Acılı Dul olup, girdiğim her mekânın havasını bozmak istemiyorum. | Open Subtitles | لم أقصد أن أكون الأرملة الحزينة ولم أقصد تخريب أوقاتكم. |
Belki de çalışanlara saygıyla muamele edip temel eğitim verirsek Dul'un yüzlerce parça altınından çok daha fazla sadakât satın alabilir. | Open Subtitles | ربما إن عاملنا العبيد بإحترام، ومنحناهم تعليم أساسي، ذلك كان سيضمن لك ولاءهم حتى لو مقابل مئات القطع من ذهب الأرملة. |
Anlaşılan şu yavşak Dul kadından onu nehirden geçirdiği için para talep ediyor. | Open Subtitles | يبدو أن هذا الوغد يطلب تعويضًا من المرأة الأرملة لمساعدتها على عبور النهر |
Adı Kara Dul' dur çünkü dişisi erkeğini yer, sizi önemsemez. | TED | وإنها عنكبوت الأرملة السوداء لأن العنكبوت الأنثى تأكل الذكر؛ فإنها لا تهتم لأمرك. |
Bir daha örümcek ağı görürseniz dikkatli bakın, kara Dul örümceği olmadığına emin olun ve sonra içinden geçin. | TED | إذا، المرة القادمة التي ترى فيها شبكة عناكب، أنظر جيدا وتأكد أنها ليست عنكبوت الأرملة السوداء وسِر بها. |
-Hangi Mısır geleneği? Diğer mallarıyla birlikte Dul kadını da, ölen kocanın cenaze odasına canlı canlı kapatmak. | Open Subtitles | تعليق الأرملة على قيد الحياة فى حائط غرفة دفن زوجها |
Sen ve zengin yalnız Dul o boş evdesiniz ve gramofonda Mikado çalıyor. | Open Subtitles | حسنا ، وحيدة ، أنت و هذه الأرملة الوحيدة بمفردكما فى المنزل و الجراموفون يصدح بالميكادو بحماس |
Cenazene katıldım, ve Dul bir kadın gibi, senin için göz yaşı döktüm. | Open Subtitles | لقد حضرت مراسم تأبينك وبكيت بدموع الأرملة المكلومة |
Adamlarina saldiran, çaresiz yasli kadin ve genç Dul. | Open Subtitles | اليوم هاجم رجاله سيدة عجوز عاجزة و ابنتها الأرملة و ما جرمهما؟ |
Ama para bir süre sonra tükeniyor ve Kara Dul tekrar susuyor. | Open Subtitles | . ولكن المال لا يدوم أبداً . وسرعان ماتجوع "الأرملة السوداء"، مجدداً |
Zengin Dul ortaya çıktığında, parti bitmiş demektir, öyle mi? | Open Subtitles | والآن، عندما تأتي الأرملة الغنية تنتهي الحفلة، صحيح؟ |
Hiç kimse önce Sofi'yi ikna etmeden Dul İmparatoriçe'ye yaklaşamaz. | Open Subtitles | حسناً ، لا أحد يقترب من الإمبراطورة الأرملة بدون إقناع صوفي أولاً 0 أوه ، لا. |
-Kara Dul örümcekleri eşleriyle sevişince onların kafasını kopartır. | Open Subtitles | عنكبوت الأرملة السوداء تقطع رأس زوجها عندما ينتهون |
Zengin Dul ortaya çıktığında, parti bitmiş demektir, öyle mi? | Open Subtitles | والآن، عندما تأتي الأرملة الغنية تنتهي الحفلة، صحيح؟ |
Duymamışsa bile eminim Betancourt'un Dul eşi haber verecektir. | Open Subtitles | وإذا لم يفعل أنا واثق بأن الأرملة ستخبره |
Biliyorsun, Helen, Kara Dul, güçlü bir avcı olabilir fakat her avcı Bir başkasının avıdır. | Open Subtitles | هيلين قد تكون الأرملة السوداء حيوان مفترس قوي ولكن كل مفترس هو فريسة لمفترس آخر |
Üçüncüsü, Dul kadın esrarkeş başını kaldırıp uğraşmayabilir. | Open Subtitles | ثالثاً لأن الأرملة مدمنة قد تقبل بالتسوية |
O Dul kadın afyonla kafayı bulmuşsa Arap olayım. | Open Subtitles | إن كانت تلك الأرملة منتشية فأنا لا أعرف شيئاً |
Vekaletname vermesi Dul kadının anlaşma yapmasına mani değil. | Open Subtitles | منح وكالة لا يعني أن الأرملة لا يمكنها عقد صفقة |
Evlendiği adamı kazıkladığım gibi... Dul kadını da kazıklayacağım. | Open Subtitles | مع أنني خدعت الغبي الذي تزوجت منه سأخدع الأرملة أيضاً |