"duruyordum" - Translation from Turkish to Arabic

    • أقف
        
    • واقفاً
        
    • وقفت
        
    • واقفا
        
    • واقفة
        
    • ظللت
        
    • واقف
        
    • اقف
        
    • أَقِفُ
        
    • واقفٌ
        
    • واقفًا
        
    Kazadan sonraki gece, onu görmeye gittim. Kapının önünde duruyordum. Open Subtitles ليله الحادث ذهبت لرؤيتها كنت فقط أقف على الباب أنتظر
    Oturma odasının ortasında öylece duruyordum... ve banyonun kapısı da açıldı. Open Subtitles لذا، كنت أقف فى منتصف غرفة المعيشة وكان باب الحمام مفتوح
    Bir şey gördüm. Depremleri önceden gördüm. Olanların tam ortasında duruyordum. Open Subtitles إنتابتي رؤية ، لقد رأيت الزلازل كنت واقفاً في منتصفها تماماً
    Denizin kumsalında ayakta duruyordum ve denizden bir hayvan çıktı, yedi başlı,üst üste dizilmiş on boynuzlu ve başların üzeri tanrıya edilmiş küfürle tamamlanıyordu. Open Subtitles وقفت على رمل البحر ورأيت وحش يرتفع من خارج البحر ولدية سبعة رؤوس و عشر قرون وعلى كل قرن تاج ، وعلى كل رأس
    Bense sweatshirt giymiştim, dikkat çekmeden duruyordum, bir sonraki hareketi işaret etmek için elimi çöp kutusuna sokup çıkarıyordum. TED وكنت واقفا دون أن يعرفني أحد ومرتديا قميصا صوفيا، واضعا يدي داخل وخارج سلة قمامة لأؤشر لهم بالتقدم.
    O öldürüldüğü sırada fotoğraf çeken Mary Moorman'ın yanında duruyordum. Open Subtitles كنت واقفة بجانب ماري مورمان التي ألتقطت له صورة عندما قتل
    İçimden atmaya uğraşıp duruyordum, ama bir hissi nasıl yok edebilirsin ki? Open Subtitles لقد ظللت احاول جعله يختفى لكن كيف يمكنك ان تقتل احساس ؟
    Tam önünüzde duruyordum. Ama beni göremediniz. Open Subtitles لقد كنت واقف امامك لكنك لم تستطيعي رؤيتي
    Öylece duruyordum, kimse konuşmuyordu ve sadece bekliyorduk. Open Subtitles وانا اقف هناك والجميع صامت لا احد يتحدث ونحن ننتظر
    Oturma odasının ortasında öylece duruyordum... ve banyonun kapısı da açıldı. Open Subtitles لذا، كنت أقف فى منتصف غرفة المعيشة وكان باب الحمام مفتوح
    Orada duruyordum, TV'yi tutuyordum. Sonunda ses şöyle dedi: Open Subtitles كنت أقف هناك و انا أحمل التلفاز ثم قال الصوت أخيرا
    Neler oldu anlamadım. Öylece duruyordum. Open Subtitles أنا لا أعرف مالذي حدث أنا فقط كنت أقف هناك
    Ama ben sadece orada duruyordum. İşi kız yapıyordu. Open Subtitles لكني كنت فقط أقف هناك انها كانت تعمل كل العمل
    Bir dakika önce şurada duruyordum ama sen kim olduğumu bilmiyordun. Open Subtitles كنت أقف هناك ..قبل لحظات ولم تعرفي من أكون
    Buna sevin. Ben burada ellerim yanda duruyordum. Open Subtitles أعتقد أن هذا يجعلكم مسرورين حسناً، لقد كنت واقفاً في هذا المكان
    Elbette fay üstünde duruyordum bu işimi çok kolaylaştırdı. Open Subtitles وبالطبع كنت واقفاً على الذنب لذا كان هذا أسهل
    30 yıl önce aynı koşullar altında babanın yanında duruyordum. Open Subtitles منذ ثلاثين عامًا، وقفت في ظروف شبيهة إلى جانب والدك.
    Bir ay önce bugün Orada duruyordum. 90 derece güneyde dünyanın en altının tepesinde: Coğrafi Güney Kutbunda. TED من شهر واحد بالضبط لقد وقفت هناك 90 درجة جنوبا في قمة اسفل العالم . القطب الجنوبي الجغرافي
    Araba çarptığı gece, o kaldırımda duruyordum ve yolun karşısında Duddits'i gördüm. Open Subtitles ليلة تعرضت للحادث.. كنت واقفا و رأيت دوديتس فى الجهه المقابله من الشارع
    Şurada duruyordum... ve çocuğun annesinin ona "G" harfini söylediğini gördüm. Open Subtitles لقد كنت واقفة بالخلف هناك و رأيت أم هذا الطفل تعطيه حرف جي
    Ve ona hep "oyundan sonra, oyundan sonra, tamam mı?" deyip duruyordum. Open Subtitles و قد ظللت أخبرها بعد اللعبة ، بعد اللعبة ، حسناً؟
    Okla vurulduğumda 6. caddede öylece duruyordum. Open Subtitles أطلق عليه بواسطة سهم واقف على السادسة ولماذا أنت هنا؟
    İlk seferinde o kadar çok içki içirdiler ki ayakta zar zor duruyordum. Open Subtitles اول مرة اعطوني الكثير لأشربه بالكاد استطعت ان اقف
    Kayıt olurken senin arkanda duruyordum. Open Subtitles أنا كُنْتُ أَقِفُ خلفك عندما أنت كُنْتَ تُسجّلُ خارج جبهة.
    Orada duruyordum, bir kadın vardı, köpeğinin ölümünün intikamının alındığından emin olmak isteyen bir kadın. Open Subtitles وأنا واقفٌ هنا مع هذه الإمرأه التي تُريد التأكد من.. كيف تنتقم من كلبها..
    Orada duruyordum, yalnızca 14 yaşındaydım ve aynı durumda bir insanın olduğunu hayal ettim, çünkü bu kuş kendine yardım edemezdi. TED كنت واقفًا هناك، مجرد صبي ذي أربعة عشر ربيعًا، وعندها تخيلت إنسانًا في موقف مماثل، لأن هذا الطير كان بلا حول ولا قوة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more