtitles لايبدون روس، لكنهم لا يبدون ودودين
    Bu iş hiç de dostane bitmedi. Open Subtitles هذا ليس ودياً على الاطلاق
    Değil zaten. Bu seferki dostane bir ziyaret sadece. Open Subtitles هذا لا يتعلق بها هذهِ زيارة وديّة
    Karşımdaki sevecen ve dostane çehrelere bakınca bu açılışın uzun zamandan beri beklendiğini anlıyorum. Open Subtitles أستطيع أن أرى من الوجوه الدافئة و الودودة هناك وأن هذا الإفتتاح متوقع منذ زمن والشكر لكم جميعاً هذا الحلم
    Bence dostane tavırlarla düşmanca tavırları birbirine karıştırıyorsun. Open Subtitles أعتقد أنّكِ أخطأت بين الموقف الودّي والعدائي.
    Aylarca süren bu hukuk mücadelesinin sonunda dostane bir çözüm yolu bulunur. Open Subtitles بعد شهور من الجدال القانوني تم التوصل أخيراً إلى أتفاقٍ ودّي.
    dostane sorgu teknikleriyle isim, tarih ve kaynak bilgileri aldık. Open Subtitles إستخدمنا تحقيق قائم على علاقة حصلنا على أسماء وتواريخ وموارد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more