| Hikayen basılacak ve sana saldıranların ikisi de cezalandırılmadan durmayacağım. | Open Subtitles | سوف أطبع قصتكِ ولن أتوقف حتى يعاقب كلا من هاجمكِ |
| Ve halam "Bacakları Göğe Değen" Griffin gibi görünene kadar durmayacağım. | Open Subtitles | سوف أتبع حمية ولن أتوقف حتى أبدو مثل سيقان عمتي الكبيرة |
| Büyük Vadiye. Büyük anne-babamı bulana kadar da durmayacağım. | Open Subtitles | الى الوادى العظيم أنا لن أتوقف حتى أجد أجدادى |
| Sen bunu öğrenene ve ailemizin geri kalanı güvende olana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | هذا هو عملي وانا لن اتوقف حتى اعرف بأنك وجميع عائلتنا بأمان |
| Beni yanlış anlama, masum bir çocuk öldürülürken eli kolu bağlı durmayacağım. | Open Subtitles | لا تسئ فهمي ,أنا لم أقف وأري طفل برئ مقتول من قبل |
| Dünyayı sizin her birinizden kurtarana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقف حتى أخلص العالم من اّخر واحد منكم |
| Dünyayı sizin her birinizden kurtarana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقف حتى أخلص العالم من اّخر واحد منكم |
| Çünkü bu defa sen yumruğumun üzerinde bir yağ tabakasına dönüşene kadar durmayacağım. | Open Subtitles | أن هذا اليوم لن أتوقف حتى تصبح مجرد ذهنآ في قبضتي |
| Karın ön cama yapışan bir böcek gibi ezilene kadar da durmayacağım. | Open Subtitles | ولن أتوقف حتى تصبح زوجتك مسحوقة كحشرة على الزجاج الأمامي |
| durmayacağım, durmayacağım Şansımı deneyene kadar | Open Subtitles | لنأتوقفأبداً لن أتوقف أبداً, حتى أنال فرصتي |
| Bundan nasıl sıyrıldığını bilmiyorum ama Tanrı şahidim olsun, buluncaya kadar kesinlikle durmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف تدير هذا المكان لكنيأقسم, أنني لن أتوقف حتى أعرف هل تفهمني؟ |
| Ve bbu kitabın bahsettiği, sevgi dolu o güvenli yeri bulana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | ولن أتوقف حتى أجد ذلك الملجأ.. هذا المكان الذي كله فرح غامر الذي يتحدث عنه الكتاب |
| Ve hiç durmayacağım, Bud. Senin yardımınla, benim hükümetim... çevre korumanın lideri olacaktır. | Open Subtitles | و لن أتوقف هناك و لكن بمساعدتكم إدارتي ستكون رائدة بحماية البيئة |
| Onunla dünyada ilk görüşen olmadan durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقف حتى أحصل على أول لقاء صحفي حصري على مستوى العالم. |
| O sahilde birlikte olana kadar, durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقف إلى أن نصبح على ذلك الشاطئ معاً |
| Bütün kemiklerim kırılsa da umrumda değil. Söz veriyorum durmayacağım. | Open Subtitles | لا أبالي إذا كسروا كل عظمة من جسمي أعدكِ بأنني لن أتوقف |
| Gitmesi gereken varsa, hemen gitsin. Bir daha durmayacağım. | Open Subtitles | اي احد اخر يود الذهاب فليفعل فلن اتوقف مرة اخري |
| Dünyanın en büyük, en parlak, ışık gösterisini yapana kadar da durmayacağım. | Open Subtitles | لن اتوقف حتى يكون لدي اكبر انارة ساطعة بالتاريخ |
| Oylarınızı almam gerektiğini biliyorum ama bu salata ve diğer iğrenç şeylerden uzak durmayacağım anlamına gelmez. | Open Subtitles | أعلم بأنه يجب علي أن أصوت لك ولكن يجب أن أقف وراء قراراتي لأتجنب أكل السلطة ومن أجل قرارات أخرى مقرفة |
| Kan imparatorluğu yıkılacak ve ben, her biri yanana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | إمبراطورية الدم الخاصة بهم ستسقط و لن أرتاح حتى يحترقوا جميعاً |
| Ortak nokta olarak neyi bulduğunu görmek için kendime engel olamadım fakat bu bir özür içermiyorsa burada durmayacağım. | Open Subtitles | لم أستطع أن أقاوم معرفة الأمر الذي تظنين أننا مشتركتان فيه ولكني لن أبقى إذا لم تعتذري |
| Bu şirket ve yan kuruluşları cezalarını çekene kadar durmayacağım! | Open Subtitles | ولن يهدأ لي بال حتى تتحمّل هذه الشركة... وكل الشركات التابعة لها... المسؤولية المالية |
| Ama inat edersen, öldürene kadar durmayacağım. | Open Subtitles | لكن إذا ُقاومُتي، أنا لَنْ أَتوقّفَ حتى تموتي. |
| Ama bulacağım ve sana söz veriyorum, ne yaptığını kanıtlamadan durmayacağım. | Open Subtitles | لكنّي سأكتشف ذلك، و أعدكِ أنّي لن أتوقّف حتّى أفضح ما تخطّط له. |
| Onunla dünyadaki ilk röportajı yapmadan durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقّف حتى أحظى بأول لقاء صحفي معه. |