Ona herşeyi anlattım. Bu işi durdurabilecek tek kişi o... | Open Subtitles | لقد أخبرتها بكل شيء إنها الوحيدة التي يمكنها إيقاف هذا |
Ama yine de Christina Sidebottom için migreni durdurabilecek olan herşey denemeye değerdi. | TED | ستايسي ساغر : ولكن بالنسبة لكريستينا سايدبوتوم، كان أي شيء يستحق المحاولة إذا كان يمكنه إيقاف الصداع النصفي. |
Ama, onu durdurabilecek birini tanıyorum. Belki size bir görüşme ayarlayabilirim. | Open Subtitles | .ولكنني أعرف شخصا ً يستطيع إيقافه ربما استطيع تدبير مقابلة معه |
Iddia. Alex Kane, Guneybatili nisanciyi tekrar cinayet islemeden durdurabilecek mi? | Open Subtitles | الرهان هل يستطيع كين اليكس ايقاف القناص قبل ان يقتل ثانيا؟ |
Dünya savaşın eşiğine geldi ve beni durdurabilecek kimse yok. | Open Subtitles | العالم جاهز من أجل الحرب ولا يوجد أحد يمكنه إيقافي |
Zihnini okuyabiliyorum. Cihazı durdurabilecek kadar zaman var. | Open Subtitles | أستطيع قراءة عقلك هناك وقت كاف لإيقاف الآلة |
Dünyamıza yeni tehditler getirmiştim. Bu tehditleri durdurabilecek kadar hızlı tek kişi de benim. | Open Subtitles | جلبت تهديدات مستجدة لعالمنا ووحدي السريع كفاية لردعهم |
Bu idamı durdurabilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط يمكنه إيقاف حكم الإعدام |
Size yardım öneriyorum, inancıma göre bu onursuz saldırıyı durdurabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أريد أن أعرض مساعدتي لك, كما أعتقد أنني بأمكاني بطريقة مميزة إيقاف هذا الهجوم المخزي |
Bu saygın ve yürekli adamı durdurabilecek tek şey bir mızraktı ve bir siyah tarafından fırlatıldı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أستطاع إيقاف هذا الرجل الشجاع المحترم كان رمح من قاتل أسود |
Böylesine yoğun bir yıldızın çökmesini durdurabilecek bir güç kainatta mevcut değildir. | Open Subtitles | لكن مع نجم بهذه الضخامة ليست هناك قوة بالكون قادرة على إيقاف انهياره |
Ve sen onu durdurabilecek tek kişiyi tutukluyorsun. | Open Subtitles | أنتَ تحبس الشخص الوحيد الذي قد يستطيع إيقافه. |
Ama onu durdurabilecek birini tanıyorum. Sizi buluşturabilirim. | Open Subtitles | .ولكنني أعرف شخصا ً يستطيع إيقافه ربما استطيع تدبير مقابلة معه |
Ve onu tek durdurabilecek olan bu. | Open Subtitles | و الشئ الوحيد القادر علي ايقاف ذلك هو هذا |
Çünkü beni durdurabilecek tek kişinin sen olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لأنني أعتقد بأنك الشخص الوحيد القادر على إيقافي |
Bunu durdurabilecek tek kişi sensin, yani git ve bir şeyler yap. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي لديه فرصة لإيقاف كل ذلك، اذهب وافعل شيئاً |
Dünyamıza yeni tehditler getirmiştim. Bu tehditleri durdurabilecek kadar hızlı tek kişi de benim. | Open Subtitles | جلبت تهديدات مستجدة لعالمنا ووحدي السريع كفاية لردعهم |
Lütfen dinle. Onu durdurabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أرجوك أنصتي لي أنا الوحيدة التي تستطيع إيقافها |
Onu durdurabilecek tek kişi neden sensin? | Open Subtitles | لماذا انت الشخص الوحيد الذي يستطيع ايقافه |
Kimseye zarar vermeden beni durdurabilecek tek kişi o. | Open Subtitles | هو الوحيد القادر على ايقافي من أن أؤذي الأخرين |
Böylece onları durdurabilecek yoğun bir patlama yaratacağız. | Open Subtitles | مما سيخلق تيّاراً ناريّاً مُنعكساً كفيلاً بإيقافهم إيقافهم في مكانهم |
Dünya nüfus artışını durdurabilecek tek şey çocukların sağ kalmasını sağlamak. | TED | ان فقط رفع ذلك المعدل سوف يوقف النمو السكاني المطرد |
Beni durdurabilecek tek şey suratımın ortasına atılacak sert bir yumruktu. | Open Subtitles | ولكن قلبي داخلها الذي من الممكن ان يوقفني صفعة على الوجه |
- Oraya git ve gorelim bakalim Sucu seni durdurabilecek mi? . - Tamam efendim ! | Open Subtitles | ادخل في اللعبة ودعنا نرى إذا يستطيع الساقي إيقافك |
Araba da hibrit olunca bizi durdurabilecek hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | و سيارة هجينة لذا لم يكن يمكن إيقافنا نظريا |
O hayaleti durdurabilecek biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | إذا كان هنالك أحد سيوقف هذا الشبح، فسيكون أنا |