Senin duaların benim affedilebilmem için çok önemli. | Open Subtitles | صلواتك من شأنها أن تختصر الوقت في طريق من المطهر إلي الجنة. |
Fırtına sırasındaki duaların uygunsuzdu. | Open Subtitles | و صلواتك خلال الإضطراب الجوي لم تكن تصرفاً مقبولاً |
Ona ufak bir gösteri yaparsan duaların kabul olunmuş bir şekilde ayrılabilirsin. | Open Subtitles | تؤدّي أمامها تمثيليّة ثمّ تغادر و قد استُجيبَتْ صلواتك |
Biz onunla asla göz göze gelmedik fakat Pete duaların durabileceğini söyledi. | Open Subtitles | لم نتقابل ابدا عينا لعين ولكن قال بيتي الصلوات ممكن ان توقفه |
Duvara konan tüm bu duaların, oradan Tanrı'ya ulaşacağına inanırız. | Open Subtitles | نعتقد ان كل الصلوات تمر عبر الحائط في الطريق الي الله. |
Bu şekilde, duaların güç kazanır ve bu güç senin bir parçan olur. | Open Subtitles | . وبهذه الطريقة صلاتك ستحظى بالقوة . وهذه القوة ستصبح جزءاً منك |
Senin duaların ve onun Tanrı'ya teslimiyeti arasında bir şey yaptığım için mutluyum. | Open Subtitles | فلتسعدي لأني أقوم بشيء ما بين صلواتك واستسلامه لقوى أكبر |
Tapınakta ettiğin duaların kabul oldu mu? | Open Subtitles | سمعت أن صلواتك قد أجيبت بهذا المعبد |
duaların için teşekkür ederim. | Open Subtitles | أشكرك على صلواتك |
duaların kabul edildi sanırım, Mil. | Open Subtitles | أنظري لقد أستجابت صلواتك.ميل |
Tüm duaların sessiz olmak zorunda. | Open Subtitles | كل صلواتك ستكون صامتة |
Eminim duaların yardımcı oluyordur. | Open Subtitles | أنا متأكد بأن صلواتك تساعده. |
Sonunda babamı mutlu edecek bir şey yaptım, anne duaların kabul oldu. | Open Subtitles | أمي. . استجيبت صلواتك . |
Burası duaların duyulduğu yerdir. | Open Subtitles | هنا المكان الذي تُسمع فيه الصلوات |
duaların on para etmeyeceğini de söylemiş. | Open Subtitles | وقال ان هذه الصلوات لا قيمة لها صلاة ؟ |
Özel duaların okunduğu bir ayin. | Open Subtitles | يقرأ عليها الصلوات الخاصة |
"Cevapsız duaların gibi." | Open Subtitles | "و الصلوات التي لم تستجاب" |
Üzülme, duaların işitilecek. | Open Subtitles | لا تقلقى ، صلاتك سوف تسمع |