Ona dostluğumuzu gösterelim, belki böylece bir düşmanımız eksilmiş olur. | Open Subtitles | دعونا نقدم لها صداقتنا على أمل أن ينقص أعداؤنا واحداً |
Anlayışlı olduğun için sağ ol ve umarım bu dostluğumuzu etkilemez. | Open Subtitles | شكرًا لك على تفهّمك، وآمل حقًّا ألّا يؤثّر هذا على صداقتنا. |
Ama eğer dostluğumuzu mahvederse ona cehenneme gitmesini söylerim. | Open Subtitles | لكن إذا تسببت بخراب صداقتنا فالتذهب للجحيم |
dostluğumuzu bozacaksa cehenneme kadar yolu var. | Open Subtitles | ولكن ان كانت ستفسد صداقتنا فلتذهب إلى الجحيم |
Buraya, yeniden doğan dostluğumuzu ve de bebeğini kutlamak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا للاحتفال بصداقتنا الجديدة و بطفلك |
Beyler, dostluğumuzu o küçücük yemek salonunun... dışına taşımaktan bizi alıkoyan ne? | Open Subtitles | ما الذي يمنعنا أيها السادة من تحرير صداقتنا من الاعتماد على غرفة الطعام الصغيرة تلك؟ |
Sadece bir kere, dostluğumuzu bu duvarlar arasında tutarsak daha iyi anlaşacağımızı söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت مرة أنه سيكون من الأفضل لنا إذا أبقينا صداقتنا بين هذه الجدران |
Duygularım ne olursa olsun dostluğumuzu tehlikeye atacak hiçbir şey yapmam. | Open Subtitles | مهما كانت مشاعري ما كنت لأفعل شيئاً يهدد صداقتنا |
Ateşler arasından yürürken gün geçtikçe dostluğumuzu aynı potada, daha kuvvetli bir bağla eritiyorduk. | Open Subtitles | ريثما كنا نواجه الصعاب، إزدادت صداقتنا قوةً كل يوم |
O tatsız olay dostluğumuzu bozmaz umarım. | Open Subtitles | وأتمنى أن لا تتركي تلك الحداثة الصغير تخريب صداقتنا |
O tatsız olay dostluğumuzu bozmaz umarım. | Open Subtitles | وأتمنى أن لا تتركي تلك الحداثة الصغير تخريب صداقتنا |
Kutsal topraklardaki dostluğumuzu güçlendirmek arzusundayım. | Open Subtitles | أريد تدعيم صداقتنا الطويلة في أرض الكنيسة المقدّسة |
Paranın, dostluğumuzu etkilemesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا تتصرفي هكذا. لا أريد للمال أن يقف في طريق صداقتنا. |
dostluğumuzu yeni tanıdığın bir kız için mi bozuyorsun? | Open Subtitles | انتِ تُفسدين صداقتنا بسبب فتاة ما أنتِ لا تعفينها جيداً ؟ |
dostluğumuzu ikiye bölünmüş bir ekrandan izliyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأني كنت أشاهد صداقتنا على شاشة منقسمة |
dostluğumuzu ikiye bölünmüş bir ekrandan izliyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأني كنت أشاهد صداقتنا على شاشة منقسمة |
Buradayım çünkü kızgın olduğunu biliyorum ve eğer ihanete uğramış hissediyorsun, fakat seninle olan dostluğumuzu çöpe atmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إنيّ هنا بسببِ أنني أعرف بأنكَ غاضب وتشعرُ بالخيانة، لكنني لن أدعكَ تقطعُ صداقتنا. |
Ortaklığımızı, dostluğumuzu mahvettiğin an hayatım sona ermişti. | Open Subtitles | إنتهت حياتي في اليوم الذي دمرت فيها شراكتنا، صداقتنا. |
Buradayım çünkü kızgın olduğunu biliyorum ve eğer ihanete uğramış hissediyorsun, fakat seninle olan dostluğumuzu çöpe atmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إنيّ هنا بسببِ أنني أعرف بأنكَ غاضب وتشعرُ بالخيانة، لكنني لن أدعكَ تقطعُ صداقتنا. |
Her banyoya girişinde, dostluğumuzu düşün. | Open Subtitles | في كل مرة تكون في المسبح فكر في صداقتنا |
dostluğumuzu riske atmamak hakkında söylediklerin... | Open Subtitles | ما قلته بشأن عدم الرغبة في المخاطرة بصداقتنا... |
..dostluğumuzu güçlendirmesi umuduyla size başkanımızın iyi dileklerini getirdim. | Open Subtitles | آملين أن نصيغ صداقه لنغنى شعبينا. |